Buğra ağlamaktan uyuya kalmasının ardından, huzursuzca kalktı yatağından. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Kendini o kadar çirkin hissetmişti ki odasından bile dışarı çıkmak istemiyordu.
"Off yaa çok çirkinim" yanaklarını şişirmişti. Biraz bakım yapmak en iyisi diye düşünüp bavulunu açtı. Halen eşyalarını yerleştirmemişti. Bir takım şeyleri alıp aynanın önüne geçti.
Bakım yaparken telefonu çaldı. Abisinin arayacağını düşündüğü için minik kalbi Pırpır atmaya başladı. Elini kalbine getirerek sakinleşmek için derin nefes aldı. Sonra komedinin üstündeki telefonunu almaya gitti. Telefon eline aldığında gördüğü isim ile morali bozuldu, arayan kişi annesiydi.
" Efendim anneciğim" diyerek sesini sevimli bir şekilde çıkardı. Çünkü annesinin moralinin bozuk olduğunu anlamasını istemiyordu. Zaten onun yüzünden hayatını yaşayamadığı için üzülüyordu.
" Kuzum nasılsın Seni çok özledim annecim" annesinin sesinden bile belli olan özlem, tavşanı da üzmüştü. Aslında o da annesini özlemişti ama kendini toparladıktan sonra gideceği için biraz olsun içi rahatladı.
"İyiyim anneciğim sen nasılsın. Ben de seni çok özledim" diyerek kıkırdadı. Biraz önceki moral bozukluğunun yerine mutluluk almıştı. Çünkü annesinin sesini duyar duymaz sanki tüm sıkıntısı gitmişti. Kendini yatağa atarak ayaklarını sallamaya başladı.
"Abinin yanına ayrılmışsın kuzum. ne oldu? bir şey yok değil mi?" diyerek sesini ki merak ile sordu.
Tavşanın aklına gelen anılar ile dudağını büzdü. Ne yaparsa yapsın o gün gördükleri halen zihnin bir köşesindeydi.
"Bir şey olmadı anneciğim Sadece abime yük olmak istemedim. O yüzden Batuş ile kalmaya karar verdim. Ama en kısa zamanda seni görmeye geleceğime söz veriyorum. sakın bana üzülme olur mu?" diyerek tatlı bir şekilde konuştu. Seher Hanım oğlunun dediklerine inanmadı ama daha fazla üstelemek istemediği için konuyu değiştirdi.
" Batu nasıl İyi mi? " Buğra sabahtan beri görmediğini anladığında ayağa kalktı..
" Aaa ben batuşumu unuttum anne" diyerek koşarak oradan dışarı çıktı.
"Batuşşşşş neredesin" üstünde tavşan kıyafeti vardı ve her koşunun arkasındaki kuyruk sallanıyordu.
"Anne Batuş yok evde nerede? Nereye gitti ki?" diyerek mızmızlandı. Batuş'u o evdeyken asla dışarı çıkmazdı. O yüzden salondaki koltuğa oturup gözleri dolmaya başladı. Ufacık şey de ağlayan tavşan, bunun içinde ağlamaya başlamıştı.
"Sakin ol oğlum gelir şimdi" diyerek annesi tavşanı sakinleştirmeye çalıştı ama nafile Buğra sesli bir şekilde ağlamaya başladı.
Batu ise Buğra uyanmadan onun sevdiği kahvaltıları almaya çıkmıştı. Uyanmadan geleceğini düşündüğü için haber vermemişti. Kapının önüne geldiğinde anahtarını çıkarmaya yeltendiğinde, içeriden ağlama sesi gelince telaşla anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Elindeki poşetleri fırlatıp, hemen salona koştu. Buğra'nın içti İçti telefonda ağlamasını görünce telaşlandı ve hemen yanına gidip yere çömeldi.
"Buğram.. Ne oldu? neden ağlıyorsun?" diyerek çenesini kaldırdı. Tavşan ise burnunu çekip batuşuna baktı.
"Sen neredeydin? gittin sandım Batuş. neden haber vermedin?" diyerek ona sarıldı ve ağlamaya başladı. Batu ise onun sırtını okşayıp, saçlarına küçük küçük öpücükler kondurdu.
"Sakin ol güzelim buradayım. Bir yere gitmedim. Sadece kahvaltılıkları almak için dışarı çıkmıştım. Sen uyanmadan geleceğimi düşündüm ama özür dilerim. Bir dahakine yapmam. Ağlama artık lütfen" diyerek ona sıkıca sarıldı. Tavşanın ise ağlamaları kesilmişti ama içli içli halen nefesler alıyordu.
Bir süre sonra sakinleşen tavşan kollarını batuşunun omuzlarından çekti. Gözyaşlarını minik eliyle sildi..
"Bir daha bana haber vermeden dışarı çıkma Batuş. tamam mı? Ben çok üzüldüm ve çok ağladım" diyerek dudaklarını büzdü. Batu ise cevabını yanaklarını sıkarak verdi.
"Tamam güzelim. Merak etme" diyerek ayağa kalktı.
"Hadi bakalım şimdi güzel bir kahvaltı yapalım, sonra dışarı çıkıp gezeriz.. Olur mu?" diyerek elini tutup onu mutfağa götürdü. tavşan ise gülerek seke seke mutfağa gitti..
Kahvaltı faslı bitince Batu ve Buğra giyinmek için odalarını çekildi. Buğra her zamanki gibi en çok sevdiği ve farklı bir model olan lila renginde bir etek, üstüne de beyaz bir gömlek giydi. Bu kombini çok seviyordu.. Parmaklarını da beyaz ojenin üstüne lila rengi desenler yapmak istemişti ama bir türlü beceremeyince soluğu batuşunun yanında aldı.
"Batuşşşşş... bir bakar mısın?" diyerek tatlı tatlı konuştu. Batu, tavşan sayesinde öğrenmişti. Ahh zorla öğrenmişti.
"Gel buğra. Odadayım" Batu başına gelecekleri bildiği için bıkkınlıkla cevap verdi. Kapıya baktığında ona şirince gülen ufaklık ile karşılaştı. Başını sağ sola sallayıp gülümsedi. Yine oje diyecekti.
"Gel buraya başımın tatlı belası gel" diyerek gülümsedi. Kurtuluşu yoktu hem.
"Seni çokkkkkk seviyorum çokkkkkk batuşumm" ve kollarını Batunun beline sardı. Ve göğsünün tam ortasına öpücük kondurdu. Belki başkaları için bu yanlış bir hareketti ama buğra sevgisini göstermek için yapıyordu. Belki ona abi demiyordu ama batuşu onun için her şeydi. Ona 'abi' demek hafif kalırdı.
Batu ise onun bu hareketi ile gülümseyip saçlarını karıştırdı. Tabi tavşan bu hareketi ile mızmızlandı.
"Yaa Batuş. Bozdun ama" sesi tam bebek gibi çıkmıştı. Ama Batunun daha çok bozmasının ardından bıkkınlıkla ofladı.
"Delirttin beni batuş yaaa. Neysem hadi bana oje sürelim" hemen yatağa kurulan tavşan ile batu el mecbur sürecekti.
.......
"lan oğlum niye dikkat etmiyorsun" Burak ise olayların sabahında, Cihangir ile konuşmak istemişti. Aslında dün konuşurdu ama arkadaşı sevgilisinin yanına gitmişti. Şimdi ise ikisi kahvaltı yapıyordu. Ve konuyu açmak istemişti. Aslında Buğranın gitmesi iyi olmuştu ama çocuğun gözlerinde mi kırgınlığı görünce üzülmüştü. Ve nedense arkadaşını öldürmek istemişti.
Cihangir ise dünden beri kıvranan arkadaşına bıkkınlıkla baktı. Sonra ise umursamadan kahvaltısına döndü.
"Lan piç sana diyorum. Duymuyor musun?" sesi biraz öncekine göre daha sinirli çıkmıştı...
"Neyi dikkat etmiyorum kardeşim." aslında biliyordu ama konuşmak istemiyordu.
"Bilmiyormuş gibi davranmayı kes Cihangir. Neden dikkat etmedin lan. Normalde asla böyle bir şey yapmazdın" meraklı çıkmıştı ses. Arkadaşının sevgilisi ile yakınlaşmasını garipsemiyordu ama normalde asla evde böyle bir şey yapmazdı. Şimdi kardeşi ve arkadaşı buradayken neden böyle bir şey yapmıştı anlayamamıştı. Merakı da buradandı.
Cihangir ise gelen soru karşısında sadece a omuzunu sildi. Yaptığı yanlıştı. Evet ama açıklanacak bir şey de yoktu.
"Sabah sabah kafamı şişirmeye bırak" diyerek kestirip attı.
Burak ise kahvaltısını yaparken düşünmeye başladı. Aklına gelen şey ile gözlerine şaşkınlıkla açtı. Acaba bu cihangir, Buğranın ona aşık olduğunu bildiği için böyle bir hareket yapmış olabilir miydi? Bakışlarını hemen Cihangir'e çevirdi. Neden bu kadar umursamaz olduğunu da anlayamamıştı. Ama bunu bir an önce Batu ile konuşmalıydı. Bu piç arkadaşından her şeyi beklenirdi.
Şimdi ise sizinle bir anket yapacağız bebekler.. Ve bu anketi yapmanızı rica ediyorum... ❤️ ❤️
Cihangir, Buğranın onu sevdiğini anlasın mı?
Yoksa
Anlamasın mı?
Hangisi daha fazla yorum alırsa gidişat değişecek. Hadi bakalım sizlere bağlı her şey... ❤️ ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Abi
Teen FictionTamamlandı!!!! Mahallenin ağır abisi, feminen bir tip olan üvey kardeşini koruduğunu sanıyordu.. Hikaye mpreg içerir!!!!