26. Bölüm

6.7K 321 83
                                    

Bakmadan attım bebeklerim 😘 😘


Buğra, yüzünde hissttiği öpücükler ile uyanmaya başladı. Gözlerini biraz açtı. Karşısında ona gülümseyen ciho ile o da gülümsedi.

"Günaydın güzelim" 10 dakikadan beri uyandırmaya çalışıyordu ama nazlı bebek inadına uyanmamıştı. Neyse ki öpücükleri ile uyanmıştı.

"Günaydın ciho" gülümseyerek kalkmaya çalıştı. Ama cihangirin engel olmasıyla bu hareketi yarıda kalmıştı.

"Sabah öpücüğü almadan mı yavrum" yanaklarını sıkmaya başladı. Normalde tatlıydı ama uykulu Buğra daha da tatlıydı ve şuan karşısında pespembe duran balları öpmemek için zor duruyordu.

"Yok sana öpücük falan." diyip yataktan fırladı. Ve hemen koşarak banyoya ilerledi.

Cihangir, tavşanın arkasında donup kalmıştı. Ne demişti ona. Öpücük yok mu? Gözlerini irice açtı. Ve hemen yataktan kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Kapıyı birkaç kez tıkladıktan sonra ses gelmeyince açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi. O yüzden hızlı bir şekilde vurmaya başladı.

"Aç şu kapıyı tavşan. Ne dedin sen" diyerek seslendi. O an kapının açılması ile tavşan gözüktü. Cihangiri hiç umursamadan yanından ilerleyerek saçlarını taramaya başladı.

"Buğra sana diyorum. Ne saçmaladın sen biraz önce" diyerek cevap beklemeye başladı ama Buğra hiçbir şekilde konuşmuyor, sadece saçlarını düzeltip takılarını takmaya çalışıyordu. Onun bu umursamaz tavrını dikkatle inceledi Cihangir. Daha sonra arkasından sarılarak burnunu mis, bebek gibi kokan boynuna sürttüm.

"Bebeğim sana diyorum. neden konuşmuyorsun benimle?" diyerek hafif bir öpücük kondurdu o güzel bembeyaz boynuna.

"Dokunma bana ciho" diyerek bir adım öne çıktı. Dudaklarını büzüp aynadan cihangiri süzdü. Sinirlenmişti tabi.

"Neden peki yavrum söyle bakalım sevgiline" çapkın bir şekilde gülümseyip, göz kırptı.

Buğranın ise kalbi tekledi. Ama aklına gelen şey ile toparlandı hemen. Cihangir cevap bekleyen gözlerle baktı buğraya.

"Ciho sen çabuk unuttun ama ben unutmadım yaptıklarını. Ben seni severken, sen gittin o kızla birlikte olmaya çalıştım. Hem de ben varken ve ben seni o şekilde gördüm. Sana bir hafta ceza, hiçbir şekilde bana dokunmayacaksın. Ben istersem belki" diyerek o da kendince göz atıp hızlı adımlarla odadan dışarı çıktı. Arkasında şokla gözlerini açmış, afallamış bir Cihangir bıraktığından habersizdi.

"Vicdansız tavşan" diyerek onun arkasından ilerledi.

"Ne bir haftası tavşan. Dayanabilir miyim sence ben buna?" diyerek sitemle konuştu Cihangir. Daha yeni kavuşmuştu, daha yeni tatmıştı dudakların tadını. Şimdi geçmiş karşısına bir hafta diyordu ama bu haksızlıktı Cihangir'e göre.

"Bana ne dayanacaksın işte, bu da senin cezan ciho, bana asla dokunmayacaksın" diyerek süt doldurduğu bardağı aldı ve yanından hızlı bir şekilde geçip salona gitti. Ayaklarını bağdaş kurmuştu ve çok sevdiği çizgi filmini izlemeye başladı. Eğer onunla konuşursa, o atlayacaktı dudaklarına.

Cihangir ise sinsice gülümsedi..

"Sen görürsün tavşan. Ben de senin bu dediklerini yutturmazsan, göreceksin sen öpeceksin beni" diyerek gaza geldi ve hızlı adımlarla tavşanın yanına ilerledi. Kendini Buğra'nın yanına attı.

" Birlikte çizgi film izleyebiliriz değil mi
" dedi. Sesinde ki o sinsi tınıyı anlayamazdı minik tavşan.

Bir müddet çizgi film izleyen ikili Cihangir'in sıkılması ile farklı yöne taşındı. Cihangir, ilk başta yavaş yavaş iyice yanaştı Buğra'ya. Sol elini onun beline atarak hafiften kendine çekti. Sırtı şu an Cihangir'in göğsündeydi. Buğra şu anlık izin verdi. En azından bu kadar temas, Buğra için sıkıntı değildi. Cihangir, Buğra'nın karşı çıkmamasından cesaret olarak açık kalan göbeğini okşamaya başladı. Her okşayışında Buğra, karnını geri çekiyor ve hızlı nefesler almaya başlıyordu. Ama hiçbir şekilde kendini geri çekmedi. Daha sonra Buğra daha önceden getirdiği şekeri paketinden çıkardı ve dudaklarını getirerek yalamaya başladı. Öyle iştahlı yalıyordu ki her yalayışında garip sesler çıkarmaya başladı. Ama bunu bilinçli bir şekilde yapmıyordu. Şekerin tadı çok güzeldi ve Buğra buna bayılmıştı.

Cihangir ise onun şekeri yalamasından dolayı içinde kıpırdanmalar artmaya başladı daha doğrusu alt bölgesindeki kıpırdanmalar... Yutkundu Cihangir. Şu an şekerden dolayı artan tatlı dudakları gömülmek istiyordu. Elini çenesine getirerek hafiften kendini doğru çevirdi. ve dudaklarını üfledi...

"Hadi be tavşan, bir kere olsun öpeyim" dedi. Her konuşmasında nefesi Buğra'nın dudaklarına çarpıyordu ve bu Buğra için hiç iyi değildi. Yutkundu Buğra ve daha sonra kendine geldi.

"Asla dedim Cihangir. Öpmeyeceksin" dedi ve yanından kalktı. Cihangir alamadığı öpücükten dolayı saçlarını karıştırdı ve sesli bir şekilde ofladı.

"Oflama ciho, daha bu başlangıç. Görelim bakalım ne kadar dayanacaksın" diye bağırdı mutfaktan.

Cihangire zor günler bekliyordu...




Başlasın 1 hafta..... ❤️


Ağır Abi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin