32.Bölüm

142 5 3
                                    

ATE: Diğer Yarım

Keyifli okumalar dilerim 🦋
~•~

Dumandan etkilenmiş olmam benim zararıma dokunmaya devam ederken etraf daha fazla bunaltıcı olmaya başlamıştı. Öksürük krizleri bu sefer son bulurken kendimi çok halsiz hissettim. Aklımda hiç çıkmayan soruyu bir kere daha kendime sordum.

-Ne zaman bu lanet yerden çıkacaktım?

Azar azar aldığım nefeslerle yutkundum. Gözlerim kapanmak üzeryken duyduğum son sesler itfaiyenin sren sesleri olmuştu. Sonunda dedim içimden. Daha fazla burada kalsaydım dumandan zehirlenecektim yoksa.
•••

"Özür dilerim özür dilerim özür dilerim..." Art arda söylenen kelimelerin anlamını anlamıyordum. Yalnızca birisinin kucağında bahçeye çıktığımızı ve orada yükselen çığlıkları anlayabiliyorum.

"Hepsi benim suçum." Diyen kişi kullağıma doğru fısıldadığında o an kim olduğunu anlamıştım. Bu...Ömerdi.

Sıcak odadan soğuk bahçeye çıktığımızda hâlâ kendimde değildim. Yalnızca buğultu denecek kadar gürültülü sesler kulağımda çınlıyordu.

"Açılın! Nefes alması gerek arkadaşlar! Hadi dağılın!" Diye bağıran kadın sesi tahminimce bir ambulans hemşiresiydi. Yüzüme yerleştirilen oksijen maskesiyle birlikte kendimi sedyede buldum.

"İyi mi o?"

"Güllü kardeşim aç gözlerini!"

"Oğlum bir nasıl unuturuz bu kızı lan! S*** yangını nasıl çıktı!"

"Biz de gelelim n'olur?"

"Allah'ım şu yaşadığımız olaya bak!"

Bu sesler benim abulmansa binip kapısının kapanmasıyla son bulduğunda derin bir nefes daha aldım. Ciğerlerim kendine iyice gelirken yavaş yavaş gözlerimi açtım. Ama konuşmaya derman bulamamıştım. Olayın şokuyla bir kere daha gözlerimi kapattım. Ailem... Onlara umarım haber vermemişlerdir. Yoksa evde delirirler.
•••

Akşam 21.00

"Ne bakıyorsursunuz? Gitsenize evlerinize." Kendime saatler önce gelmiştim.
Ama tüm tedbirlere rağmen hâlâ hastanede yatmaktaydım. Bizim çocuklar yangından bu yana benimle birlikte hastaneye gelmişlerdi. Annem ve babam beni sağlam gördüklerinde derin bir oh çekmişlerdi. Onlar benim yaşamama sevinirken beni oraya kilitleyen kişiyi kara kara düşünmekteyim. Aklımdan çıkmayan Ömer'in cümleleri de vardı ama bunun şimdi konuşmanın sırası değildi. O yüzden sustum.

"Çok beklersin!" Diye beni terslikle yanıtlayan müge'ye gözlerimi devirdim.

"Bakınız canım dostlarım ben iyiyim hadi evlerinize gidin." Dedim gülümseyerek.

"Gitmiyoruz dedik ya kızım! Ne ısrar ediyon?" Gözlerini pörtleterek konuşan Memo'ya bakışlarımı çevirdim.

"Oğlum bana öyle atarlanma kafana şu serumu yersin!" Diye kızdığımda bizimkiler güldüler. Ben de onlara dahil olduğumda ilk konuşan Aslı oldu.

"Biz çok korktuk güllü. Seni kaybetmekten korktuk." Dedi acı bir tebessümle. Uzanıp elini tutum ve yalandan kaşlarımı çattım.

"Benden kurtulmak o kadar kolay değil." Dediğimde gülerek boynuma sarıldı. Ardından diğerleri de bir bir gelip sarıldıklarında toplu bir dostluk sarılması yaptık. Bu sarılma uzun sürünce bağırdım.

"Ay yeter! Boğulcam şurada hadi dağılın evlerinize gidin." Gözlerimin dolduğunu onlara çaktırmadan sildiğimde bu sefer İbo konuştu.

"Seni yalnız bırakmayız." Dediğinde kaşlarım şaşkınca havalandı.

"Annem var babam var abim de var. Neresi yalnız bunun?" Kendimi göstererk konuştuğumda Zeynep imdadıma yetişti.

"Kız haklı. Yeter bu kadar sık boğaz ettiğimiz. Hem ailesi var yanında kötü bir şey olursa Güney'den öğrenirim ben merak etmeyin." Derken ben imayla sırıttım. Abim ve Zeynep iyi gidiyorlardı. Hadi hayırlısı.

"Peki öyleyse dikkat et balım." Diyen müge yanaklarımdan koca koca öptü. Uff be müge! Ardından Aslı ve Zeynep'de yanıma geldi, sarıldı. Erkeklerle de topluca tekrardan sarıldım ardından onlara el sallayarak veda ettim. Kapı kapandığında içeride uyumakta olan anneme ardından elinde ki dergiyi okumakta olan babama kısa bir bakış attım. Abimi yiyecek bir şeyler alması için kantine yollamıştım. Bu yüzden henüz ortalıkta yoktu. Kafamı yastığa koyduğum sıra baş ucumda ki telefonum öttü. En son prova salonunda kalmıştı ama canım arkadaşlarım benim eşyalarımı bir güzel toplamış bana getirmişlerdi. Gelen bildirimlerle birlikte elime aldım. Ekranı açtım ardından Çağrı'dan gelen mesaj'a baktım.

Çağrı~ İyimisin?

Çağrı'nın beni düşünmesi içten içe heyecanlandırırken dudaklarımı gülümsememek için birbirine bastırdım.

Siz~ İyiyim sağol.

Çağrı~ Hastanede yanına gelmek istedim ama çok sevgili dostların vardı. Başında böyle kalabalıkken mecburen gelemedim.

Siz~ Gelmene gerek yok zaten. Ben iyiyim. Ama yinede düşündüğün için teşekkür ederim..

Çağrı~ Bir tek şekilde rica ederim.

Siz~ neymiş o? 🙄

Çağrı~ yalnız kaldığında beni çağırmak.

Siz~ Yok devenin nalı!

Çağrı~ kızım sana iyilik de yaramıyor. Hem sana gelirken ne alayım??? Bu sefer hiç üşenemden alışveriş yapacağım.

Siz~ Sanki bana ilgili davranıyormuşsun gibi geldi.

Çağrı~ Ne alakası var. Ben öylesine.

Siz~ Öylesi de günah çıkarmak gibi bir şey mi yoksa?

Çağrı~ ne ima etmeye çalışıyorsun köylü güzeli?

Siz~ Benim odada kilitlenmemde senin bir parmağın mı var acabaaa?

Çağrı~Ne kilitlenmesi? Nerede? Bir dakika ya sen kaçamadın diye biliyordum.

Siz~ ayakklarım çok şükür var kaçabilirdim ama kapı üzerime kilitliydi.

Çağrı~ ve sen bunu benden biliyorsun

Siz~ Evet

Çağrı~ yanlış düşünüyorsun köylü güzeli. Benim bu olayda hiç bir ilgim yok. Sana da kırıldım yaniii. Ne olursa benden biliyorsun. Ayağına taş deyse "Çağrı sen mi yaptın?" dersin.

Siz~ Bu birazcık doğru olabilir. Ama haksız mıyım?🙁

Çağrı~ Hayır haklısın😂 ama sana yemin ederim benim hiç bir alakam yok.

Siz~ İyi madem 🙂 Görüşürüz.

Çağrı~🙋🏻‍♂️ Görüşürüz.



Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin