BÖLÜM 26
MÜZİK:(FÜSUN ÖNAL)SENDEN BAŞKA
AYDA
Kerim gelip bizi aldı. Akın'ı evine bırakmamız gerekirken bizim evin önünde durdu.Biz niye burada durdun diye sorarken evden Türkan sultan
ve hiç bizi bırakmayan komşularımız ansızın dışarı çıkıp arabanın kapısını açtılar.
-Oğlum hoş geldin hadi ne bakınıp duruyorsun insene diye anneannem ısrar etti.Akın'ın şu iki üç gündür şaşkın hallerini ömrüm boyunca unutamam heralde.Yine o şaşkın haliyle
ne oluyor der gibi arabadan inip bana baktı.Ben de sesim çıkmadan dudaklarımla inan bende bilmiyorum dedim.Türkan sultan nihayetinde ne olduğunu
söyledi.
-Akın oğlum seni böyle hasta hasta kendi evinde yalnız bırakamazdık.Artık sen bizim oğlumuzsun.İyileşene kadar bizde kalırsın olmaz mı?Akın yine o şaşkın haliyle.
-Tabi siz öyle uygun gördükten sonra deyip bide bıyık altından gülümsedi.Bu durumdan mutlu olmuştu.Hep beraber eve girdik.Salona geçtiğimizde oturacak yer yoktu.
O kadar kalabalıktı.Hasta insanın yanında bu kadar kalabalık normal mi?Tabi ki değil.Zaten şuanki yaşadığımız şeyler de normal gelmiyordu bana.
Akın'ın yatağı salonun tam köşesine yapılmış hazır vaziyette duruyordu.Biz artık yatağı görünce nasıl baktıysak Türkan sultan açıklama gereği duydu.
-Oda da sıkılmayasın diye yatağını buraya yaptım oğlum dedi.Bu seferde gözümüz ister istemez salonda ki masaya ilişti.Masada yok yoktu.Bir tek kuş sütü eksikti.Akın ile beraber
şaşkın ördek misali olan biteni algılamaya çalışıyorduk.Türkan sultanın hali tavrı komşuların bu kadar anlayışlı ve bir o kadar sevecenlikleri bizi ister istemez ne oluyo yaa demeye kadar getirdi.
Salona girmemizle masaya oturmamız bir oldu.
-Kaç gündür hastanedesiniz,Akın oğlum zaten hasta,kendini toparlaması için bol bol yemesi gerekiyor.diye herbiri ayrı ayrı birşeyler söylüyordu.Hangisini dinleyip hangisine cevap vereceğimizi yeri geldi bilemedik bile.O kadar çok yemek hazırlamışlardı ki ilk önce hangi yemekten başlaıyacağımızı da bilemedik.Gün boyunca böyle ne yapacağımızı bilemez vaziyetteydik.
Artık sığan masaya sığmayan yer sofrasına oturdu.
Hep beraber oturup yemeklerimizi yemeye başladık.Her biri ayrı ayrı Akınla öyle ilgilendiler ki bu kadarına ben bile anlam veremedim.Neredeyse kendi elleriyle Akın'a yemek yedireceklerdi.Heralde kendilerince suçluluk duyuyorlardı.O gün o tepkiyi vermeselerdi Akın da o yağmurda dışarıda beklemek
zorunda hissetmeyip böyle hasta olmayacaktı.Yoksa ne bilim bu kadarı bana da fazla geldi.Kapı çaldı.Asuman kapıya daha yakın olduğu için kalkıp
o baktı.Sonra bir elinde çanta diğerinde de Aslı'nın elini tutmuş bir şekilde salona geldi.Aslı zar zor oturanların arasından geçip
Akın'ın kucağına oturdu.Yemekler bittikten sonra herkes müsaade isteyip kaklktılar.Aslı da oyun oynamak için Feride ile dışarıya çıktı.
Akın'ın bizim evde oluşuna halen inanamıyordum.Salona girip çıktıkça Akın'ın salonda uzanıp yattığına bakıp kendi kendime gülüyor,
nerden nereye diye de söylenip duruyordum.Biri beni görse kesin deli sanar.Kendi kendine konuşup sonra gülmek.Ne tuhaf bir davranış şekli.
Akın akşama kadar uyudu.Akşam yemeği hazır olduğunda Aslı öperek uyandırdı.Hep bereber akşam yemeğimizi yedik.Anneannem yine Akın'a şunu ye oğlum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
RomansaHer bölüme uygun müzik seçmeye çalıştım.Bölümleri okurken seçtiğim müzikleri dinlemenizi tavsiye ederim.