"Hadi kalk benimle geliyorsun."
Odaya girdiğimde Barış'ı tam 1,5 saat önce bıraktığım yerde buldum. Ona artık bilgisayarı öğretmiştim. Tamam onun yılında da vardı ama sonuçta 2013 ve 2022 yıllarından bahsediyoruz değil mi?
Sezgin bize o fikrini sunalı 1 hafta olmuştu ve biz 1 haftadır aklımıza gelen her şeyi araştırmıştık. En sonunda Arif Güneş'in cenazeden hemen sonra evlenen kardeşinin adresini ve numarasını bulmuştuk. Sezgin'in babası polis olunca işlerimiz biraz daha rahat olmuştu yani.
Ama henüz ziyaret edememiştik. Okuldan dolayı vakit bulamadığımız için haftasonu gitmeye karar vermiştik hep beraber.
Okul demişken biz okula giderken Barış evde kalıyordu. Anneme onun okulundan izinli olduğunu ve kısa süre sonra gidecek olduğunu söylediğimde okul vakti evde kalmasında bir sorun bulmamıştı. Babam başta biraz garip karşılamış olsa da sonradan onun için de sorun kalmamıştı. Barış'a herkes güveniyordu. Onun her ne kadar yaramaz bir tarafı da olsa iyi bir çocuk olması herkesin güvenini kazanmasını sağlıyordu.
Odaya girdiğinden beri yüzüme bakan Barış'ın şorttan dolayı açıkta olan bacağına vurdum.
"Markete gidiyoruz. Annem bir sürü şey istiyor. Hem az gezmiş olursun. Sürekli evdesin."
"Dışarı çıkmamamı sen söylemiştin."
Düşününce aslında söylediği şey doğruydu. Ben söylemiştim çok fazla dışarı çıkmamasını. Çünkü dışarıda herhangi bir sorun olabilirdi. Kimliği yoktu ki? Başına bir şey gelse kime ne inandırabilirdik sanki?
"Benim yanımda olduğun sürece bir şey olmaz." diyerek söylediğim şeyi unutturdum ona. "Hadi Barış. 1 dakikan var."
Oflayarak yataktan kalktı ve üzerini düzeltti. Sonrasında masada duran gözlüğünü takıp saçlarına da şekil verdikten sonra bana doğru baktı.
"Saçların biraz uzamış sanki."
"Zaten böylelerdi." dedim.
Kafasını salladı.
"Şuradaydılar." Eliyle saçlarıma dokunduğunda birden nefesimi tuttum.
"Ama artık buradalar."Söylediği şey pek de aklıma takılmadı. Ona myle geliyordur diye düşündüm. O daha buraya geleli çok az bir süre olmuştu. Saçlarımın gözle görülür bir şekilde uzaması bana uzak bir ihtimal gibi geliyordu.
Yine de aksini söylemedim. Sadece mavilerimi onun kahverengilerinde gezdirdim. Bir süre bakıştık sadece. Artık ona karşı daha temkinli davranıyordum. O da eskisi gibi bana güvenmemezlik yapmıyordu. Ve aramız şu sıralar çok daha iyi denilebilirdi.
Ben onun gözlerine bakarken onun gözleri yavaşça dudaklarıma doğru kaydığında geri çekildim.
Bu da neydi böyle? Neden yanaklarım yanıyordu ve karnımda garip bir his vardı?
"Gidelim artık." dedim arkamı dönüp kapıya yöneldiğinde.
"Gidelim."
<~>
"Aldığımız şeylerin yarısı Defne'nin isteklerinden oluşuyor zaten. Şuna bak."
İki elimdeki poşetleri Barış'a gösterdiğimde kahkaha attı.
"Benim taşıdıklarımdan bir farkı yok."Nefesimi dışarı verdiğimde söylenmeye devam ettim.
"Annemlere kaç kere söyledim. Şımartmayın şunu diye."Yolda ilerlemeye devam edip söylendim bir süre daha Barış'ın kafasını şişirerek. Onun yaptığı sadece beni dinlemekti. Sanki konuşsam saatlerce beni dinleyecek gibi geliyordu bazen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iki dünya | bxb
FantasyUykuya hazırlanıp yastığa başımı koyduğumda o an içimde yıllar önceki hisler tekrardan ortaya çıktı. "Lütfen Barış gerçek olsun. Lütfen." -Konusu W Two Worlds dizisinden esinlenilmiştir.- ||Homofobik olmayan bir dünyada geçmektedir||