on iki

20 7 10
                                    

İyi okumalar<3

"Kesinlikle hayır! Hayır , hayır. Bir kez daha mı söylememi istiyorsun? Pekala: HAYIR!"

Başımı ellerim arasına almış bir şekilde Barış'ın susmasını bekliyordum. Gözlerimi kapatarak bekleme seansımı devam ettirdiğim esnada sanki bu anı bekliyormuşçasına sustu ve konuşmam için bana baktı.

Tek başıma oraya gitmemi istemiyordu.

"Barış lütfen dinle." dedim saçlarımı düzeltip ona bakarken. "Hepimiz gitmeyelim işte. Ne olur ne olmaz. Birileri burada kalsın ki herhangi bir olay olduğunda müdahale etsin."

Barış susmuş beni dinlemeye devam ediyordu. Yavaşça yanıma oturup kafasını omzuma koydu.

"O zaman Sezgin kalsın burada. Ben seninle gelirim. Tek başına gitme."

Normalde kalın olan ses tonu usulca kısıldığında nefesimi dışarı üfledim. Ve elini tuttum. Böyle davranırsa kesinlikle savunduğum şekilde yapamayacaktım ki. Onu kollarım arasına alıp sevmek istiyordum sadece. Yine de kendime gelerek kafamı salladım.

"Seni korumaya çalışıyorum. Anladığımız kadarıyla onlar için şu an bir önem taşıyorsun ve ben seni bunu bilmeme rağmen oraya götüremem. Lütfen anlamaya çalış beni."

Kafasını koyduğu yerden kaldırarak bana baktı. Kahverengi gözleri usulca beni izlerken gülümsedim ona. Elini bir kez daha sıktığım esnada o dudaklarını yalamıştı.

"Söz veriyorum bir sorun olmayacak. Hemen gidip döneceğim. Şehir dışına bile çıkmıyorum!"

"Pekala." dedi elimi bırakmayarak kendi elini havaya kaldırıp. "Ama bak yemin ediyorum başına bir şey gelirse gebertirim seni."

Sırıtıp gözlerimi kaçırdım ondan.

"Duydun mu beni Oğuz?"

Çalışma masamda olan kaseye uzanıp içinden bir leblebi aldım ve Barış'ın hafiften açık olan ağzına attım.

"Duydum Barış. Duydum."

Ağzında çevirdiği leblebiyi yuttuğunda gözlüklerini oldukça hızlı fakat bir o kadar havalı bir şekilde çıkarıp kenara koydu. Bunu yaparken elimden çekmişti elini ve elimin boşta kalması hoşuma gitmemişti.

Dudaklarım istemsizce büzülürken o hızlı bir hareketle dudaklarını bastırdı dudaklarıma.

Hissettiğim dudaklarla şaşırmıştım. Refleks olarak gözlerim kapanmıştı.

Evet ilk defa öpmüyorduk birbirimizi ama ne bileyim heyecanlanmıştım işte.

Uzun olmayan bir öpücükten sonra -hatta saniyelik bir şeydi- geri çekilince gözlerimi açtım.

"Geçenkinde de gözlerin kapalıydı." diye güldü.

"Ne?"

Yatağa sırt üstü uzanıp ellerini ensesinde birleştirdi ve tavana baktı.

"Geçen sefer beni öptüğünde de gözlerini kapatmıştın. Bir dahakine o mavileri görmek istiyorum Oğuz. İtiraz etme."

Yanaklarım kızarıyordu. Ne zamandır böyle utangaç birisiydim ben?

Hem böyle birbirimizi öpeceksek aramızdaki şeyin bir adı da olmalıydı değil mi?

Yattığı yerden elini uzatıp yanağımdan makas aldı.

"Kızarman hoşuma gidiyor."

Gözlerimi büyütüp oturduğum yataktan kalktım. Konuyu değiştirmek istercesine başımı ovduktan sonra sesini duymamla Barış'a çevirdim bakışlarımı.

iki dünya | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin