Yorum yapmayı ve yıldızlamayı unutmayın <3
"Öleceğim heyecandan şimdi. Nerede kaldılar bunlar?" Ne kadar Zeynebin bu gün yaptığı evhamlara pek takılmasam da Harungilin hala gelmemesi beni de meraka sokuyordu.
"Ara bir daha belki açar bu sefer." Aradıkça bir süre çalan telefonun ardından meşgule düşüyordu.
"Sende bir yandan Özgürü arasana. O yanında tek. Onu da arıyorum ama açmadı. İki yandan arayalım." İtirazda bulunmadan masanın üstünde bulunan telefonumu alıp arama kısmına girdim.
Rehberin alt kısımlarına inip isminin olduğu numaraya tıkladım. Bir süre bekledikten sonra ulaşılamıyor sesinin ardından aramayı sonlandırdım. "Yok ulaşılamıyor."
"Kesin başlarına bir şey geldi. Yoksa gelirdi şimdiye. Niye bekletsin beni ya da niye merakta bıraksın değil mi?" Yanına oturup ellerini elime hapsettim.
"Hemen kötüyü çağırmak yok Zeyno. Bekleyelim biraz olmadı sizinkiler aramaya çıkar." İçim içimi yerken Zeynebe teselli etmek beni ne kadar zorlasa da bu gününün berbat olmasını istemiyordum.
Merak ediyordum hatta dahası deli gibi merak ediyordum. İkisinin neden gelmediğini, neden ulaşamadığımızı, başlarına bir şey gelip gelmediğini çok merak ediyordum.
"Pastayı almak için ayrılmışlar Üveysgilin yanından. İnat ettim o pasta için. Boktan bir pasta yüzünden ya başlarına bir şey geldiyse." Zeynep ne kadar panik biri olsa da şuan çok haklıydı.
"Sadece yarım saat daha bekleyelim. Sonra söz veriyorum ortalığı ben ayağa kaldıracağım. Söz." Gözyaşlarıyla kafasını sallayıp onayladı.
Elimdeki telefonla hala arama yapmayı revan ettirirken açılmasını ve bir ses duymayı umut ediyordum.
Aklıma anonimken ses kaydı attığında sırf sesini duyduğumda ona olan hislerim çoğalmasın diye sesi dinlemediğim hatta ses attı diye ona kızdığım zamanlar gelmişti. Şimdi ise bir 'alo' desin diye onlarca kez aramıştım.
Aklıma takılan ihtimaller yerimde durmamı engelliyordu. Ya trafik kazası geçirmişlerse. Ya belaya bulaşmışlarsa. Ya olur olmadık felaketler başlarına geldiyse ki daha binlerce ihtimal...
Belki de Zeynebin bile aklına gelmeyen ihtimal benim aklımı dolduruyordu.
Elimdeki telefonu sıkı sıkı tutup ağlamamaya çalıştım. Harun yakın arkadaşımdı, başına bir şey gelmiş olma ihtimali beni korkutuyordu. Bir de tabii Özgür vardı. Vardı işte Özgür sadece vardı.
Bu güne özel yaptırdığım tırnaklarımı ritmik bir şekilde masaya vurup düşünürken son kez dualar eşliğinde aramaya bastım. Onlarca aramanın sonucu hatta düşen sesle yerimden kalktım. Tek çalış ardından ses kesildi.
Sessizliği tanıdık ses bozdu. "Alo." Tuttuğum hıçkırığı bırakıp gözümdeki yaşı sildim. "Asya? Ağlıyor musun?"
"Hayır hayır neredesiniz?"
"Tünelde kaza oldu. Polis gelmeden başından ayrılamadık ama korkmayın şimdi ekip arabası bizi oraya getirecek." Rahat bir nefes verdim.
"Bir şey oldu mu size?"
"Hayır olmadı sadece... Neyse olmadı işte iyiyiz ikimizde. Geliyoruz." Zeynebin yanına koşa koşa giderken beklediğimizi söyleyip aramayı sonlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK KARİNESİ | TEXTİNG
Teen Fiction0551 *** ** **: 2 yıl 3 ay 17 gün. 0551 *** ** **: Sana aşık olarak geçirdiğim süre. 0551 *** ** **: Bence yetti ve arttı bile. 0551 *** ** **: Eziyetime bu gün son vermek istedim. 0551 *** ** **: İyiki doğdun sevgilim. 0551 *** ** **: Ve merhaba.