🔹LEYL 28.BÖLÜM🔹

1.5K 59 23
                                    

Leyl 28.bölüm

Öylesine öfkeliydi ki adeta damarlarındaki kan kaynamıştı. Akıtsa lav akacak gibiydi. Kasları gerilmiş, kaşları çatık, elleri boğum boğumdu. Bu pis dünyadan ne kadar sıyrılmak isterse istesin yine onu o kanlı dünyaya çekiyorlardı.

Kimin yaptığıyla ilgili bir çok isim vardı. Ama hangisi neden ve ne için yapmıştı bunu?

"Abi otursana iki dakika." Diyerek Yiğit'in odayı turlayışına son vermeye çalışıyordu Yağız.

"Nasıl oturayım? Kızı gözümün önünde birileri alıp götürüyor! Lan yaşıyor mu onu bile bilmiyorum! Yaşıyorsa ne yapıyorlar ona ondan bile haberim yok!" Dedikten sonra avuçlarını saçlarına daldırıp çekiştirmişti.

"İyi olduğunu düşünmeliyiz. Böyle düşünürsen kafayı yersin!" Diyerek abisini sakinleştirmeye çalışıyordu Yağız.

"Bunu kim yaptıysa şerefim üzerine yemin ediyorum belasını sikeceğim!"

"Cesur olabilir mi?"

"O böyle birşeye cesaret edebilir mi? Onda o yürek, o cesaret var mı?" Derin bir soluk bırakıp koltuğun köşesine kendini attığında telefonu çaldı. Hızla cebinden çıkardığı telefonu kulağına götürdüğünde sakin kalmak için büyük çaba gösteriyordu.

"Abi hiç bir ize rastlayamadık. Cesur'u takip etmişlerdi. Adam bir gece kulübünde takılıyor." Dediğinde Yiğit kaşlarını çattı.

"Takipte kalın o iti." Diyerek kapattı telefonu.

Batuhan ve Yağız endişeli gözlerle Yiğit'i izliyor ve yıllardır bu halini görmedikleri için tuhaf hissediyorlardı.

"Sanki eski günlere dönmüşüm gibi hissediyorum. Yine herkesin azraili olacakmış gibi bir his var içimde." Diye fısıldayan Yağız'a Batuhan onaylayarak cevap vermişti.

"Uyuyan canavarı uyandırdılar resmen."

"Ben kimi göreceğimi biliyorum. Birilerinin gidip yakasını silkmem lazım." Diyerek masanın üstündeki tabancayı beline yerleştirdi. Telefonunu çıkarıp Hakan'ı aradıktan sonra Arkasındaki ikiliye döndü.

"İşime karışmayacaksanız gelin. İşime karışanı, engel olmaya çalışanı vururum." Adeta ateş çemberine dönmüş gözlerini arkadaşlarından çekip önüne döndü. Kapının önüne gelen arabasıyla hızlı adımlarla arabaya ilerlerken arkasından onlarında geldiğini işitti.

Yiğit'in birilerine görünmesi gerekiyordu anlaşılan. Bazıları ortalıkta yokken rahat hareket edebileceğini düşünüyor olabilirdi. Mihri'nin babası Sinan'ın olduğu yere geldiğinde arabadan indi. Dışarıdan hiç bir şüphe barındırmayan gayet olağan bir binanın içine girdiklerinde bodrum kata yöneldiler. Duyduklarına göre Sinan günün yarısını burada oyun oynayarak geçiriyordu. Bodrum kata indiklerinde normal ev kapısı gibi görünen kapının ziline bastıktan sonra bir müddet beklediler. Kapı açıldığında güvenlik olduğu dış görünüşünden belli olan adam karşısındaki adamı tanımış selam vermek istemişti.

"Hoşgeldiniz Yağız bey." Tabiki bu üçlüden kumar diyince akla gelen Yağız'dı. Yiğit daha derin işlerin içerisindeydi onu herkes kolay kolay tanımazdı. Tabi huzur içinde sadece holding yönetmeye geçene kadar.

"Hoşbulduk. Barış yok mu?" Dediğinde hepsi içeri geçmiş etrafa göz kestiriyorlardı.

"Var efendim. Haber edeyim geldiğinizi." Diyerek biraz uzaklaşıp telefonunu çıkardı. Yiğit tanıdık bir yüz görememişti henüz.

LEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin