yirmi bir

2K 185 121
                                        

bu bölüm taennie sahnesi neredeyse hiç yok ama çok önemli bi bölüm xd

Okul gezisi için geldiğimiz yer, dağın tepesinde güzel bir tesisti.

Buna kayak gezisi diyorduk ve aptal okulumuzun yaptığı kısıtlı sayıdaki güzel yerlerden biri olarak geçiyor sayılırdı. Herkesi iki kişilik lüks odalara yerleştiriyorlar, otelin her şeyini istediğimiz gibi kullanmamıza izin veriyorlardı.

Okulumun yaptığı sayılı güzel etkinliklerden biri olarak görüyordum. Rahatlamak ve eğlenmek için güzel bir haftasonu sayılırdı fakat şu an Koç Kim'in arkasından yanımdaki çocukla ilerlerken ne kadar rahatlayabilirdim bilmiyordum.

Chae ya da Lisa eşyalarımı almayı akıl edebilmişti bilmiyordum. Telefonum kapalı olduğu için kimseye haber verememiş, sadece Taehyung'a ablama haber vermesini söylemiştim ki insanlar benim için endişelenmesin.

"Tanrım Jennie, kimseye söylemeden neden kayboluyorsun?".

Lobiye girdiğim an şöminen önünde oturan sarışın arkadaşım bana doğru koştuğunda onun bana sarılmasına izin verdim. Taehyung yanımda dikilirken Chae'nin geri çekilmesiyle birlikte çocuğu işaret etmiş, "O otobüse söylemiş." dedim "Ben de bilmiyordum.".

Chae kafasını salladı. "İyi misin peki şimdi?" diye sorarken koluma girmiş, beni bizimkilerin oturduğu kahverengi deri koltuklara doğru ilerletmeye başlamıştı.

Kafamı olumlu anlamda salladım. "Aç olduğum için midem kötüydü sadece. Eşyalarımı aldınız mı?".

Chae kafasını sallarken çoktan kendime Chan'ın yanında, şömineye yakın bir yer bulmuş konuşmaya dahil olmaya başlamıştım. "Akşam kapalı havuzda bir parti var." diyen Lisa dikkatimi çok da çekmiyordu çünkü gözlerim resepsiyonun orada, sınıf arkadaşlarından biriyle konuşan ve bana bakıp duran Taehyung'a takılıyordu.

İşte böyle zamanlarda aklımda gidip onu tutsam, kendime çeksem ve dudaklarına bir öpücük kondursam ne olur ki düşüncesi gidip geliyordu. Sevgilim olmasını istiyordum ve hiç kimse ona bakmasın diye düşünüyordum. Sadece bu kadar karmaşık olmasını istemiyordum.

"Kalk bakalım küçük Kim, konuşmamız gerek.".

Ben dışarıdaki termal havuza girilmesi hakkındaki planları dinleyemiyordum çünkü Im Nayeon, aşırı bir şekilde kıskandığım tüylü bandanasıyla karşımda dikiliyor ve bana bakıyordu.

Açıkçası bu tavrı beni korkutmuştu çünkü yaptığım şeyleri biliyordu ve gerçekten bir şeyler olmuş gibiydi. Gözlerim tekrardan resepsiyonun önünde dikilen Taehyung'a kısaca kaydı. Bir şey olmamış olmasına rağmen korkarak ayaklandım ve kimseye bir şey belli etmemek için gülümseyerek "Peki." dedim ablamın arkadaşına.

Nayeon beni kimsenin olmadığı bir köşeye götürürken "Neden böyle garip davranıyorsun?" diye sordum ona. Nayeon sanki bu gergin tavrını farkında değilmiş gibi kaşlarını kaldırırken "Ah pardon," dedi ve güldü "Farketmedim. Sadece panik oldum.".

Onu anlamıyormuşçasına yüzüne bakmaya devam ettiğimde "Namjoon bana sonunda senden hoşlandığını itiraf etti." dedi ciddi bir şekilde. Ciddiyeti hemen bozulurken gözlerini büyütmüş devamında ciddi bir şekilde "Ama Taehyung da senden hoşlanıyor, çok eminim.".

Kaşlarım havalanadı. Namjoon'a mı, yoksa Taehyung'a mı şaşırsam bilinemeyecek bir konuma düşmüştüm şimdi. Gözümü karşımdaki kızın saç bandından çekmeye çalışırken "Kesin olarak mı?" diye sordum şaşkınca.

Öfledi. "Salak, bana kendisi söyledi diyorum ya sana.".

Kaşları tekrardan havaya kalktı. O an ani bir hamleyle omzuma vurduğunda neye uğradığımı şaşırmıştım. "Tanrım Nayeon, neden koluma vuruyorsun?".

rare || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin