❗Not❗
Gelecek bölümden bir geçiş yalnızca. Aynı zamanda 51. Bölümün devamı gelecek. O zaman daha net bir şekilde anlayacaksınız.(Sibel bilgiç Alışamadım şarkısını dinleyerek okuyabilirsiniz. Yada sevdiğiniz bir slow müzik varsa onu açarak da okuyabilirsiniz)
İyi okumalar 🦋
Bir hafta sonra yine aynı yerdeydik. Ama eksik bir şekilde... Hababamın ikinci elinden bir eksik olarak...tekrardan aynı yerdeydik. Sınıfta bir çıt sesi dahi gelmiyordu. Sanki herkes yorulmuş da günlerdir uyumak için bir yer arıyorlarmış gibiydiler. Matematik hocası dersin sonlarına kadar almadığı yoklamayı yeni yeni almaya başladığında gözlerimi daldığım o eski anılardan çekip kurtardım ve etrafta boş boş gezdirdim. Ama yine aynı yerde takılı kaldım. İbo'nun oturduğu sıraya baktım. Gözlerim dolarken yutkundum ve en arka duvar kenarına hiç kimsenin olmayışını, onun olmayışını hüzünle anımsadım. O Yoktu artık. Ölmüştü... Bir daha geri gelemeyecek yerdeydi. Gözümden bir damla yaş düşüp yanaklarıma doğru süzülürken karşımda bana bakan Memo ile göz göze geldim. Nereye baktığımı anlamış olacak ki acıyla gülümsedi. Aynı şekilde karşılık verdiğimde hocanın ismimi seslenmesini duydum.
"Gülsu Demirbaş?" Dedi sorarca kafasını yoklama defterinden kaldırmadan.
"Burda!" Dedim duygusuzca. Matematik hocası ardından bir kaç kişinin ismini daha söyledikten sonra yanımda uyuklayan Ömer'in ismini seslendi.
"Ömer Acar?"
Ömer de günlerdir yorgundu zaten. Uyumakta Haklıydı. Antreman, İbo'nun ölümü derken bitmiş bir haldeydi. Onun en derin uykusundan hâlâ uyanmamış olmasına şaşırmadan ben cevap verdim.
"Burda!" Dedim yüksek sesle. Hoca'nın benim sesimle birlikte kafasını kaldırdı ve kısa bir bakış attı bizim masaya doğru. Bir şey demedi ve devam etti yoklama almaya.
Ardından onun ismini duyduk.
"İbrahim bulut?" İşte insanın canını en çok bu acıtıyordu. Daha bir hafta öncesine kadar hayatta olan can dostumuzun şimdi hayattımızda sadece isminin var olması çok acıtıyordu. Bakışlarımı yere çevirdim ve burnumu çektim. Ağlamamak için kendimi zor tutarken matematik hocası hiç bir şeyden habersiz konuşmaya devam etti.
"Arkadaşınız iki haftadır nerede? Verdiğim performans ödevini de getirmemiş zaten. Bu gidişle sınıfta kalacak." Dedi sinirle söylenirken.
"Yaşasaydı hâlâ o performans ödevini yapmamış olurdu zaten." Dedi Memo gülümsemeye çalışarak. Arkasında oturan Fırat Memo'nun omzuna elini attı ve onu teselli edercesine sıktı.
"Nasıl yani?" Dedi matematik hocası şaşkınlıkla.
"İbrâhim arkadaşımız öldü hocam. Bir hafta önce..." Dedi müge kızarmış gözlerini kaçırarak. Sınıfta bir şaşkınlık uğultuları yükselirken onları takmayarak geri kafamı sıraya koydum. Kollarımın arasına aldığım ağrıyan başımın geçmesini bekledim. Ve şu an çıkan saçma uğultunun bitmesi için dua ettim.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)
Teen Fiction-"zamansız çalan bir aşk şarkısı gibiydin..." -"Ansızın dilimde dolanan." Hepimiz farklı yol izler kendine ama o yolun sonunda bir gün herkes buluşacaktı. Bizimkisi tesadüf mü desem? yoksa şans mı? ama en doğrusu bizi birleştiren aşktı... iki okul...