33.BölümSadece camdan dışarıyı izliyordum ve asla Yiğit'e dönmüyordum. Bir süre sonra müzik açtığını işittim. Sena Şener'den Bak Bana şarkısını açmıştı. Sözler arabada yüksek bir dozda yankılanırken bilerek açtığını düşünmeye başlamıştım şarkıyı. Biz neydik Yiğit'le? Bana açılmıştı, evet. Kıskandığını, sürekli aklının bende olduğunu söylemişti. Ama biz şuan neydik? Arabasında sevişiyorduk, birbirimize özlem duyuyorduk ve yakın davranıyorduk. İçimdekileri cesurca söylemek istiyordum.
"Biz neyiz?" Dedim ona dönmeden. Aynı şekilde camdan bakmaya devam ediyordum. Söylediğimi işittiğinde bütün arabayı kahkahası doldurdu. Gülmesi daha da sinirlendirirken beni camdaki bakışlarımı hızla ona çevirdim. Kaşlarım olabildiğince çatılmıştı.
"Eğleniyor musun?" Diye sorduğumda kahkahası yerine sırıtışa bırakmıştı.
"Aklında neler dönüyor?"
"Tuhaf geliyor yaşadığımız şey. Öpüşüyoruz, yakın davranıyoruz birbirimize. Ama hiç birşey değiliz." Dediğimde kısa bir an gözlerini bana çevirdi. Ufak bir süzüşten sonra tekrar önüne döndü. Bu hareketiyle yerimde rahatsızca kıpırdandım. O baktığında kendimi çıplak hissediyordum. Gerçi mememi de görmüştü zaten. Aklıma gelenlerle utançla başımı eğdim. İnanamıyorum! Dank edip duruyordu kafama. Neler yapmıştım. Hiç benden beklenmeyecek hareketlerdi.
"Daha ne olalım Mihri? Sevgiliyiz şuan. Gerçeğe dönüştü sevgimiz. Sana seni sevdiğimi söyledim. Herşeyden kıskandığımı, değer verdiğimi." Dediğinde camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Ama ben ona seni seviyorum dememiştim ya da duygularımı söylememiştim.
Hiç bir cevap vermeyip başımı arkaya yasladım. Gözlerimi camdan dışarıya diktim. Sessizlik süre gelirken uyku bastırmıştı. Zaten bir saatten fazla olan yolculuklara dayanamaz bayılırdım hemen.
Gözlerim yavaş yavaş giderken yorgunlukla gözlerimi kapattım.
Burnuma gelen kokularla uykum açılırken kendime gelmeye başladım. Yumuşacık ve sıcacık bir yatakta doğrulduğumda bungalov evlerden birinde olduğumuzu fark ettim. Ön tarafı boydan boya cam olan üçgen gelen çatısıyla kısa bir an dışarıya baktım. Yiğit hemem solumda elindeki tabağı masaya yerleştiriyordu.
"Uyanmışsın prenses." Dediğinde en son arabada olduğumuzu hatırladım.
"Kaç saat uyudum ben?"
"Biz geleli bir buçuk saat oluyor nerdeyse. Yolculukta iki saat sürdü. İyi uyudun yani." Dediğinde göz kırptı. Hem benimle konuşuyor hemde işine kaldığı yerden devam ediyordu. Ne yapıyordu bu? Yemek mi yapmıştı gerçekten?
"Kendimi mal gibi hissediyorum." Diyip ayaklarımı sürüye sürüye banyo olan kısıma ilerledim. Bir elimi yüzümü yıkasam iyi gelecekti. Banyoda işlerimi hallettikten sonra Yiğit'in yanına ilerledim. Kendisi telaşla birşeylerle uğraşıyordu. Çok tatlıydı.
"Uyandırsaydın keşke ben yapardım. Zahmet ettin." Dediğimde kaşlarını çattı.
"Niye benim elimden yemek istemiyor musun?" Dediğinde kıkırdadım.
"Çok tatlısın." Dediğimde utana sıkıla gözlerimi indirdim. Eli çenemi kavrayıp başımı kaldırmamı sağlamıştı.
"Senin kadar olamam." Dedikten sonra kaldırdığı yüzümden dolayı dudaklarıma eğildi. Yavaş, sakin bir şekilde derin bir öpücük verdikten sonra çekildiğinde aklıma birer birer aradaki hallerimiz üşüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL
Teen FictionKapıdan çıktığımız an elimi elinden sinirle çektim. Başımı ondan tarafa çevirdiğimde öfkeli gözlerim onun koyu gözlerine çarpmıştı. "Amacın ne Yiğit?" Sert nefeslerim arasından konuşurken o benim aksime oldukça durağandı ve bu beni daha da sinirlen...