[Saruhan Sancak Sarayı]
[Aylar Sonra]Yine bir doğuma şahit oluyordu bu saray, bağırışları duyan duymayana haber ediyor veliaht şehzadenin ilk evladının sesini bekliyordular. Kapının hemen kenarında Gevher Sultan duruyordu heyecanla torununu kucağına almayı istiyorken karşısında dikilmiş eli ayağına girmiş oğlu Kasım vardı. Ne yapacağını bilmez gibi sağa sola yürüyor bir yandan da 'ya evladıma gözdeme bir hal olursa' diye endişe ediyordu. Kırımlı Sultan oğlunun endişesini anlasada elinden bir şey gelmez şekildeydi.
İki daire yanda rahleye eğilmiş Kuran okuyordu Gülriz Haseki, bu doğumun hayra vesile olmasını istiyor Şehzade Kasım ile aralarını bozsada Zühre Hatun ve bebeği için dualar ediyordu. İçi sıkıntı doluydu, günlerdir nefes alamaz kabuslardan uyanırdı. Nadimesi hayıra yormak istesede becerememişti zira Gülriz Hasekinin kabusunun iyi bir hali yoktu.
"Allahım sen Zühre'ye yardım eyle, sabiyi kucağına sağlıkla alsın. Şehzade Kasımın yüzü gülsün." Ellerini yüzüne sürüp yerden kalktı. Sabah erken vakit olmasada hava henüz aydınlanmadığından mum ile aydınlanan daire kasvet dolu görünüyordu. Haseki, Kuranı dairesinin baş köşesine koymuş ardından bir nebze olsun nefes alabilmek umudu ile terasa çıkmıştı. Terasın beyaz mermer duvarına yaslanmış bahçeyi izliyordu. "Hatun, doğumdan haber var mı?"
"Yoktur Hasekim, ebeler doğumun erken başladığını söyledi dediklerine göre hayli zor ve tehlikeliymiş."
"Tamam, sen çık bir haber olursa gel." Hatun eğilmiş terastan çıkmıştı. Havadis bekleyen tek o değildi, gözde cariyeler harem boyu dizilmiş şehzade olmaması için dua etmeye başlamışlardı. Eğer olurda şehzadeyi Zühre doğurursa vay hallerine! Papuçları bir bir dama atılır, unuttulurlardı.
[Kamer Sultan Sarayı]
Karnı belirginleşen Kamer Sultan zevci ile birlikte kendi saraylarındaydı. Doğumuna epey olduğundan rahat olsada sürekli olarak ebeleri çağırıyor bir sorun olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Fazlaca pimpirikli davransada kimse ses edemiyordu.
"Sultanım, Paşam." Hatun elindeki tepsiden şerbet testisini çıkarmış iki bardağa şerbeti doldurmuştu. "Sultanım bugün ebeleri çağırmışsınız bir hal olmadı ya?"
"Çok şükür bir şeyim yok lakin endişe ediyorum dört bir yanımız düşman iken, ah." Öne doğru eğilmiş sehpadan bardağı almıştı. Nefesini vermiş elini az çok belirginleşmiş karnına koymuştu. "Doğuma iki ay var İshak, evladıma bir şey olsun bir zeval gelsin istemem."
"Bende istemem Sultanım, sadece nasıl desem," Paşa elini Kamer Sultanın karnındaki elinin üzerine koymuştu. "Sizin hekim çağırdığınızı duyunca endişe ediyorum." Kamer gülümsemiş ardından bardağındaki limon şerbetinden yudum almıştı. "Piyale İshak Paşa'm Hünkarımız sizi Topkapı Sarayına çağırıyor." Piyale paşa sandalyesinden kalkmış Kamer Sultanın önünde eğilip daireden çıkmıştı. Hava daha yeni karardığından içine üşüleme hissi gelmişti Kamer Sultan'a. "Hatun!"
"Hatun!" Sesini ne kadar yükseltsede kimse gelmiyordu. "Hay Allah!" Sandalyenin iki kenarından tutup kalkmıştı. Terasın kapısını açmış içeriye bakmıştı kimse yoktu, normalde illaki bir iki hatun dururdu. "Hatun?" Nefesinin kesildiğini hissetmişti. Eli boğazına gitmiş zorlukla yutkunmuştu. İnlemeye benzer sesler çıkarsada yüzü kızarmaya ağzından sıvılar gelmeye başlamıştı. "Ya-yardım edin." Sadece bir fısıltıdan ibaretti dedikleri. Bir yere tutunmaya çabalarken gözleri kararmış bacaklarında derman kalmamıştı. Yere düştüğünde kapının açılma sesini ardından adım seslerini duymuştu.
"Esmehan Sultanın selamını getirdim."
...
[Saruhan Sancak Sarayı]"Müjdeler ola! Müjdeler ola!" Ebe kadın kapıyı sevinç nidaları ile açmıştı. "Zühre Hatun hanedana şehzade doğurdu!" Gevher elini koynuna getirmiş derin bir oh çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması
Narrativa StoricaSarayın Yansıması 1 Sarayın soğuk duvarları arasında solmak istemeyen, seçilmek için her şeyini feda eden, hünkarın gönlünü hoş tutmakla yükümlü olanlarla doludur harem. Kimisi de sessizce unutulur, hatırlanmak isteyenlerse bir diğerlerini alt etme...