Barış
Boş olan midemi bir kez daha boşalttım. Ağzımdaki acı tatla birlikte aynadan yansımama baktım. Titreyen çenem dikkatimi çektiğinde yüzümü yıkadım. Avucuma aldığım suyu yüzüme çarptım ve kendime gelmek için bekledim.
Sonra ağzımdaki tattan kurtulmak için dişlerimi fırçaladım. Banyodaki işlerimi hallettikten sonra odaya geçtim ve kendimi yatağa attım.
Bazı günler kendimi iyi hissederken bazı günler de tıpkı bugün olduğu gibi kötü hissediyordum. Yataktan çıkasım bile gelmiyordu.
Oğuz ile en son konuşmamızın üzerinden 2 gün geçmişti. Onu aramış ama ulaşamamıştım. Attığım mesajlara da geri dönmeyince Sezgin aracılığı ile ondan bilgi almıştım.
Sezgin de ona ulaşamadığını ama evine gidip durumunu kontrol ettiğini söylemişti. Sonuç olarak Oğuz yalnız kalmak istediğini belirtmiş Sezgin'e. Bu yüzden Sezgin yanından ayrılmış.
Kendisini böyle bizden uzak tutarak ne yapmaya çalıştığını asla anlamıyordum. Kafası dolu ve ne yapacağını bilmiyordu. Ben de aynı şekildeydim.
Ama tek ihtiyacım olan onu sevmekti. Aynı şekilde onun da beni sevmesi. Ona sarılmak ve öpmek iyi gelirdi bana. Sarı tutamlarını okşamak, belini sımsıkı sarmak iyi gelirdi.
İç geçirip yattığım yerden kalktım. Bacaklarımı yataktan aşağı sallandırdığımda etrafıma bakındım. Gözlüğümü uzanıp elime aldım ve taktım. Saçlarımı düzelttikten sonra ayağa kalkarak odadan çıktım.
Başım ağrıyordu. İçtiğim ağrı kesiciler ise işe yaramıyordu. Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurduğumda çalan zille birlikte bakışlarımı kapıya çevirdim.
Oğuz gelmiş olabilirdi. Veya Sezgin?
Yavaş adımlarla kapıya gittim ve usulca açtım kapıyı.
Karşımda gördüğüm yabancı adama gözlerimi dikmiş bakarken o ise bana gülümseyerek bakıyordu.
"Barış?"
İsmimi söyleyince içimden usulca bir şey geçti sanki.
"Siz kimsiniz?" dedim sesimdeki soğukluğa engel olamayarak.
"Ben Arif. Baban."
Söylediği şey gözlerimi şaşkınlıkla daha fazla açmama sebep olurken acaba doğru mu duydum diye düşündüm.
Bu şey olan Arif miydi?
Bu halde olmama sebep olan Arif?
"Konuşalım mı biraz?"
Onu daha fazla duymak istemediğim için kapıyı üzerine kapattım. Ama bana engel olarak kapıyı tuttu.
"Lütfen." dedi sakin bir şekilde.
"Buraya gelerek bile büyük bir risk aldım. Biraz konuşalım lütfen."Pekala. Merak ettiğim bazı şeyler vardı. Ayrıca geri dönüş biletim bu adamdı ve onu biraz tanımam gerekiyordu.
Kapıyı geri açtığımda içeri geçmesi için kenara çekildim. Yüzüme bakmadan içeri girdiğinde ondan önce davranıp salona geçtim. Hemen arkamdan o geçti.
İkimiz de koltuğa oturduğumuzda yüzüme uzun uzun bakıyordu. Bakışları sinir bozucu bir hal aldığında daha fazla sessiz kalamadım.
"Şöyle bakmayı kesin." dedim sert çıkan sesimle.
"Kusura bakma. Sadece bana anneni hatırlatıyorsun."
Samimiyetsiz gülüşüme engel olamadım.
"Neden geldiniz buraya?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
iki dünya | bxb
FantastikUykuya hazırlanıp yastığa başımı koyduğumda o an içimde yıllar önceki hisler tekrardan ortaya çıktı. "Lütfen Barış gerçek olsun. Lütfen." -Konusu W Two Worlds dizisinden esinlenilmiştir.- ||Homofobik olmayan bir dünyada geçmektedir||