24.Bölüm

165 8 2
                                    

Bu şarkıyı açıp okuyabilirsiniz : yandırdın kalbimi aman ♩♪♪

Keyifli okumalar dilerim 🦋
~•~

Bu hayatta arkanızdan konuşan çok insan olacaktır. Adı üstünde yalan dünya. Neresinden gerçeklik bekliyorsunuz ki zaten? İlla sizi sevmeyen insan olacak fakat niye? Bunun cevabı çok basit. Ya çok güzelsindir ya da çok güçlü. Peki siz hangisiniz? Ben kendimi güzel zanetmem. Ama kendimi güçlü hissederim çünkü karşımda düşmanlarım beni kin dolu izlerken, güçlü olduğum açık ve net ortada.

Şu an ne mi yapıyoruz? Aman anlatırmayın bana zaten sinir tepemden akıyor bir de birazcık utandım ya! Resmen iki sınıf buradaydı. Okul çıkışı bu kadar kalabalık olurmuydu burası. Niye evlerinize gitmiyorsunuz kardeşim?! Burada ayı oynatıyoruz sanki. Tövbe estağfurullah!

Karşımda sırıtarak konuşan Çağrı'ya göz devirdim. Şu an repliğinden iki şeyler zırvalıyordu. Adamı delirtirdi ya! En azından bir adım uzağımda konuş be adam! Bu ne dibime kadar girmişsin. Bizim çocuklara çaktırmadan baktığımda sinirli olduklarını gördüm ama kızların dünya umrunda değil. Beni kakara kikiri ederek izliyorlardı. Beni açıkça bu gün delireteceklerdi...

Bu arada Melisa ve Çağla ikilisi kıskançlıktan geberiyordu. Bu yine de iyiydi. Onların inadına yüzümü sarkıtmaktan ziyâde gülümsedim.

Çağrı bir an elimi tutunca tüm dikkatimi ona verdim. Bir an etraf yangın yerine döndü sandım. Bu ne sıcaklık? Karşımızda ki hoca bizi yönlendirmeye devam ederken çağrı diz çöktü ve aşkla bakmaya devam etti.

-Ah Romeo!..neden Romeosun sen?" Denen bu repliği söylediğimde gözlerimi içimden devirdim. Adam Romeo olduğu için olabilir mi acaba?

-Ah Juliet... Dedi ve elimden bir öpücük aldı. Niye öpüyor bu beni?

"Hocam bu ne biçim bir  sahne ya?" Diye huzursuzlukla söylendim.

"Kızım sahnede ne var? Çok güzel devam edin. Ayrıca bir kere daha bölme şu oyunu ya! Seni  yüzünden on beşinci tekrarlayışımız." Dediğinde dişlerimi sıktım ve daha sakin olamaya çalıştım. Bu sırada elimi Çağrıdan çoktan çekmiştim bile.
O bana "kurban ol bana" bakışları atarken önceki aşkla bakıp öpmesine sinirle söylendim.

"Hocam bu niye benim elimi böyle öpüyor ya?" Diye çemkirmeye başladığımda tiyatro hocası hemen söze atladı.

"Kızım rol gereği başka ne yapsın çocuk? Elini öpüp alnına mı koysun?" Dediğinde yüzümü buruşturdum. Yok o da kalsın! Herkes hocanın bu saçma espirine kahkakarla güldü. Ben olmazsam belki gülerdim ama şu an hiç komik değildi. Herkese yüzümü buruşturdum ve rolüme geri döndüm.

Çağrı bu sefer ayağa kalktı ve elindeki kağıda bir göz attıktan sonra bana döndü. Yine aşkla bakmaya devam etti. Şunu söylemeliyim ki Romeo rolü ona çok yakışmıştı. Hep böyle kalsa manda!

"R- Ah! Köylü güzeli, Juliet! Ve bunu hiç düşünmemişti Romeo… Gün battıktan sonra sabahı beklemek, nereye konacağımı hiç bilmeden… Sabah çekip gitmek… Lanet ve lanet üstüne yine lanet." Gerizekalı tarla kuşu yerine köylü güzeli diye sözü değiştirmişti. Yani zengin değilsek bu bizim suçumuz mu? İnsanlar fakir diye köylü olmuyor. Sabır diledim ve gülümsemeye devam ettim.

"J..Ben gelemem ne olur sen git, ben gelemem git!!! Bu da ne ? Canım sevgilimin avucunda bir şişe! Demek ki, zehirden sevgilimin bu vakitsiz ölümü. Cimri! Hepsini içmiş;bir damla bile bırakmadın demek kavuşabilmem için sana? Öyleyse dudaklarından öperim, belki bir parça zehir kalmıştır dudaklarında, bir zamanlar hayat veren dudakların bu kez son versin hayatıma." Tövbe tövbe! Ne diyor bu Juliet... Allah'ım ben neden buradayım ya?

Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin