yirmi dört

2K 169 24
                                        

Kim Taehyung'la sevgili olmanın hayatımı gayet güzel etkileyeceğini düşünmüş, okulda kendimi daha iyi hissedeceğimi düşünmüştüm.

Eğer benim gibi kıskanç biriyseniz, onun gibi bir erkek asla size göre değildi.

Onun davranışlarında bir sorun olduğunu söylemiyorum. Bana yaptığı kötü hiçbir şey yoktu, geziden döndüğümüzde benimle telefonda saatlerce konuşmuş, iyi geceler dilemiş ve sabah okula gelmeden evden almayı bile teklif etmişti. Sadece ben okula girdiğim an yaşadığım büyük farkındalıkla küçük bir sinir hastasına dönüştüm.

Koridorda yürürken gördüğüm kızların çoğu onunla bir şeyler yaşamıştı.

Onunla öpüşmüş, en azından bir kez randevuya çıkmış, uzun süre flört etmiş veya dolapta yiyişmiş, hatta daha fazlasını yapmış kızları görmek içime giydiğim beyaz renk boğazlı kazağın nefesimi kesmesine neden oluyordu.

Kimsenin geçmişinin beni ilgilendiremeyeceğini biliyordum. Evet biliyordum ama sadece teorik olarak burada vardım ve şimdi kendi içimde kıskanmadan edemiyordum.

"Günaydın.".

Okula girdiğim an beni bir şekilde bulmayı her daim başarmış olan Chaeyoung koluma girerken şakımış, "Şimdi," demişti "Artık Kim Taehyung olayını konuşabilir miyiz?".

Kafamı salladım. Onunla en az bir kez takıldığını bildiğim Park Sooyoung yanımızdan geçerken bana selam verdi ve ben de hafifçe ona gülümsedim. Bunun beni bu kadar rahatsız edeceğini düşünmemiştim.

Chaeyoung'ı koridordaki puflardan birine yönlendirdiğimde bu sefer gözlerim Eunbi'yle kesişti ve ondan da bir gülümseme kazandım. Bıkkınca ofladım. Bunu anlamayan arkadaşım bana ne olduğunu anlamayan gözlerle baktı ve kendimi turuncu pufa bıraktı, ben de onu tekrarladım.

Onun her şeyi ne denli merak ettiğini bildiğimden direkt söze başladım. "Jungkook'la tanıştığın partide," dedim "Taehyung beni öpmüştü.".

Kaşları havalandı. Buna inanamıyormuş gibi suratıma bakarken dudaklarından minik bir "Ne?" nidası döküldü.

Kafamı salladım.

"Sonra ara ara bu tarz şeyler olmaya devam etti, şimdi de buradayız işte.".

Konuyu bu kadar kısa anlatmama kızacağını biliyordum ama konu bundan ibaretti. Suratımı inceledi ve şaşkınca bana bakmaya devam ederken "Bize niye bir şey söylemedin?" diye sordu.

Sanki ortada çok açık bir şey varmış da anlamıyormuş gibi "Ablamın kulağına gitmesini istemedim." dedim basitçe. Bana baktı, baktı ve baktı.

"Anladım.". Düşünceli gözüküyordu. "Şimdi neden Eunbi'ye saldırdığını anladım.".

Kafamı salladım. Lisa hakkında bir şey bilip bilmediğini merak etsem de bunu ona sormayacaktım.

"Ablan ne tepki verdi.".

Omuzlarımı silktim "Onunla konuşmuyoruz." diyerek olayı kestirip attım "Ayrıca Eunbi'yi hala dövmek istiyorum. Taehyung cidden okulun yarısıyla takıldı ve bu çok sinirimi bozuyor.".

Hafifçe kıkırdadı. Suratıma bakarken "Jen," dedi "Bu konuda yapacak bir şeyin yok. O geçmiş." diye devam etti.

"Bana medeniyet hakkında konuşmalar yapmana gerek yok, biliyorum zaten.".

Derin bir nefes aldım. Telefonuma gelen bildirim sesiyle birlikte kapıdan giren Taehyung'u gördüğümde duraksadım. Gerçekten ablamı falan siktir etmiştim, kıskançlık vücudumu öyle bir sarmıştı ki karşıdan gelen Taehyung'u izlerken bunu düşünmeden geçemiyordum. Ne sanmıştım ki? O benim sevgilim olacak ve ben tamamen rahatlayarak hayatıma devam edeceğim, Jisoo ile aram elbette bir gün düşünecek herkes ben olmak isteyecek vesaire...

rare || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin