beş

35 7 0
                                    

"Ne yapıyorsun?"

Gözlerimi kapıya yönlendirdiğimde bana meraklı gözleriyle bakan Barış'la karşılaştım.

"Belki çizgi romanlardan bir şey bulurum diye bir kere daha okuyorum."

Kafasını umutsuzca sallayıp yanıma geldi.

"Bir şey çıkacağını zannetmiyorum." dedi kollarını birleştirmeden hemen önce. Mavi gözlerimi yavaşça ona çevirdim nefes almadan hemen önce.

"Elimden bir şey gelmiyor Barış."

"Biliyorum."

Sessizliğe devam ederek çizgi romana bakmaya devam ettim. Evet sadece baktım çünkü Barış'ın gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum ve bu beni oldukça geriyordu.

"Dün gece bir rüya gördüm."

Çizgi romanı kapatarak ona baktım. Göz göze geldiğimizde konuşmasına devam etti.

"Çok gerçekçiydi. Sanki geri dönmüştüm Oğuz."

Devam etmesini istercesine bakmaya devam ettim ona.

"Kampta son kaldığımız yerden devam ediyordu her şey. Buraya gelmemiştim hiç. Kampta duyduğum ses ise arkadaşımın bizi korkutmak amacıyla çıkardığı bir sesti. Ertesi gün de eve gittik ve her şey kaldığı yerden devam etti."

Konuşmasını bitirdikten sonra elindeki saate baktı. Arkasındaki yazıda gezdirdi gözlerini.

"Bu nasıl geldi buraya?"

"Takmadığına emin misin?"

"Yalan mı söylüyorum sence Oğuz?"

"Öyle bir şey demedim."

Hiçbir şey demedi sonrasında. Sadece sinirlendiğini gerilen çenesinden ve koyulaşan gözlerinden anlamıştım. İkimizin de aslında birbirimize karşı soruları vardı. İkimiz de birbirimizle dalga geçtiğimizi düşünüyorduk ve olanlar oldukça kulağa gülünç geliyordu.

Bana 3 gün önce gelip de böyle bir şeyden bahsetseniz muhtemelen küfür ederek sizi gönderirdim. Ki şu an bile acaba diyorum. Acaba birisi bizimle kafa mı buluyor? Kendimi böyle bir şeye mi inandırıyorum?

"Bak şu aramızdaki saçma iletişim bozuntusu neyse bir an önce bitsin. Evet bana güvenmiyorsun belki de ama tek başına buradan kurtulamayacağının da farkındasın. O yüzden bu süre zarfında bana biraz olsun güven."

"Diyene bak. Sen bana yalan söylüyormuşum gibi bakmayı kestiğin an ben de sana güveneceğim belki de."

"Sana öyle bakmıyorum."

"Kesinlikle öyle bakıyorsun." dedi ellerini uzatarak.

"Sesini yükseltme."

İkimiz de gergindik. Geçen süre ikimizi de çıkmaza sokarken elimizden hiçbir şey gelmiyordu ve belki de bu yüzden hemen öfkeleniyorduk.

Son dediğim şeyden sonra tam ağzını açtı bir şey demek için ama o esnada odaya Defne'nin girmesiyle açık olan ağzını kapatıp gözleriyle Defne'yi takip etti.

"Pazartesi günü çizgi romanlarını okula götürebilir miyim?"

Bir Defne'de bir de Barış'da gezindi gözlerim.

"Neden?"

Bir şey demeden gözlerini kaçırdı sadece.

"Lütfen."

"Bakarız. Şimdi çık odadan. Bir şey konuşuyoruz."

"Kızın üstüne gitme. Bana sinirlenmen ona böyle davranacağını göstermez."

iki dünya | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin