56. Bölüm

2.7K 153 3
                                    

Akşamın zifiri karanlığı odaya vururken yakmadığım oda lambası sayesinde içerinin de dışarıdan bir farkı yoktu.

Oldum olası haz etmediğim karanlık, düşünmeye zaman ayırdığım zaman bana çok iyi bir yoldaş oluyordu. Hele konu içimin derinliklerine gömdüğüm Özgür ise aksi mümkün olmuyordu.

Bir kaç gündür aramızda her zamankinden farklı geçen diyalogları bir kaç kez okuyup gerçekliğini teyit ettikten sonra düşünmeye başlamıştım. Bana olan aşkını, sevgisini ve daha fazlası benden beklediği hisleri okuduktan sonra içimi garip duygular sarmıştı.

Zamanında benim korkarak hep içimden söylediğim sözleri bana korkmadan sarf etmesi, ölü olan yanıma can suyu oluyordu.

Akışına bırakmanın kötü bir şey olduğunu düşünmeyi bıraktığımdan beri Özgür ile daha rahat konuşmaya ve anlaşmaya başlamıştık. Aramızdan yavaş yavaş kalkan duvarlar onun gibi beni de fazlaca tatmin ediyordu.

Oturduğum yerde daha fazla durmadan yanı başımda duran abajurü yakıp kahve yapmak için mutfağa adımladım. Bu gece planlarla dolu çevremin aksine evde tek başıma keyif yapmak için bir kaç çikolata ve kahvemi alıp küçük balkonuma çıktım.

Her zaman elimin altında olan kitabımı alıp aracının olduğu sayfayı okumaya başladım. Çocukluktan beri devamlılığını koruyan kitap okuma alışkanlığım kaçtığım limanlardan biriydi.

Bir çok karakterle bir çok gerçek olan ya da hayal ürünü olan mekanla tanışmıştım. Mutlu, mutsuz sonlar ve aşklar okumuştum.

Hep içimden geçen bir romanın kavramı olabilecek kadar cesur olmadığım düşüncesi bu ara tamamlanma hissiyle sanki silinmişti. Kendimi başrol hissetmem için tabii ki bir adama ihtiyacım yoktu ama hayatımın bir çok döneminde olan adamın hayatıma dahil olması eksikliği kapatmıştı.

Elimdeki kitabın akıcılığına kapılıp unuttuğum soğumuş kahvemi yudumlarken en sevdiğim çikolatamdan koca bir ısırık aldım. Tadı damağımda yayılırken bahçeden gelen hışırtı sesiyle dikkatimi aşağıya çektim.

Akşamın ileri saatinde yalnız olmak beni ürpertse de sesin kaynağını bulmak istiyordum. Gözlerim ağaçlık alanı tararken iki çift göze denk geldim. Asla görmek istemediğim bu bakışları çok iyi tanıyordum.

Bende bıraktığı yaralar sanki onu gördüğüm an sızlamaya başlamıştı.

Hızla içeri girip balkonun kapısını örtüp kilitledim. Sanki engel olacakmış gibi perdeleri sıkı sıkı örttüm. Zaten kilitli olan kapımı bin kez daha kilitledim.

Polisi arayabilirdim ama dışarı da olduğuna göre bana zarar verdiğini iddia edemezdim. Talhayı arayamadım çünkü sevgilisi için şehirdışındaydı. Harunsa bu gün benim yardımımla hazırladığı sevgililik yıldönümü kutlamasındaydı.

Aklıma gelen son kişi ise tabii ki Özgürdü. Ne kadar maçını bölmek istemesem de korkumdan başka bir çare bulamıyordum.

Kısıtlı tanıdığımın bulunduğu bu şehir bana daha fazla imkan tanımıyordu. Telefonumu elime alıp aramadan önce mesaj attım.

Asya: Müsait misin? Yardıma ihtiyacım var.

Özgür: İyi misin? Hemen çıkıyorum yarım saate oradayım.

MELEK KARİNESİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin