Gayri vakit gelmişti. Aylardır hazırlanılan, halkın ve yeniçerilerin beklediği sefer için Arslan han payitahtan ayrılmıştı. Paşalarda onun ile gitmiş sarayı humayun Murad Paşaya emanet edilmişti.
Saray hiç olmadığı kadar sessiz ve hep olduğu gibi karışıktı. Hasekiler arasında tartışmalar git gide artıyordu. Özellikle Gevher ve Mahenver arasından en önemsiz, gereksiz şeylerin sorunu yaşanıyordu. Hatice Sultanda Mahenverin tehditleri sonunda kefe sarayına gitmişti. Gevher Sultan haberi duyunca hemen hünkara koşmuş Şehzade Musayı yanına aldırmak için dil dökmüştü. Lakin Arslan kabul etmemiş Yegane sevdiği hasekisinin yanında kalmasını istemişti.
Cihannaraysa gününü gün ediyordu. Kamer dairesine yerleşmişti. Musa da Kasımın yan dairesine yerleştirilmişti. Her fırsatta şehzadenin yanına gidiyor Hatice Sultanın ilk sürgününde olduğu zamanlardaki gibi anne sevgisini hissettiriyordu. "Şehzadem müsait misiniz?" Yeşillere bürünen haseki terastaki şehzadesinin yanına gitmişti. Musa sedirinden kalkıp koşarak validesi Mahenvere sarılmıştı. "Hoş geldiniz Mahenver validem."
"Çalışmanı bölmedim değil mi?"
"Yok hayır dersim az evvel bitmişti. Bende kitap okuyordum."
"Ne güzel." Hemen yanına sedire oturmuştu. Süt annesi olduğu şehzadesinin saçlarını okşayıp derslerini sual ediyordu. Manevi oğlu ona her şeyini anlatmıştı. "Validem havalar ısındı Ağabeyim şehzade Kasıma at tahsis edilmiş. Hünkar babam ben söylersem izin vermez. Siz konuşsanız banada bir at verilse?"
"Olur elbette konuşurum. Sen yeterki iste."
"Varolun validem." Küçük kollarını Mahenverin beline dolamış hoş nidalarla kahkaha atmaya başlamıştı. "Sultanım, Gazanfer ağa dairenize gelmiş epey mühim olduğunu söyledi."
"Tamam beklesin geliyorum." Son kez Musaya sarılıp terastan daireye girdim. Hatunların kapıyı açmasıyla koridora çıktım. Kendi daireme geldiğimde Gazanfer telaşla karışık mutlulukla beni bekliyordu. "Sultanım oyle bir havadis varki tillahi yer yerinden oynayacak."
"Neler oluyo Gazanfer tez söyle."
"Asiye Sultan malumunuz seferden önceki son vakitlerde hep burada kalıyordu. Güzide hatunda emrinizi yerine getirmiş."
"Gebe mi?" Şok ile agaya döndüm. Gebe olmasının hiç vakti değildi. Özellikle paşa seferde iken. "Değiller lakin oyle bir şey öğrenmişler ki."
"Ne öğrenmiş delirtme beni."
"Bana bile demediler sizi Aynalı köşke çağırdılar malum hatun buraya gelemiyor."
"Dua et ki gerçekten muhim havadis olsun yoksa elimde kalırsın." Hızlıca hazırlanıp saraydan çıktım. [Normalde saray dışına çıkarken Valide Sultandan izin almalı ama uzamasın diye yazmadım.] Aynalı köşke girdiğimde hatun orada oturmuş heyecanla beni bekliyordu. "Güzide beni çağırmışsın?"
"Çok mühim bir şey öğrendim." Daireyi boşalttıktan sonra sedire oturduk. Hatun hemen konuşmaya başladı. "Seferden önce Ruhsar Sultanın düğününün olduğu vakit yine paşanın dairesine gitmiştim..." diye anlatmaya başlamış paşanın bütün sırlarını bana sunmuştu. "Âlâ hatun." Aldığı bilgiden hayli memnundu. Gayri Asiye Sultanı avucunun içine almıştı.
"Sultanım size bir sualim olacaktı."
"Söyle o vakit."
"Uzun vakitlerdir paşanın yatağına girer emriniz üzerine gebe kalmaya çalışırım." Durmuş nasıl devam edeceğini düşünürken zorlukla devam etmişti. "Bazen ilaç ile bazen paşanın çağırmasıyla giderim. Paşa sefere gitmeden önceki son gecesinde gelişinde bana ayrı ev açacağını bu sarayda rahat olamadığı her an Asiye Sultanın gelip bizi basacağı korkusu ile yaşadığı söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması
HistoryczneSarayın Yansıması 1 Sarayın soğuk duvarları arasında solmak istemeyen, seçilmek için her şeyini feda eden, hünkarın gönlünü hoş tutmakla yükümlü olanlarla doludur harem. Kimisi de sessizce unutulur, hatırlanmak isteyenlerse bir diğerlerini alt etme...