🔹LEYL 39.BÖLÜM🔹

346 23 6
                                    


39.Bölüm

Birini hayatından çıkarmak çok zordu. Birileriyle vedalaşmayı ya da görüşmeyi kesmeyi hiç sevmiyordum. Orta yolu bulmak, herkes birbirini dinlesin, anlaşsın istiyordum. Yiğit'in beni anlaması gerekiyordu. Benim bir etkimin, alakamın olmadığı bir konu üzerinden bana saldırması gereksizdi ve yaptığı hatayı anlamalıydı. Zaten anlamıyorsa biz diye bir şey ileride de olamazdı. Birine güvenmek önemli bir meseleydi. O gün bana kızabilirdi, bağırıp çağırabilirdi. Hatta günlerce yüzüme bile bakmayabilirdi. Ama benim suçumun olmadığı bir olay üzerinden bana ithamda bulunmaya ve ağır konuşmaya hakkı yoktu. Bana bu şekilde davranan biriyle tabiki de nişanlanmayı düşünemezdim. Babamlar sürekli soruyordu, nişan olacaktı, ne zaman olacak diye. Daha onlara bile söyleyememiştim. Durumu açıklayacak halim yoktu hiç. Yiğit ailesine hiç bir şey dememiş. Yeşim, abim çok sessiz kimseye ayrıldığınızı söylemedi diyordu. Zaten ev baya karışmıştı anlattığına göre. Yeşim'in evli olduğunu herkese söylemişti. Yeşim'in şuanda anne ve babası onunla konuşmuyordu ve önceden birlikte kaldığımız evde kalıyordu. Batuhan'ı hala daha affetmemişti. Sadece görüşüyor ve anlaşmaya çalışıyordu. Bu sırada da Batuhan ev ayarlıyordu. Karısıyla hayaline kavuşacaktı sonunda. Ama kalbini kırarak ve her şeyi mahvederek yapmıştı. Yeşim'in onu hemen affetmemesi, süründürmesi gerekiyordu.

Kaya'yla karşılıklı sohbet ederken kahvelerimiz gelmişti. Kaya, Yiğit'in hala pür dikkat buraya baktığını ve gözünü bir an olsun çekmediğini söylüyordu. Çok merak etsem bile arkamı dönüp bakmamıştım. Kendimi çok zor tutmuştum.

Yaklaşık yarım saat sonra Yiğit ve Batuhan kalkmış ve kafeden çıkmıştı. Hızla Yeşim'in yanına gidip Kaya'ya yardımlarından dolayı teşekkür etmiştim. Yeşim olayları direk anlatmaya başlamıştı.

"Annemler halen bana çok kızgın, konuşmuyorlar, yüzüme bakmıyorlar. Annem yine o kadar sert değil de, babam resmen yok sayıyor beni. Evde bile kalmıyorum."

"Yiğit ne yapıyor? " Diye dayanamayıp sordum. Yüzünde belli belirsiz bir gülüş belirdi.

"Siz de ne inatsınız ya! Birbirinizi sorup duruyorsunuz. Madem böyle seviyordunuz niye ayrılıyorsunuz?"

"Öyle laflar etmeyecekti."

"O da, Mihri bana böyle yapmayacaktı diyor. Bir de ben ayrılmıyordum, kendisi terk etti beni diyor." Dediğinde kahkaha patlattım.

"Onca lafa ne bekliyordu? "

"Senin bu kadar katı olacağını beklemiyordu bence. Sonuçta hala birbirinizi tanıma aşamasındasınız. Biz bile Batuhan'la hala daha yeni yeni anlıyor yeni yeni tanışıyorduk. Bir insanı tanımak çok uzun, belki de sonsuz bir süreç."

"Madem öyle karşındaki insanın olaylara katı veya yumuşak tepki verip vermediğini bilmeden ağır konuşmamak lazımmış."

"Haklısın. Zaten ben bile şok oldum, olay size döndü. Ama abim söylediklerine yavaş yavaş pişman oluyor. Görüceksin çok dayanmayacak."

"Herkesin bir süresi var. Bazı şeylere zamanında müdahale etmek lazım. Geç kalınca o otobüsü çeviremiyorsun. " Dediğimde Yeşim kafasını salladı. Bir kaç saat daha vakit geçirdikten sonra ayrıldık. Kaya'ya eve gitmek istemediğimi söyledim. O zaten ben ne yapsam ona uyuyordu. Arka koltuk yerine yanına oturduğumda arabayı çalıştırdı.

"Sahile gidelim mi? "

"Tabi Mihri hanım. " Dediğinde sahile gelene kadar sessizlik hakim olmuştu. Kısa süre sonra sahile geldiğimizde arabadan indim. Kaya'da inip arabanın ön kısmına yaslandı.

"Sen de gelsene, burada tek mi duracaksın? Ama tabi istiyorsan. " Dediğimde bana gülümsedi. Doğrulup yanıma geldi.

"Tabi gelirim." İlerleyip bir banka oturduğumda o da yanımda yerini aldı. Cebinden paketini çıkarıp bir dal sigara yakmaya hazırlanmıştı ki onu pür dikkat izleyen bana çevirdi bakışlarını."

"İster misiniz? "

"Olur." Dediğimde hemen bir dal daha çıkardı.

"En son lise sonda içmiştim. Baya oldu. " Dediğimde elindeki sigarayı aldım.

"Bağımlı olmamışsınız en azından. Bir içen bir daha bırakmıyor."

"Aynen olmadım. Çok nadir, kafam atarsa." Dediğimde çarpık gülümsemesiyle bana baktı.

"Kafam atık diyorsunuz yani?"

"Ya sizli konuşma benimle."

"Tamamdır." Sigarayı dudaklarım arasına alıp yaktığımda ilk çektiğim nefes bile iyi gelmişti.

"Hiç aşık oldun mu Kaya? "

"Oldum maalesef."

"Niye maalesef dedin?"

"Göreve ilk başladığımda tanıştık. Gözüm kör olmuştu o hayatıma girince. İlişkilerde hep bir taraf daha çok sever, daha çok değer verir. Bizimkinde de bendim bu. Herşeyi onunla yapmak istiyordum, her an onunla konuşmak ondan haber almak istiyordum. Yarım saat uzak kalsam hemen merak ediyordum. Meğer bu fazla değer karşı tarafı baya yüceltiyormuş. Neyse böyle iyi kötü gidiyordu. Durumu kötüydü ne kazansam ona veriyordum. Yatak istedi eve o hafta sonu gidip aldık. Tek başıma kurdum yatağı ertesi gün işten izin aldım sürpriz yapmak istedim. Kendi anahtarımla eve girdiğimde yatak odasında benim henüz dün kurduğum yatağın üzerinde... "

Bir an öyle bir kalbim atmaya başlamıştı ki sözünü kesmek zorunda kalmıştım.

"Kaya, anlatma istersen."

"Önemi yok atlatalı çok oldu. Yatağın üzerinde en yakın arkadaşımla uyuyordu. İkisi de çıplaktı. Sinirden en yakın arkadaşımı biraz dövdüm. Önemli bir şey yok şuan yaşıyor. Kız arkadaşımın yüzüne tükürmekten başka birşey yapamadım. İçimden çok küfür etmek ve onu öldüresiye dövmek gelse de saçının teline dokunamadım. Sonra benim aşk hayatım bitti orada işte."

"Bu dünyada neden hep iyiler kaybediyor? "

"Çünkü umut ve güzel bir gelecek beklentisi sadece iyi insanlarda var. Kötü insanlar herşeyden vazgeçenlerdir ve asla bir şey için umutlanmazlar. Bizim gibi bir saflıkla bakmazlar hayata."

Dediğinde ellerim otomatik omzuna gitti ve oradan başını eğip kendi omzuma yasladım. Bu yaptığıma bir engel çıkarmadı ve öylece kaldı.

"Yaslanmak için iyi bir omzum var."

"Tabi kemik torbası."

"Aşk olsun."

"O adam seni gerçekten seviyor."  Dediğinde yutkunmadan edememiştim.

"Düzelir aranız canını sıkma." Dediğinde omzumdaki başına bakmaktan başka birşey yapmamıştım. Sessizlikliği dinleyip sadece oturuyorduk. Omzum ıslanmıştı ama bunu fark etmemiş gibi yapıyordum. Kaya ağlıyordu orada sessiz sessiz. Adı Kaya'ydı ama kendisi pamuk gibiydi. Şanssız olan Kaya değildi o kızdı. Böyle bir adam karşısına çıkmayacaktı bir daha.

"Mihri." Sessizliği bölen ve kulaklarıma yıldırım gibi düşen şey Yiğit'in sesiydi.

LEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin