Duyuru
Merhaba arkadaşlar
Üzülerek söylüyorum bir süre bölüm haftada bir şeklinde gelecek. Çünkü 2023 LGS öğrencisiyim ve bu yıl beni fazlasıyla yordu. Biraz bile olsa dinlenmek istiyorum. Ama merak etmeyin dinlenme süresini fazla uzatmayacağım. Muhtemelen her Cumartesi bölüm atarım...Beni takip edip duyuruları takip edebilirsiniz. Sizleri seviyorum sevgili okuyucularım.
İyi okumalar
▪︎▪︎▪︎Sefer alanı/ Arslanın Çadırı
Sefer sonuna yaklaşılıyordu askerler uzun mücadeleler vermiş düşman kalesi esir alınmıştı. Arslan seferi biraz daha uzatıp yakın köy ve kasabalarda himayesine almak istiyordu. Arada ailesi ve en sevdiği Hasekisi Mahenver ile mektuplaşıyor payitahtta olanlardan haberdar oluyordu.
Hasekisi Nilüfer son aylarındaydı. Karnı burnunda gezen Haseki bu defa şehzade doğuracağını söylüyordu.
Birde hünkarın gözdesi vardı 'Ayşe Hatun' Arnavutun güzel hatunu seferdeyken hünkarın yatağına girmişti. İki üç haftada bir de olsada kendini sevdirmişti. O Hünkar ve Selim Paşa dışında hiç kimse bu hatunu bilmiyordu. Sadece Hekimin yanında çalışıyor kendini belli etmemeye çabalıyordu.
Savaşın uzayacağını duyduğunda üzülmüştü Bir yandan da sevinmişti. Burası toz duman içerisindeydi tabi sürekli iş yapmasına cabasıydı lakin Topkapıda da Mahenver sultan vardı. Hünkarı kendine meftun eden İspanyol Sultan. Namı Osmanlıdan Arnavutluk kadar uzamış güzelliği de dillerdeydi.
"Hatun yine nereye daldın! Şu bezleri getir diye kaç defa dedim."
"Af buyur hekim başı bugün kötüyüm akşam uyuyamadım." Tüm akşam Arslan ile birliktelerdi. Sabaha doğru birkaç saat uyuyabilmişede fazlasıyla yorgundu. "Sende bi haller var ama hadi hayırlısı." Hekim başı elindeki bitkilerden yapılmış merhemi kenara bıraktı. Az evvel getirilen ayağı yaralanmış askerin yanına gitti. Askerin tüm bacağı kan içerisindeydi. "Hatun!" Ayşe elindeki bezleri getirmiş kan batan yerleri silmeye koyulmuştu. Midesi kalkıyor öğürme isteği uyanıyordu. Her gün kan görmek ve temizlemekten bıkmıştı. Elini ağzına koyup öğürmeye başlamasıyla kovaya eğildi. Sabah yediği iki lokmayı çıkarmıştı. "Hatun hemen iç odaya geç geliyorum." Ayşe boynunu eğmiş savsak adımlarla iç odaya girmişti. Birkaç vakit sonra Hekim gelmişti. "Yat uzan bakalım neyin var?"
"Hıhım." Üstündeki kaftanı çıkarmış kanepeye uzanmıştı. Muayene sonunda Hekim başı sinirle giyinmesini söylemişti. "Neyim varmış hekim başı?"
"Bre utanmaz arlanmaz! Sen askerlerin yatağına aşufte mi oldun?"
"Ne dersin hekim başı?"
"Gebesin hatun, gebe!"
"Ne?" Ellerini sevinçle karnına koymuştu. "Birde seviniyorsun kimden bu bebe?" Ayşenin kolunu sıkmıştı. Acıyla bağırmış kolunu kurtarmaya çabalamıştı.
"Diyecem lakin kimseye deme olur mu?" Hekim başıyla onaylamıştı. "Bebem Hünkarımız Arslan han'dandır."
"Ne dersin sen? Hem hünkar haremisin birde burada namahrem erkeklere mi gösterdin kendini, ahlaksız hatun!"
"Şhh, Valide Sultanımız gönderdi beni. Yemin ederim kötü bir emelim yok."
"De hayde hünkarımızın yanına git. Daha fazla burada kalma da günaha girme." Mutlulukla şifahaneden çıkmıştı. Üzerine pelerini almış yüzünüzde peçe ile örtmüştü. Hazırdı. Hanedan kanını taşıyordu karnında. Dokunulmazdı gayri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması
أدب تاريخيSarayın Yansıması 1 Sarayın soğuk duvarları arasında solmak istemeyen, seçilmek için her şeyini feda eden, hünkarın gönlünü hoş tutmakla yükümlü olanlarla doludur harem. Kimisi de sessizce unutulur, hatırlanmak isteyenlerse bir diğerlerini alt etme...