[Topkapı Sarayı]
Cihannara Sultan dairesinin baş köşesine kurulmuş iki yanındaki kızlarıyla sohbet ediyor bir yandan da hatunların olmazsa olmazı harem dedikoduları Aygül hatundan dinliyordu. Yemek vakti olduğundan sofraya oturmuşlardı. Kalfalar yemekleri tek tek tadımış zehir olmadığı kesinleşince Mahenver yemeye başlamıştı.
"Mahenver Sultanım, Gazanfer ağa geldi."
"Tamam gelsin." Mahenver karşısında eğilmiş duran küçük kızı inceliyordu. Hizmetine yeni gelmişti. Yaşı çok çok küçüktü. Belki on üç belkide on dörttü. Oldukça çelimsiz ve zayıftı.
Gazanfer ağa içeri girmişti. Yanındaki kalfanın gözlerindeki heyecan uzaktan bile belli oluyordu. "Müjde Sultanım! Hatunu buldum."
"Ne hatunu?" Şaşkınlıktan kimi kast ettiğini bile anlamamıştı. Anlamaz şekilde başını yana yatırmış ağaya bakıyordu. "Güzide Hatunu bulduk." Sonunda diye mırıldanmıştı. Nerede olduğunu sormuştu. "Sultanım pazar kurulan caddenin sonunda bakımlı bir evde."
"Âlâ Gazanfer ağa, sen burada bekle. Ben bir mektup yazacağım sen ulaştıracaksın malum saraydan çıkmam zor." Ceylan hatunu çağırmış dediklerimi söylemesi için kalemi mürekkebe batırmasını beklemiştim.
Güzide Hatuna
Ani kayboluşundan sonra seni bulamayacağımı düşündüysen yanılıyorsun. Ve biliyorsunki yaşamak için bana muhtaçsın.
O evde dahi olsan görevini yapmakla mükellefsin. Bundan sonraki planı sonraki mektuplarda belirteceğim. Yaşamak ve evlat hasreti çekmek istemiyorsan her isteğimi yapacağına şüphem yok.
Sen hatun unutma, aldığın her nefesi sana ben bahşettim. Son buldurmayı da bilirim.
Hanedan-ı Ali Osman Hünkar-ı zevci
Haseki Mahenver Cihannara Sultan...
Gazanfer ağa mektubu aldığı gibi saraydan ayrılmış tekrar evin önüne gitmişti. Sabahki pazar esnafı gitmiş yerine uzun boylu bir adam gelmişti. "Selamın aleyküm."
"Aleyküm selam, gel ağam." Adam ayağa kalkmıştı. Tezgahtaki kumaşları düzeltip en güzellerini sunmuştu. "Sabah başka bir adam var idi, ona ne oldu?" Ağa dikkat çekmek istemesede süphelenmişti. "Ağam, o namaza gitti ben şimdilik buradayım." Demesiyle rahatlamıştı. Sabah aldığı üç dirhem kumaşı heyetinden çıkarmış tezgaha koymuştu. "Şu kumaştan alacaktım. Sabah aldığım yetmezmiş." Demişti.
Adam önce tezgaha bakınmış ardından küçük dükkana girmişti. Bu fırsatı kullanmak isteyen ağa hemen canım dibine gelmiş cama iki kere vurmuştu. Sessiz bir gıcırtıyla açılan pencereden minicik aralanmıştı. Ağa elindeki kağıdı camdan içeri atıp tezgahın arkasından çekilmişti. Güzide alelacele aldığı mektubu açmış tersini çevirip yanıt niteliğinde yazmaya başlamıştı.
Hanedan-ı Ali Osman Hünkar-ı zevci
Haseki Mahenver Cihannara Sultan'aEmrinizi bekliyorum
Güzide
Aceleyle sadece bunu yazabilmişti. Öyle ya yazısı kargaşık burgaşık olmuştu. Çözdüğü ipi geri sarmış pencerenin aralığından yere atmıştı. Gazanfer ağa kağıdı almış diğer adamın ürünü bulamaması şükür edip saraya dönmüştü. Akşam vakti olduğundan sadece kağıdı vermekle yetinmiş izin isteyip taşlığa, hatunları yatırmaya gitmişti. Mahenver mektuptan memnun kalmasada pek şansı yoktu. En kısa mühlette bu işe çare bulması lazım gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması
Ficción históricaSarayın Yansıması 1 Sarayın soğuk duvarları arasında solmak istemeyen, seçilmek için her şeyini feda eden, hünkarın gönlünü hoş tutmakla yükümlü olanlarla doludur harem. Kimisi de sessizce unutulur, hatırlanmak isteyenlerse bir diğerlerini alt etme...