on dokuz

11 3 0
                                    

"Bu gece öğrenmeye mi çalışacaksın?"

Kafamı salladım daha az önce yaktığım sigarayı dudaklarıma götürürken. Tek tük içerdik Sezgin ile. Stresli olduğum anlarda içmek kendimi iyi hissettiriyordu. Son zamanlarda artan stresim beni buna itmişti.

"Yapabilir miyim bilmiyorum ama deneyeceğim."

Sezgin kafasını sallayarak beni onayladı. Bir süre sonra ikimiz de sigaralarımızı bitirdikten sonra yürümeye devam ettik.

"Eve varmadan önce Barış'ın yanına uğrayacağım."

"Her gün yaptığın gibi yani."

Gülerek ona karşılık verdim.

"Ne yapayım oğlum? İnsan sevgilisini görmek istemez mi?"

Dudak büzerek bana baktı.

"Kıskanma." Kolumu omzuna atarak yürümeye devam ettik. Sezgin anlamsız mırıltılar çıkardığında sadece kafamı salladım.

Gerçekten kıskandığını falan düşünmüyordum ama bazen ciddi anlamda ilgi delisi olduğu için ilgi istiyordu.

"Seninle bir el oyun atalım. Sonra Barış'ın yanına giderim."

"Başka zaman." dedi Sezgin.
"Eve gidip uyumak istiyorum. Sınav haftası çok yordu."

"Sen bilirsin yavrum."

Ayrılış noktamıza kadar birbirimize yapışık halde yürüdük. Ondan ayrıldıktan sonra hızlı adımlarla Barış'ın yanına vardım.

Zile defalarca basmama rağmen açılmayan kapı sinirimi bozuyordu. Evde olması gerekiyordu ama kapıyı da asla açmıyordu.

Anahtarı kullanmak hoşuma gitmiyordu. Sonuçta bu evde artık birisi yaşıyordu ve bu kişi Barış da olsa izinsiz giremezdim. Bu yüzden anahtarı kullanmadan önce Barış'ı aradım ama telefonunu açmadı. Kısa süre sonra anahtarların arasından doğrusunu bulduktan sonra kapıyı açtım. İçeri girdiğimde ona seslendim birkaç kez.

"Barış?"

İçeriden ses gelmediği için banyoya baktım. Ama orada da yoktu. Kısa süre sonra evde olmadığını anladığımda endişelenmeye başladım çünkü ev hariç nerede olabilirdi ki?

Sakinleşmek için derin nefesler alırken düşünmeye başladım. Düşüp bayılmış ve bir yerde kalmış olamazdı değil mi? Aklıma neden hep en kötü senaryoyu getiriyordum ki?

İçeriye geçip oturdum bir süre. Belki de dışarı çıkmaktansa onu burada beklemek daha sağlıklıydı. Hem bir şey olsa mutlaka haberim olurdu.

Daha sonra kapının açılmasıyla o tarafa yöneldim. Sevdiğim çocuk elinde poşetlerle kapıdan içeri girdi. Dağınık saçları, üzerindeki oversize gömlek ve şortla harika duruyordu.

Rahatladığımı belli edercesine sesli bir şekilde nefesimi üfledim dışarıya. Beni gören Barış gözlerini kısarak bana baktı.

"Nerdesin oğlum sen ya?"

"Markete çıktım. Bu halin ne?" dedi kapıyı ayağıyla kapatıp mutfağa yönelirken.

Arkasından ben de mutfağa yöneldim ve sandalyelerden birisine oturdum.

"Seni görmek için eve geldim ama yoktun. Başına bir şey geldi sandım."

Yüzünü kaplayan gülümseme başta sinirimi bozsa da elimi salladım boşver dercesine.

"Hem telefonunu da açmadın. Çocuk mu kandırıyorsun?"

Dudakları 'o' harfini alırken saçlarını karıştırdı.

iki dünya | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin