59. Bölüm

2.7K 148 3
                                    

Yorum yapmayı ve yıldızlamayı unutmayın <3

Sorduğu soru karşısında dilim tutulurken sadece bakıp kaldım. Günün korkusu ve heyecanıyla bir türlü sakinleşmek bilmeyen kalbim hızını  arttırmıştı. Daha onunla konuşmalarımızı sindiremezken o benimle kalmanın iyi olacağından bahsediyordu. 

"Kötü bir fikir miydi?  Niye öyle bakıyorsun?" Kafamı sallayıp kendime geldiğimde merak dolu bakışlarıyla karşılaştım. 

"Hayır kötü fikir değildi ama bilmiyorum. İki gün sonra Talha gelmiş olur belki o zamana kadar Zeynepgil de kalabilirim." Zeynebin bunu sorgusuz kabul edeceğinden emindim fakat onları da tehlikeye atmaktan için için korkuyordum. 

"Onları da germeye gerek yok. Hem bizimde karşılıklı konuşmaya ihtiyacımız var. Belki bu bizim için bir şans olabilir. Seni zorlamak istemiyorum Asya ama Zeyneple de kalsan kapıdan bekleyeceğim bunu bil." İki tarafı da çıkmaz tarafa çıkan ikilemimin en mantıklısı onun planıydı. 

"Peki kal. Kapıda değil tabii ki, ev büyük burada kalabilirsin." Adım adım ışıldayan gözlerindeki mutluluğu hissettim. Endişeden arınıp saf bir mutluluğa büründü. "Üstün için kıyafet verebilirim." 

"Çok iyi olur forma ter kokuyor." Onu salonumda bırakıp odamdan, Talhanın dolabından çarptığım tişörtü ve onun giymek için bıraktığı eşofman altını alıp salona geçtim. 

"Bunlar olur üstüne sanırsam. Boylarınız aynı sayılır." Kafasıyla onaylayıp elimle gösterdiğim odaya girdi. 

Hala hayal gibi evimde olmasını sindiremiyordum. Lise yıllarıma gidip bu anı o küçük kıza anlatmak istiyordum. Eminim benim kuşkulu duygularıma inat o mutlulukla havaya uçar bu anın tadını çıkarmamı söylerdi. 

Belki de geçmişimin isteği için günü kasmadan bitirmek istiyordum. Bana karşı olan hislerini görmemezlikten gelmeden açık açık zaman geçirmek istiyordum. 

Saatin geç zamanlara geldiğinin farkındaydım ama ikimizde bir şeyler konuşmadan odalara çekilmesi imkansızdı. Oda da oyalanıp düşünmeye devam ederken üstünü giyinip yanıma gelmişti. Gri takım gibi duran üstüyle rahat görünüyordu.

Sesini çıkarmadan pencerenin önüne gelip perdeyi aradı. Dışarıyı dikkatle inceleyip benim yaptığım gibi sonuna kadar perdeyi çekti. "Üveys kaçtığını söyledi. Görünürde gözükmüyor."

"Kaçmayacak olsa karşıma çıkardı adi."

"Asya dikkatli olalım. Hafife alınacak bir tip değil sana tekrar zarar gelmesini istemiyorum." Kanepe de yanıma oturduğunda başını kanepenin sırtına yasladı. 

"Onu düşünmek istemiyorum." Kafası ağır ağır bana döndü. 

"Bende, yanımda olmanın tadını çıkarmak istiyorum. Hatta artık mesaj dışında sana karşı hislerimde bahsetmek istiyorum ama korkuyorum." Bende onun gibi kafamı kanepenin sırtına yaslayıp yüzümü ona döndüm. 

"Yanımdasın gelebilir mi?" Hızla 'hayır' anlamında salladı kafasını. "O zaman benim gibi korkma."

"Bana güveniyor musun?" Sessiz kaldığımda devam etti. "Bana güveniyorsun."

"İnkar edemem. İlk konuştuğumuz anlarda da güven vardı içimde." Tek kaşı kalkarken sessiz bir soru oluştu içinde. "Bu hiç bitmedi ama kollarına da koşamadım." 

"Sen koşma ben sararım. Tek adımına bile ihtiyacım yok. Sen yanımda varol ben denizler aşarım, senin için." 

MELEK KARİNESİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin