yirmi sekiz

239 26 16
                                    

Selam!

Bu kadar beklettiğim için üzgünüm :( umarım bölümü beğenirsiniz <3

Yorum yaparsanız sevinirim iyi okumalarrr

Elimdeki şeyleri sabote etmekte bir ustaydım. Çok büyük bir usta hem de.

Evde gecenin bir yarısı ablam, annem ya da babamı uyandırmamaya çalışarak sessiz sessiz ağlıyordum. Komidinim kuru peçetelerle doluydu ve ben neden kendime bunu yapıyordum anlamıyordum.

Öncelikle her konuda çok büyük tepkiler verdiğimi biliyordum. Taehyung'un ablamla ne konuştuğunu söylememesine de, bu akşamki partide de çok büyük tepkiler vermiştim ve Taehyung benimle yarın okulda konuşmayacak diye ağlıyordum.

Onu arayabilir, mesaj atabilirdim biliyordum ama ne demem gerektiğine dair en ufak bir fikrim yoktu ve içeride bir yerde hala nefes alan ruh hastası bunu yapmak istemiyordu. Bir yerden iç sesim hala diyordu ki sen onu arama, o seni arasın.

Bu yüzden aptal gibi ağlayarak uyukladığım bir gece sonrası hem akşamdan kalma olduğum, hem de gözlerim fazlasıyla şiş olduğu için okula gitmemek en mantıklı seçenek olsa da bunu yapmadım.

Üzerime okul formamı bir çırpıda geçirip gözlerimi gizlemesini umduğum basit bir makyaj yaptım ve annemlerin sorularını görmezden gelerek kısa bir araba yolculuğu yaptım.

Okul bahçesine girer girmez ablamı arkamda bırakırken hızlı hızlı yürüyordum. Gözlerimin kimi aradığı açıkken bir şey yokmuş gibi davranmak zordu fakat Tanrı ilk kez bana yardım etti çünkü biri elimden tutup beni hızlı hızlı tekrardan bahçeye çıkartırken kim olduğunu biliyordum.

Kim Taehyung gevşek bağladığı kravatıyla karşımda dikiliyordu. Merdivenlerin solundaki ağacın altında duruyorduk. Yüz ifadesi ifadesiz olsa da sinirli olduğunu biliyordum yine de bir şey demedim.

Yüzümü inceledi ve bana sadece "Niye ağladın?" diye sordu hoşnutsuz bir ifadeyle. Bu hoşnutsuz ifade üzgün bir hoşnutsuzluk değildi. Dün yaptıklarımdan sonra ağlamamın saçma olduğunu düşündüğünü yüzünden açıkça görüyordum bu yüzden omuz silktim ve "Ağlamadım." dedim yüzüne çatık kaşlarımla dik dik bakarken.

Taehyung bunun üzerine kafasını geriye atıp bıkkınca ofladı. "Jennie seninle iletişim kurmak neden bu kadar zor?" diye söylendi kendi kendine ve bana döndü. "Gerçekten söyle lütfen, derdin ne?".

Yüzündeki ifadeden ne derdim olduğunu gerçekten merak ettiğini biliyordum ama yapabileceğim tek şey gözlerimi kaçırmaktı çünkü bir fikrim yoktu. Bilmiyordum.

"Ben," dedim ve duraksadım. Ona bakmıyordum çünkü verecek bir cevabım olmamasından ben de memnun değildim "Bilmiyorum sadece bazı şeyler beklediğim gibi olmadığında çok üzülüyorum.".

Kafasını salladı. Yüzümü inceleyen gözleri merakla cevabı bekliyordu. "Ben kendimi anlatamıyorum." dedim kaçamak bir cevap vererek "Sadece bu şekilde olmasını istemiyorum. Bu kadar.".

Bir şey söylemedi. Kimseyi tatmin etmeyecek deli saçması bir cevap verdiğimi biliyordum ama yine de küçük bir cevap için bile heyecanla beklediğim yalan değildi.

"Neyin bu şekilde olmasını istemiyorsun?" diyerek bana şu an sorulabilecek en mantıklı soruyu sordu ve ben de "İkimizin." diyerek bir çırpıda ekledim "Bu şekilde saçmasapan şeyler için kavga etmesini istemiyorum ama nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyorum çünkü hayatımda her şeyden haberdar olmak isterim ama sen bana sorduğum soruların cevabını bile vermiyorsun.".

"Jisoo konusunun normal ilişkilerden farklı ve özellikle şu an hassas bir konu olduğunu biliyorsun.". Ses tonu sakin ve yumuşaktı. Onun da ne içinde kaldığını bilmediğine emindim. İki en yakın arkadaşıyla arası fazlasıyla bozulmuştu ve Taehyung, Jisoo, Nayeon ve Namjoon günlerinin her saniyesinde birlikte geçiriyordu. Nasıl davranması gerektiğini bilmediğini biliyordum ama ister istemez beni herhangi bir şeyin dışında bırakması kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu.

rare || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin