27. Bölüm

6.8K 306 78
                                    


1. Gün...

Gözlerini mutlulukla açtı Buğra. Bugün intikamın birinci günüydü. Cihonun burnundan getirecekti. Bunun için birazcık kışkırtıcı giyinicekti. Hızlı bir şekilde kalktı ayağa. Hemen kendini banyoya atıp temizlendi..Çıktıktan sonra saçlarını kuruttu ve şekil verdi.

Dolaptan aldığı mini etek ile içini gösteren crop aldı. Giyindikten sonra aynanın karşısına geçip kendine baktı. Çok güzel olmuştu. Etrafında dönüp sinsice güldü. Tek bir şey , eteğin altına fileli çorap giyecekti. Onu da giydi. Şimdi biraz makyaj yapacaktı..

 Şimdi biraz makyaj yapacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(İçinde ki yok...)

Her şey tamamdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her şey tamamdı. Şimdi Cihangiri uyandırmak vardı. Koşa koşa odasına gitti. Ve kapıyı çalmadan içeri girdi. Girmez olaydı. Cihangir, banyodan çıkmıştı. Altında sadece havlu vardı. Geldiğini fark etmemişti. Saçlarını kurutuyordu. Ve göğsünden aşağı minik su damlaları yavaş yavaş aşağı iniyordu. Yutkundu minik. Damlaları takip etti. Son damla kasıklarında durdu.

Tekrar... Tekrar... Yutkundu...

Cihangir derin düşünceler içindeydi. Tavşanı dün dediklerinde gerçek olmamasını diledi. Daha yeni kavuşmuşken olacak iş değildi. Havluyu kenara attı ve dolabına yöneldi ama kapıda onu içi gidermiş gibi bakan bir tavşan ile dudakları kıvrıldı. Daha kendi dayanamıyordu. Daha sonra gözlerini bedeninde gezdirdi. Gözleri görmüş olduğu kıyafetler ile açıldı. Kısacık eteği, çoraptan bile belli olan bembeyaz bacaklar ve üstünde her şeyi gösteren kıyafeti..

Yutkundu...

"Güzelim." yanına gidip saçlarını okşadı. Ve burnunu saçlarını götürdü ve mis kokusunu içine çekti. Elini beline getirip iyice yaklaştırdı bedenine. Saçlarından sonra ki durağı,kokunun kaynağı olan boynu oldu. Burnunu hafif bir şekilde sürttü. Mis kokusunun kaynağı olan o bembeyaz tenine hayrandı.

"Sen nasıl bir şeysin tavşan" sesi o kadar tahrik ediciydi ki titredi tavşan.

"Imm.. Şeyyy hadi dışarı kahvaltıya gidelim." birden uzaklaştı tavşan. Neredeyse kaptıracaktı.

"Hayır" sesi net ve keskindi. Onu bu halde asla dışarı çıkartmazdı. Katil olmak hiç istemiyordu.

"Ama niye." dudaklarını büzüp, gözlerini doldurdu.

.......

"Allah beni kahretsin. Hata bende.. Ne bok vardı da kandım sana." diye bağırdı mahallede. Gür çıkan sesinden dolayı bir kaç kişi pencereye çıksada cihangir olduğunu anlayıp geri girmişlerdi.

"Sakin ol yaa. Ben ne yaptım ki. O şey yaptı" başını önüne eğip parmakları ile oynadı.

Olay şuydu...

Minik sonunda ikna etmişti cihangir'i. Dışarı çıkmışlardı. Her şey çok güzeldi başta. Sessiz sakin bir yerde kahvaltı yapmışlardı. Kimsenin olmaması tavşan iyiydi. Her ne kadar kimseyle konuşmak veyahutta dokunmak onun için zor olsa da Cihangir olunca azalmıştı. Eskisi gibi değildi artık. Daha çok dışarı çıkıyordu, konuşuyordu. Ama cihangir olunca

Çok gezmişlerdi bugün. Ama sürekli tartışma olmuştu. Cihangir, tavşanın her yaptığını bir şeyler demişti. Buğra her ne kadar söylenmese de sinir olmuştu.

Kafeye gitmek istemişti Buğra. Cihangir istemeye istemeye gitti. Keşke gitmeseydi.
Çünkü buğranın daha önce konuştuğu yani flörtleştiği oğlanda oradaydı. Gördüğünde ise sıkı sıkı sarılmıştı. Cihangir ilk sakin olmak için kendini tuttu. Onlar ayrılır ayrılmaz ise oğlan onların yanına geldi. Ve sürekli buğraya dokunuyordu. İşin en kötü yanı ise Buğra, kıskandırayım derken abartmıştı. Ve resmen onun flörtleşmesi için izin vermişti. Buğra o kadar kaptırmıştı ki kendini, Cihangir'in sinirini görmemişti. Oğlan, buğranın çıplak bacağına dokununca cihangir için son damlaydı. Zaten tavşanı öpememişti. Sinirini bu piçten çıkaracağı tutmuştu.

"Sen ne mi yaptın. İzin verdin Buğra. Sana dokunmasına izin verdin." bağırarak sinirini atmaya çalıştı. Şuan tek düşündüğü şey, o piçi daha çok dövmek istemesiydi.

"Bağırma bana. Ortada bağıracak bir şey yok" sinirli gözlerini dikti Cihangir'e.

"Nasıl yok. Dokundu lan sana dokundu." saçlarını karıştırıp önünde ki taşı karşıya hızlıca fırlattı.

"Bu seni neden ilgilendiriyor bu kadar cihangir. Sende benim gözüm önümde sevgilini yatağa attın" sesi sonlara doğru kırık çıkmıştı. Cihangir hızla ona döndü.

"O zaman sevgili değildik Buğra. Ve aslı o zaman benm sevgilimdi. Bundan doğal ne var" buğranın aksine sesi sert ve gür çıkmıştı. Sevgili değilken ki şeyleri önüne sunması şaçmaydı.

"Benim duygularıma ne olacak peki. Kırıldım ben."bağırdı tavşan. Hem ağlıyor hemde sinirli durmaya çalışıyordu.

" Bilmiyordum lan bilmiyordum. Niye geçmişe dönüyorsun. "sesi daha öncekine göre sessiz çıkmıştı.

" Hep kendini umursadın sen cihangir. Tavşan yapma, etme.. Şimdi de kimseyle görüşme. Arkadaşım o benim. "

" Öyle arkadaş mı olur Buğra. Resmen dokunmaya çalıştı sana. "yalvarır gibi çıkmıştı sesi.

" Sadece samimi bir arkadaş cihangir" bıkmış bir şekilde konuştu tavşan. Amacı kıskandırmaktı ama cihangirin onu müdahale etmesine sinir olmuştu.

"Ne samimisi yaa. Resmen yavşadı sana.".

"Ee bundan sanane ki. Sıkıyorsun beni cihangir. Daha dün bir bugün iki ama sen hayatıma müdahale ediyorsun." dedi tavşan. Ama dediği gibi de pişman oldu. Birden çıkmıştı ağzından.

"Ci-ciho B-ben.." lafını kesen birden arkasına bakmadan giden cihangir ile kesildi. Gözleri doldu.

Sadece özgür büyüyen kişiydi ki buğra. Nereye gitseler hep karışmıştı cihangir.

Dolmuştu minik ama birazda abartmıştı.




2. Gün ne olacak bakalım..

Ağır Abi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin