3▪︎Taş Duvar

1.3K 74 12
                                    

Konuşmanın ardından Mileva daireden çıktı. Sonunda yıllarını feda ederek aldığı eğitimin meyvelerini görecekti. Heyecanla hareme girdiğinde beklemediği o görüntüyle karşılaştı. Kim neden böyle bir şey yapmıştı?

Taşlıkta büyük bir koşuşturmaca vardı. Kalfalar ellerinde kumaşlarla bir hatunu özene bezene hazırlıyordular. Hazırlanan hatunun yanına gittiğimde onu masmavi bir kaftan içerisinde gördüm. Koyu siyah dalgalı saçları, iri gözleri ile hünkarı kendine meftun edecek güzellikteydi. Geniş omuzları başına taçla tutturulmuş tül ile kapatılmıştı. Uzun göğüs dekoltesiyle kendi bedenini hünkara sunuyordu adeta.

Üzerimdeki beyaz kaftana baktım. Geldiğimden beri cariyelerle aynı giyinirdim. Benimde onlardan farkım yoktu lakin bu hatunun giydiği kumaş kadar kaliteli kaftan giymemiştim.

"Hatun ayak altında dolanma, Git idana yerleş!"

"Afife Kalfa, ne diye bu hatun hazırlanır? Hünkarımız bu gece tekrar beni buyurmuş idiler. Ben gideceğim Has Odaya!"

"Şşh bilirim lakin öyle olmaz tek hatun ile halvet olacaksa harem ne diye var? Geç odana ne edeceksen et! Burası oyun yeri değil."

"Ama kalfam-" gözlerini açarak sertçe kolumu kavradı. Büyük eliyle baskı uygulayarak canımı yakmaya başladı.

"Kes sesini dedim. Valide Sultanımız senden emir mi alacak ne densizlik böyle!? Çocukça haraket etme yoksa seni zindana atarım ne has oda görürsün nede hünkar." Kolumu çekip eteklerimi tutarak merdivenlere geçtim. Dolu gözlerimle hareme baktım. Ayakkabılarımı çıkardım. Taş duvarlara tutunarak Hünkar Gözdeleri katına çıktım. Daireme girdikten sonra kapıyı sertçe kapatarak kilitledim. Perdelerini kapattım. İçerideki mumları tek tek yaktım. Yere oturup haç kolyemi elime aldım.

"Meryem Ana senlp bana yardım et..."

...

▪︎Gevher Sultan▪︎

Son hadiseden sonra yataktan kalkmamış tüm gün öylece yatmıştım. Hakim kadın arada gelip kontrollerini yapmıştı. Belim ve bacaklarım ağrıdığından yatağın kenardaki demirlerine tutunarak ayaklandım. Sehpaya doğru eğilirken dairemin kapıları açılmış içeri Sanavber Kalfa girmişti. Korkuyla açılan gözleriyle yanıma geldi. "Aman Sultanım dikkat edin beni çağıraydınız yardım edeyim size." Şişeyi elimden alıp tekrar yatağa yatmıştım. Bardakla geri döndüğünde dolabımdan ilaçlarımı ve şifalı otları çıkarmıştı.

"Buyrun sultanım için, hekim kafin doğuma kadar kullanmanız gerektiğini tembihledi."

"Tamam Sanavber." Yorgunlukla kapanan gözlerimle Sanavber de birşeyler olduğunu gördüm. "Hayrola sen iyi misin betin benzin atmış."

"Sultanım, diyeceğim varda nası diyeceğimi bilemiyorum." Gözlerini kaçırarak yere baktı.

"Ne oldu söyle eger başkasından duyarsam seni mahfederim."

"Az evvel haremden geliyordum, bir koşuşturmaca vardı. Merak edip taşlığa girdim. Afife Kalfaya sordum Valide Sultanımız Hünkarımıza hatun sunacakmışlar."

"Çık dışarı Sanavber!"

"Sultanım aman dikkat edin gebesiniz-"

"Çık dedim sana! Git. Kimmiş öğren öğrenmeden gelirsen ben demeden himayemden çık." Hızlıca çıktı Sanavber Kalfa. Sultanının halleri onu korkutmuştu. Hekim kadın stres ve üzüntüden uzak dursun demişti lakin nafile böyle bir sarayda üzüntü olmadan olur muydu hiç?

...

Mavi kaftanıyla koridorlarda adeta süzülerek yürüyen melek yüzlü hatun yıllarını haremde geçirmiş, Valide Sultanın gözüne girebilmek için bütün hünerlerini kullanmış sonunda hayallerini süsleyen has odadaydı. Hünkar Arslan onu aynanın karşisinda sırtı dönük bekliyordu. Eteklerini toplayarak eğildi, iki adım daha atarak yere dizlerinin üstüne çöktü. Beyaz-mavi tülünden hünkarı görmeye çalıştı. Heyecanla atan kalbini susturamıyordu.

Sessiz odada adım sesleri duyuldu. Arslan Han yere çöken hatunu çenesini kavrayıp kaldırdı. Başındaki tülü nazikçe çıkarıp yere saldı. O yüze ve çehreye hoşlantıyla baktı. Validesi ona şimdiye kadar hep beğeneceği hatunlar sunmuştu ama bu hatun daha farklı gibiydi.

"Adın nedir?"

"Alice Hünkarım lakin Valide Sultanımız Hatice buyurdular."

"Âlâ"

Kısa sessizliğin ardından hünkar Arslan Han Hatice hatun ile aralarındaki mesafeyi kapattı. Alice o gece cennetine ulaştı.

...

Yanaklarım ıslanmış gözlerim şiş şiş olmuştu. Tüm gece gözdeler katındaki odamda ağlamıştım. Yatağa sinmiş ince battaniyenin altında dualar ediyor bu gece has odaya çağrılmayı istiyordum. O hatun geri dönmemişti. Muhtemelen öğle olmuşsada hala has odadaydı. Hıçkırıklarım artarken aynadaki yansımamı gördüm. Gözlerimin altı mosmor olmuştu. Kabaran saçlarımla bırakın has odayı hareme bile inemezdim. Edirne Sarayındaki birinci kuralı hatırladım "Düşersen kalkmasını bileceksin sana yardım eden olmayacak düşmeden evvel takılacaksın unutma hayatın ikazıdır bu tökez, sonra eğer akıllanırsan düşmezsin. Akıllanmaz burnunun dikine gidersen kalkamazsın haremde bir düşer bin ölürsün." Derdi Zehra Kalfa gençti Eski Saraya sürülmüştü nedenini kimseye anlatmaz kendi halinde sessiz sakin yaşardı.

Zorlukla ayaklandım. Yerdeki sönmüş mumları kutuya topladım. Kenarda duran ibrikle elimi yüzümü yıkadım. Aynanın karşısında saçlarımı tarayıp gözde tacıyla topladım. Üzerimde dünden kalan kaftanı çıkardım. Dolapta bulduğum kırmızı kaftanı giydim.

Yüzüm berbat haldeydi. Sınırım uzunca süre bu morluklar kalacak gibi duruyordu. Sertçe tıklanan kapıya döndüm. Alacaklı gibi kapıyı sarsıyordu. "Açasın şu kapıyı kıracağım vallahi dellendirme beni hatun!" Hızla kapıyı açtığımda beni bekleyen Afife Kalfanın önünde eğildim.

"Bir şey mi oldu Kalfam?"

"Ne diye kitlersin kapıyı? Ölsen kalsan ne edeceğiz!" Kaşlarını kaldırmış hesap sorarcasına bağırıyordu.

"Af buyur Kalfam dikkat etmemişim bir daha olmaz."

"Olursa ben bilirim ne edeceğimi. Her neyse ne diyecektim ben sana?" Ellerini beline koymuş düşüne durdu. Zaten yaşını almış bir kalfaydı. Diğer kalfaların dediğine göre daha çabuk yorulur akşam erken vakitte dairesine çekilirmiş. Hakkında vardı Afife kalfanın haremdeki en yaşlı görevli denilebilirdi.

"Aman ne kafa bıraktınız ne kelam."

"Dün hatun gittiya halvete Alice miydi neydi gerçi Valide Sultanımız Hatice buyurmuştu."

"Banane bu hatundan Afife kalfam? Alice yada Hatice adı batsın." Sinirle ayağımı yere vurdum.

"Sus densiz! Sen kimsin o hatun hünkarımızın haremidir. Mühim olan adı değil sana ne demiştim hatırlar mısın hani ilk halvetinin ertesi günü has odanın koridorunda."

"Evet hatırlarım."

...
"Çok güzel geçti Afife Kalfa. Tekrar çağıracak beni."

"İnşallah Hatun emin de olma derim harem hünkara sunulmayı bekleyen hatun dolu."
...

"Dediğim oldu hatun, sen hala çağrılmayı bekle."

"Ne dersin Afife Kalfam lafı dolandırmayasın."

"Akşam hazırlanan hatun: Hatice, has odadan çıkmamış hatta hünkar kapıdaki ağa ve kalfaya şöyle demiş 'Hatice bugün benimle kim gelirse reddettiğimi iletin.' yani Mileva hatun sen çoktan unutuldun."

"Ama ben-"

"Merak etme Valide Sultanımız seni unutturmazlar lakin harem kanunlarına göre gözde hatunlar sadece hünkarın isteği üzerine has odaya gider. Seni senden başka kimse kurtaramaz."

"Ben ne etmeliyim?" Merakla yüzüne bakarken sessiz olmamı işaret etti.

"Gevher Sultanımız gebeler malum doğumu yaklaştı haremden ve gözdelerden uzak sağlıklı doğum olmasi için çabalar. Valide Sultanımız da Hünkarımıza hatun sunar. Özellikle doğum yaklaştığında neredeyse her gece halvet olacak. Zira lohusa hatun halvet edemez has odada boş kalamaz."

"Tamam Kalfam."

"Yarını bekle hatun koridorlar senin ateşinle yanacak."

▪︎▪︎▪︎

Votelemeyi unutmayınn

Sarayın YansımasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin