28▪︎ Hamam

571 17 9
                                    

Unutulma korkusu çevrelemişti her bir yanımı. Hünkarın cennetinden kovulmak sarayda cehennem hayatının başlamasıydı. Dayanamazdım, Nilüfer Haseki'nin halvet etmesine dayanamazdım. Öyle ya Haseki pek cilveli pek cana yakındı. Hünkarı eline alması kolaydı gebe kalabilir şehzade doğurabilirdi. Aklımdan geçen binlerce tahmini yok saymaya çalışsamda başaramadım. Sadece başımı sallayıp altın yoldan gerisin geri yürümeye başladım. Dolan gözlerimi saklamanın mümkünatı yokken karşıdan gelen Gevher Sultanı görmemle eğildim. "Sultanım."

"Mahenver, hayrola uzun vakitlerdir altın yoldan geçmezdin yolunu mu kaybettin?"

"Belkide hiç altın yoldan geçmediğinizdendir Sultanım. Malum Şehzadeniz Mehmetin ölümüyle has odaya gitmez Hünkarımız sizleri çağırmaz oldu." Ellerimi önümde birleştirip gülünce Gevher Sultanın yüzündeki sırıtma kaybolmuştu.

"Gül Haseki, gül bunu iki yıldır gebe kalamayan Haseki mi söyler? Yoksa has odaya girdiğin halde Hünkarımız seni arzulamaz mı?" Kozlarını oynarken beni en sakıncalı noktamdan vurmuştu. Gebe kalamam gizli tutulmalıydı. Yoksa ebe kadını mı konuşturmuşlardı.

"Aksine Sultanım, her günümüz gecemiz huzur ile geçer ben Arslan hanın yanındayken sizin esameniz bile okumaz."

"Ne güzel Mahenver Haseki, sen istediğin kadar şehzade sultan doğur lakin evladım şehzade Kasım tahta çıktığında hepsinin canlarını kendi ellerimle alacağım." Gaddar gülüşünü sunarken içimden ettiğim bed duaların haddi hesabı yoktu.

"Bu nasıl laftır! Yüce Hünkarımız sıhhatle tahtındayken size mi düştü taht hayali kurmak ne hadle?" Korkuyordum, eğer Arslan ölürde şehzade Kasım tahta çıkarsa ne olacağından deli gibi korkuyordum.

"Unuttun mu İspanya yılanı ben Haseki sultanım, Baş haseki. Hünkarımızın baş kadını veliaht şehzadesinin anası."

"Dua et Kırım güzeli, benim gazabımdan seni ancak yüce rabbim kurtarabilir." Kazanmalıydım evlatlarım için kazanmalı bu kanlı entrikalarla ellerimi kana bulamak zorundaydım zira burası Osmanlı sarayıydı masumsan kaybederdin.

"Ne yapacaksın? Şehzademimi öldüreceksin?" Sinirli sorusu beni saşırtmamıştı iki evladını kaybeden biri olarak tekrar aynı acıyı yaşamak istemezdi.

"Öldüreceğimi nereden çıkardın? Osmanlının kudretli tahtını sana yâr etmem lakin evlatlarına kıyacak kadar da zalim değilim, Baş Haseki!" Selam verip yanından geçerken arkasına dönüp dişlerinin arasından dediklerini işitiyordum.

▪︎▪︎▪︎

Ertesi gün erken vakitte uyanmış Aynalı köşke gitmek için hazırlanmaya başlamıştım. Hava dünkü gibi olduğundan kalın kaftanımın üzerine siyah pelerinimi giymiş tülümün üzerine kavuğumu takmıştım. Kahvaltımı alelacele yapıp dairemden çıktım. Harem yeni yeni ayaklanıyordu.  Hızlıca taşlıktan geçip. Has bahçeye çıktım. Toprak zemin üzerindeki karlar çamurlaşmış kaftanımın altları kararmıştı. Gazanferin kolundan destek alıp benim atıma hazırlanan at arabama bindim. Tekerlekler bata çıka zorlukla yumuşak zeminde ilerliyordu. Karşıma oturan Gazanfer ağa ve Sevgi Hatun sessizliklerini korurken "Gazanfer ağa Zehra Kalfa hala benim çiftliğimde değil mi?"

"Evet Sultanım iki yıldır orada malum Valide Sultanımız Zehra Kalfayı hareme kabul etmemişlerdi."

"Kabul etse şaşardım." Derince iç çektim. Son zamanlarda içimde huzursuzluk kol gezerdi. "Peki Kamer için seçtiğim daire ne alemde? Kaç vakit oldu hala bitmedi tadilatı."

"Malum siz Hatice Sultanın dairesine; Hatice Sultan Saliha Sultanın eski dairesine; Nilüfer Haseki Sizin eski dairenize; Hanzade Sultan Büşra Sultanın dairesine geçince ustalar yetişemedi zââr."

Sarayın YansımasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin