Keyifli okumalar dilerim 🦋
~•~Hani bazı zamanlar vardır ya. Böyle seni bir anda hüzünlendiren. Gören hiç bir şey yok sanır, oysa için kan ağlar ya benim ki de şimdi öyleydi. Bazen uzaklara dalarak anlatıyorum, bazen sesizliğim onun yokluğunu anlatıyor. Garip bir durumun içindeydim ve ben nasıl çıkacaktım bilmiyorum...
Aslı sayesinde kafamız baya uçmuştu. Yani size şu kadarını söyleyeyim üç yıldır sevdiğim çocuğu şimdi burada kızlara ağlayarak anlatıyordum.
"Kimse bilmese de benim içim kan ağlıyor." Dedim burnumu çekerek. Bir yudum daha içkiden aldım. Gözleri dolu dolu Zeynep bana bakarak ağlamaya başladı. Kaşlarımı şaşkınlıkla çatarken konuştu.
"Güney'e beni affetmesini söyle. Onun kalbini çok kırdım. Şimdi sen imkansız aşkını anlatınca abinin de beni sevdiği geldi. Ben çok özür diliyorum." Dediğinde gözlerinde akan yaşları parmak uçlarıyla sildi.
Saf salak bizi dinleyen Aslı içki şişesinden bir yudum aldı."İmkansız olsa da ne güzel masum bir sevdiğiniz var." Dedi sarhoş sesiyle. Hepimiz derin bir iç çektik. Bu sırada müge konuştu.
"Bu ev çok sıktı beni. dışarıya çıksak ne olur?" Dedi müge yalvarırcasına konuşarak.
"Salak mısın sen?!" Dedi zeynep dehşetle. Alayla gülerek konuştum.
"Sorman kabahat."
"Bence fena fikir değil." Dedi Aslı kıkırdayarak.
"Vallahi kafayı yemişsiniz. Biz dışarıya çıktığımızda serseri sarhoş kızlar damgasını yeriz." Dedi zeynep mantıklıca konuşarak.
"İyi de biz sarhoş değiliz kiii." Dedi müge sarhoş ağzıyla konuşarak. Bizim kafa bir gidiyor bir geliyordu ama en sonunda nasıl oldu anlamadım ama evden çıkmıştık.
Sokakta Ayaş bir şekilde dolaşırken gözlerimi Aslı'ya çevirdim ve dehşetle bağırdım."Hayır! Aslı sen pijamayla Dışarıya çıkmışsın." Dedim. O omuz silkti ve bana sarıldı.
"S** et." Dediğinde gülüyordu. O Gülünce bizde gülmeye başladık. Şu an ne yapıyorduk hiç bir fikrim yoktu. Sanki beynim yokmuş gibi davranıyordum!
Sahile indik ve kumlara oturduk. Müge aniden şarkı söyleyince ona salak gibi bakmaya başladık. Ne diyordu bu ya?!
Esneyerek kumlara uzandım. Annemin terliklerini bir kenara koydum ve ayağıma değen soğuk Deniz'in tadını çıkardım. Ama bir anda üzerimde hissettiğim ağırlıkla gözlerini kocaman açtım."Bu Deniz'in tadını birlikte çıkaralım mı güzelim." Kaşlarım derinden çatıldı. Bu tanımadığım bir sapıktı. Kızlara baktığımda yanında ki iki adamla kavga ediyorlardı.
"Ne diyorsun lan sen?" Dedikten sonra yüzüne Tokat attım. O afalayarak üzerimden kalkarken münasip bölgesine de bir tekme atamayı unutmamıştım. Zar zor ayağa kalktığımda kızlarla uğraşan iki adamın yanına ilerledim.
"Siz alışıksınızdır." Dediğinde sarhoş halimle adamın gevşek ağzına tekme attım. O yere serilirken Aslı adamın üzerine çullandı. Adamı ojeli tırnaklarıyla kazımaya başladı. Zeynep'in kolundan tutup kenine çekmeye çalışan adamın arkasından ilerledim ve kafasına dirseğimle vurdum. Üçü de sarhoş oldukları için hemen yere serilmişti. Müge gülerek bizi izlediğinde, Zeynep bir anda ağlamaya başladı. Onunla ilgilenemedim çünkü arkamdan biri üzerime çullandı. Boğazıma dayadığı keskin bıçakla güldüm. Şu an korkmam gerekiyordu ama olmuyordu. Hehalde sarhoş cesareti vardı.
Kızlar çığlık atarken arkamda ki şerefsiz konuştu."Ya benimle geleceksin yada öleceksin." Dedi bana iki şart sunarken.
"Oldu canım başka isteyin." Dedim alayla. Adam sinirlenmiş olacak ki boğazıma daha sert dayadı. Ağzımdan kaçan ah! Sesiyle sinrilemiştim ve hiç düşünmeden keskin bıçağı elimle kavradım. Kendime doğru sertce çektiğimde elimde kanlar süzülüyordu. Kahkaha atmaya başladığımda karşımda ki adama doğru yürümeye başladım.
"Sana daha güzel bir teklifim var. Bu bıçakla senin fazladan bölegeni mi kessem." Dedim gülerek.
"Ya da yooook! En iyisi dünyadan bir fazlalık yok edeyim. Ne dersin?" Dedim sevinçle. Adam korkarak geri geri gitemeye başladığında artık gülmem kesilmiş bıçağa odaklanmıştım. Tam havaya kaldırdım adamın kalbine batıracakken kızlar bağırdı. Bu sırada da arkamdan gelen her kimse beni kendine çekti. Kafam arkamda ki kişinin göğsüne çarparken bakışlarım anında yüzüne çevrildi.
Ali...
Elimde ki bıçak yere düşerken gözlerimi kırpıştırdım. Ben hayal mi görüyordum? Yani sarhoşluğun etkisiyle normal galiba.
"Ne oluyor burada? Güllü sen niye bu adamı bıçakla kovalıyorsun." Dediğinde alayla konuştum.
"Şimdi mi aklına geldi." Dediğimde kaşlarını merakla çattı.
"Ne diyorsun güllü? Hem...sen içtin mi?" Diye sordu kızgınlıkla. Gülerek yanından uzaklaştım ve bana doğru gelen abimin yanına vardım.
"Gülsu bu ne hâl? Ne oluyor burada? Zeynep sen niye ağlıyorsun." Dediğinde boğazımın kuruluğu ile yutkundum.
"Şurada ki şerefsizler bize saldırmaya çalıştı. Bende...ben ne yapmıştım?" Diye sordum abime doğru. Abim sabır dileyerek bana baktı.
"Buradan bir yere ayrılma." Dedi ve bizim çocuklarla bize saldıran herifleri dövmeye başladı.
Kavga sırasında hava da uçuşan küfürleri dinlemedim ve kanayan elime bakışlarımı çevirdim. Yanıma oturan kızlarla birlikte Mehmet yanımıza geldi.
"Siz iyisiniz değil mi?" Dedi telaşla sorarken.
"Ay yoook! Benim tırnağım kırılmış." Dedi Aslı dehşetle dudaklarını büzerek.
"Allah sizin canınızı almasın. Bu ne haller? Zeynep sen niye ağlıyorsun kızım?" Hiç susamayan Zeynepe bakışlarımı çevirdim. O ağlayınca dudaklarımı büzdüm ve kocaman sarıldım.
"Bilmiyorum ağlayasım geliyor." Dedi Zeynep.
"Müge sen niye konuşmuyorsun?" Dedi merakla Mehmet bir kere daha. Müge omuzlarını geriye silkti. Mehmet bu sefer bana döndü.
"Güllü senin elin kesilmiş lan. Nasıl oldu bu?" Dediğinde gözlerimi yanımda ki müge'ye çevirdim.
"Güllü kim?" Diye sarhoşca sordum. Bu sırada Mehmet yanımızdan sinirle kalktı.
Bizimkileri delirtmeyi başardık. Afferin bize.
•••Eve gidemezdik çünkü annem ve babam beni keserdi. Bir de abimi. Niye bakmadın kardeşine diye kızarlardı. Neyse ki Aslı'nın evinde kimse yoktu. Onlara bir kez daha topluca geldiğimizde, herkes bir koltuğa yığılmıştı. Ellerimi kim sardı hatırlamıyordum. Hem elime ne olmuştu onu da bilmiyordum.
Bize yapılan kahveleri içerken kendime biraz da olsa gelmiştim."Abi artık eve mi gitsek?" Dedim mızmızlanarak. Abim kafasını olumlu anlamda sallarken Ali konuştu.
"Biraz daha dinleseydin güllü. Hemen nereye?" Diye sordu kızgınlıkla. Gözlerimi devirdim ve dişlerimi sıkarak cevap verdim.
"Sana ne Ali. Sen gitsene sevgilinin yanına." Dedim ve hiç cevap beklemeden ayağa kalktım. Ben evden çıkarken abim arkadan Zeynep ile konuşarak geliyordu. Abim beni eve bırakırken Zeynep'i de bırakmak için yanımızdan ayrıldı. Saat baya geçti. Şimdi kapıyı çalsam annem açar sonra da azar işitirdim... Neyse ki zeki kızdım da her zaman anahtarımı kendime taşıyordum.
Hiç vakit kaybetmeden karanlık evde odamı buldum ve içeriye girdim. Üzerimde ki hırkayı çıkarıp bir köşeye fırlattım. Hâlâ Ali'nin hırkası üzerimdeydi. Niye çırkarmadıysam?
Kendime kızarak yatağıma girdim. Üzerimi sıkıca örttüm ve anında uyumuştum. Sabah yalnızca az bir şey kalacaktı aklımda. Umarım bizimkilere yanlış bir şey söylemişimdir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente-"zamansız çalan bir aşk şarkısı gibiydin..." -"Ansızın dilimde dolanan." Hepimiz farklı yol izler kendine ama o yolun sonunda bir gün herkes buluşacaktı. Bizimkisi tesadüf mü desem? yoksa şans mı? ama en doğrusu bizi birleştiren aşktı... iki okul...