58.Bölüm

100 3 4
                                    


Keyifli okumalar dilerim 🦋
~•~

Otele dün varmıştık. Aslında gelmeyecektim de Müge ile Aslı çok ısrar etti. Zeynep ise kendi halinde takılıyordu. Hah size söylemeyi unuttum. Başımda bu kadar baş belası varken abim de benimle geldi. Ya kimsenin velisi yoktu, benim vardı. Rezil etmek için gelmediyse ben de güllü değildim! Şimdi neredeydi bilmiyorum ama uzaktan beni izliyordu orası kesindi. Oha bir dakika Zeynep de yoktu şu an yanımızda. Ay hayır düşündüğüm şey olmaz herhalde. Tövbe tövbe.

"Sen yine niye kaşlarını çattın ya?" Dedi müge alayla kucağımda birleştirdiğim elime vurarak.

"Yok bir şey. Sadece canım sıkıldı." Dedim oflayarak deri kahverengi koltuğa yaslanarak.

"E kalkalım da dışarıda biraz stres atalım." Aslı heyecanla ayağa kalkarak el çırptığında Fırat yüzünü buruşturdu.

"Ben şuradan şuraya adım atamayacağım artık sevgilim." Dedi yorgunlukla kafasını geriye yaslayarak. Aslı mutusuzca dudaklarını büzerken kalktığı yere geri oturdu.

"Tamam siz o zaman kalın biz gidiyoruz." Dedim Müge'yi çekiştirerek. Müge yerinden kalkmazken bana yalvarır bakışlarını attı.

"Ben Memo'yu bekliyorum. Gelsin onunla başbaşa gezmeyi düşünüyorum." Dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Sen benim kankam değilmisin müge?" Dediğimde sinirle, müge kaşlarını mutusuzca büktü. Ne kadar da sevimsiz görünüyordu.

Gözlerimi devirdiğimde arkamdan gelen her kimse kolunu omzuma attığında hızla kafamı yanımda duran şahısa çevirdim.

Ömer gelmişti.

"Hayırdır biz ne zaman barıştık Ömer?" İsmini bastırarak söylediğimde gözlerini canı acımışcasına kapattı.

"Yapma şunu." Dedi çenesini sıkarak. Kolunu omzumdan itekledim ve bir adım ondan uzaklaştım.

"Aha ömerciğin geldi Güllü. Git onunla dolaş kankacım."  Dedi müge sinsice gülümseyerek. Kafamı iki yana salladım.

"O benim ömerciğim değil artık!" Dedim sinirle dişlerimi sıkarak.

"Peki ya mavişin?" Diyerek meraklı bakışlarını üzerimde gezdiren Ömer'e ters bir bakış attım. Ona cevap vermeyi es geçerek yürümeye koyuldum.

Otelden çıktım ve kar'ın fazlaca yağdığı bu yollarda yavaş adımlarla yürümeye başladım. Hava çok soğuktu. Yüzüm hemen soğuktan buz kesmişti. Arkamdan beni takip eden Ömer'e bakmamaya çalışarak yürümeye devam ettim. Arkamdan kafama kar topu atsada bakmamak için kendimi zorladım.
•••
Uzun bir yürüyüş'ün ardından nefes nefese durdum. Dağdan aşağıya kendini bırakan kayak yapan insanlara  baktım. Burdan bakılınca çok eğlenceli duruyordu. Binsem mi diye düşünmeye başlamıştım ki kafama yediğim son kar topu ile dayanamayarak bakışlarımı arkama çevirdim.

Ömer sırıtarak bana bakıyordu.

"Hoşuna mı gidiyor?" Dedim gözlerimi kısarak. Kafasını salladığında kurumuş dudağını yaladı ve konuşmaya başladı.

"Evet, hoşuma gidiyorsun." Net sesi ve erkeksi gülüşüyle üzerime doğru yürümeye başladığında yutkundum. Buz tutmuş yanaklarım bir cümleyle yanmaya başlamıştı.

Yanıma geldi ve her zaman ki soğuk elleriyle yüzümü avuçlarının içine aldı.

"Sana hiç bir zaman yalan söylemedim. Hiç bir zaman da söylemeyeceğim. Sana, bana inan demiyorum ama bil istiyorum. Çünkü sen benim için çok ayrısın gülüm. Eninde sonunda sana gerçekleri göstereceğim. Belki  bu gün o gün değil fakat bu seninle  yanyana olan son günlerimin de tadını çıkarmamak anlamına gelmiyor." Dedi ve gülümsedi. Beyaz dişleri doğal pembelikte dudaklarında kusuruz görünüyordu. Elini yavaşça yanağımdan çekti ve elini elime kenetledi.

Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin