yirmi altı

1.4K 131 82
                                        


Nayeon'un neden buraya geldiği hakkında söylenip durduğumun farkındaydım. Ablam ve Taehyung ile aynı arabaya bindiğim an ise fikrim değişmişti, iyi ki demiştim, iyi ki gelmiş.

Ablamın yan koltuğuna oturmuşken gözlerim dikiz aynasından Taehyung'u kesiyordu. Onun da bana baktığını biliyordum. Jisoo sessizdi, arada Nayeon konuşuyor Jisoo ise ben ve Taehyung'un birbirine bakıyor oluşuna göz deviriyordu.

Haksız sayılmazdı. Tüm bunların kocaman bir saçmalık olduğunu düşündüğünü bildiğimden sesimi çıkartmıyordum. Onunla terse düşmek istediğim bir şey değildi, en azından şu anlık bir yorum yapmayacaktım.

Birkaç sokak ilerimizdeki kahveciye geldiğimizde konuşmuyorduk. Yanıma doğru gelen Taehyung elimi tutsa mı tutmasa mı kararsız kalmış gibiydi. Bir süre ellerimiz birbirine gitti, geldi ve en sonda önümüzde yürüyen Jisoo'nun hala gergin olmasıyla tutuşmamaya karar verdiler.

İki kızın arkasından yan yana kahve dükkanına yürürken Jisoo ve Taehyung'un ne konuştuğu hakkında meraktan ölecek olsam da daha sormamak için kendimi tutmaya çalışıyordum. Şu an bana ikisinin de bir şey anlatmayacağının bilincindeydim. Bu yüzden bir şey yapmadım, konuşmadım ve sadece onların peşinden ilerledim.

Okuldan birkaç yüz bize selam verirken onlar için iyi dedikodu malzemesi olduğumuzu farkındaydım. Umrumda değildi.

Cam kenarındaki masalardan birine oturan Jisoo, yan koltuğa oturmam için kafasıyla işaret yaptı. Taehyung ve beni asla birlikte düşünmeyeceğini bildiğimden ona da anlayış göstermeye çalışıyordum. Bu onun için zor olmalıydı.

Söylediğini yaptım. Kendimi açık ahşap rengi sandalyeye bıraktım. "Americano," dedi Jisoo karşısında dikilen sevgilime. Sevgilim. Taehyung benim sevgilim. Garip değil mi? Hoş aynı zamanda.

Taehyung kafasını salladı. Nayeon gülümseyerek Taehyung'a kartını uzatmış "Ben Chai Tea Latte içeceğim demişti.". Taehyung bir şey demedi. Nayeon'un da bu isteğine kafa salladığında Jisoo gurur duyuyormuş gibi arkadaşına baktı. Bilerek yapıyorlardı.

"Laktozsuz latte mi?".

Taehyung bana yönelttiği soruyla dikkatimi çektiğinde yüzümde bir gülümseme belirdi. Onun yanında bir kere kahve içmeme rağmen bunu hatırlıyor olmasını şaşırtıcı bulmuştum. Kafamı olumlu anlamda salladım.

Onunla bir haftayı geçik bir süredir birlikte olsak da hala doğru düzgün bir randevuya çıkamamıştık. Okulda görüşüyorduk, sonra parkta oturuyorduk ve beni bazen bir yerlere çağırıyordu ama ben, ablamla aramı düzeltmeden bunu yapmak istememiştim.

Jisoo bu halime ya da Taehyung'un sorusuna, bilmiyorum, alaylı bir ses çıkarttı. Ayağa kalktım. Ben de seninle geleyim.

Orada o kadar hızlı hareket ettim ki Jisoo oturmamı söyleyemedi.

Taehyung'un yanında tezgaha doğru ilerlerken "Onunla ne konuştunuz?" dedim heyecanla. Sanki bunu söyleyeceğimi biliyormuş gibi güldü. "Sana söyleyemem." derken yüzünde keyifli bir ifade vardı. "Ama sıkıntılarımızın bir miktarını hallettik gibi.".

Yüzüm düştü. "Neden bana söyleyemezsin?" diye homurdandığımda "Çünkü bu benim ve ablanın arasında." dedi bana bakarak.

Gözlerimi devirdim. Ona önümü döndüğümde "Söylesen ne olacak sanki..." diye mırıldandım ve kahvelere bakmaya başladım. Taehyung bu halimi çok da mantıksız bulmuyormuş gibi hafifçe bükülmüş dirseğimi okşarken "Bu doğru olmaz." dedi naif bir sesle. "Güvenini kazanmalıyım.".

Gülmemek için kendimi zor tuttum çünkü gülmem için böyle davranmıştı. Kafamı salladım. Hafifçe ona baktım ve "Sanki doğrular ve erdemler konusunda örnek gösterilebilecek birisin..." diye mırıldandım daha sonra.

rare || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin