Yorum yapmayı ve yıldızlamayı unutmayın <3
Stresimi çok fazla yansıttığımı fark etmiştim. Büyük ihtimal diken üstünde durmam onu bu düşünceye itmişti. "Hayır sorun yok sadece..." Sadece? "Nasıl davranacağımı bilmiyorum Özgür biraz beni anlayamaz mısın?"
Aramızda ki diyalog bu zamana kadar hep klavye üzerinden geçtiği için şuan gerçekten ne yapacağım konuşunda paniktim. "Peki, umarım dediğin gibidir." Tekrar arabanın kontağını çevirip yola koyulduğunda radyoya basmayı da ihmal etmemişti.
Müziğin sesiyle azda olsa gevşemiştim. "Hangi mekanlara baktın? Belki benimkilerle uyuşuyordun." İç cebinden telefonunu çıkarıp kucağıma koydu.
"Galeri de ss almıştım mekanları. Bakabilirsin." Telefonu açtığımda karşıma çıkan arkası dönük melek sembollü ekran fotoğrafı beni şaşırtmıştı. Bu adamın meleklerle bir sorunu vardı.
Ekran fotoğrafını es geçip gözüm şifrede takıldı. "Şey şifren var gir istersen." Sonuçta telefon özel alandı ve şifre bu alanı koruyordu.
"1998." Sözleriyle ona döndüm. "Şifre 1998." Narsist doğum senesini koymuştu. Benimle paylaştığı şifresini girip bir yerlere bulaşmadan galerisine girdim. Önüme çıkan klasörlerden ss olanına tıkladığımda kendimi tıp dünyasında buldum.
Ders notu ssleri, kadavra fotoğrafları, ilaçlar... daha nicesi. Zorda olsa mekanlarla alakalı olan fotoğrafları bulup benimkilerle karşılaştırdım. Tahmin ettiğim gibi civarda bulunan mekanları seçtiğimiz için ortak mekanlara bakmıştık.
"İki iş yapmamıza gerek kalmadı aynı yerlere bakmışız." Telefonunu kilitleyip ona uzattığımda alıp iç cebine geri koydu. "Benim içime bir yer çok sindi aslında. Ama tabii fotoğraflarla aynı mıdır bilemem."
"Dur tahminde bulunuyum." Bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle düşünür gibi çenesini tuttu. "Hımm... Seni az biraz tanıdıysam net Goliva Nişan salonu içine sindi." Nokta atışı yapmıştı. Bu beni ister istemez mutlu ederken kafamla onayladım.
"Bence güzel ve sade. Beyaz ve gold renkleri ön planda. Ben zaten organizatörle konuştuğumda o tonlar seçmiştim onlar içinde iyi olur." Telefonumdaki fotoğrafları tekrar açıp gezinmeye başladım.
"O zaman zaman kaybetmeden oraya gidelim. Benimde hoşuma gitmişti zaten." Biraz durup konuşur gibi olup sustu. Dayanamamış olmalı ki tekrar konuştu. "Belki orayı ayarlar yemeğe gideriz." Ben teklife şaşırırken devam etti. "Yanlış anlama yani şey... Açım ben ki bence sende acıkırsın diye dedim."
Şimdiden boş hissettiğim midemle haklıydı. "Ne ısmarlayacağına bağlı." Rahat tavrıma karşı nefesini verip rahatladı.
"Kumpire hayır diyecek insan tanımıyorum." Tam yerinde bir teklifti. Hayatımda en sevdiğim yemekti ve onun dudaklarından ismi çıkınca bile deli gibi canım çekmişti. "Gözünden çıkan kalplere bakarak kabul ettiğini düşünüyorum."
"Kabul ediyorum ama benim istediğim yerde yemek şartıyla." Soba ateşinde patatesi közleyen bir mekan biliyordum ve onunda bayılacağına emindim.
"Hay hay Melek hanım. Siz yeter ki kabul edin ben her şeye tamamım." İronik galeye almaz tavrı ortamı yumuşatırken gülmeden edememiştim. Adımı hala Melek olarak anması beni düşündürürken Nişan salonun önüne gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK KARİNESİ | TEXTİNG
Teen Fiction0551 *** ** **: 2 yıl 3 ay 17 gün. 0551 *** ** **: Sana aşık olarak geçirdiğim süre. 0551 *** ** **: Bence yetti ve arttı bile. 0551 *** ** **: Eziyetime bu gün son vermek istedim. 0551 *** ** **: İyiki doğdun sevgilim. 0551 *** ** **: Ve merhaba.