Keyifli okumalar dilerim 🦋
~•~Bayılmıştım. Gözlerimi açtığımda keşke dedim bu bir kabus olsun. Ama değildi. Her şey gerçekti. Ne kadar çok istemesem de...
Şimdi ne yapıyorduk biliyormusunuz? Kardeşimizin üzerine toprak atıyorduk. Kafamda siyah şal, ve İbo'nun öldüğü gün ki kıyafetimle cenazesine gelmiştim. Tek ben değil.
Ömer, Fırat, Aslı, Memo, Zeynep, müge...
Hepimiz yıkık bir durumdaydık. Gözlerimden akan yaşları silmeden öylece kazılan çukura baktım. İmam dua ediyordu. Biz dinliyorduk...
Fırat elinde ki küreği Memo'ya uzattı. Göz yaşları yanaklarında süzülürken yanımıza geldi. Müge hıçkırıklarla ağlamakla meşguldü. Ona sarılan Zeynep de sessiz bir şekilde iç döküyordu.Aslı koluma girmiş uzaklara dalmıştı. Ben sessizce bir parçamızı göz yaşları içinde toprağa gömmelerini izliyordum.Dayanamıyordum, dayanamıyorduk. Bu tarif edilemez bir acıydı. Sanki bir parçamı benden almışlarda, "artık böyle yaşayacaksın." Diyerek zorunda kılmışlardı. Kalbim bir kere daha sızladı. Toprak tamamen çukuru doldurdu.
Biz yedi arkadaş sırayla en önde dizilmiş imamın dua etmesine eşlik ederken arkamızda bizim ailelerimiz vardı.
İbo'nun kan bağı olan hiç kimsesi yoktu. Abisi vardı ama o da ortalıkta yoktu. Onun yüzünden arkadaşımın canından olması ayrı bir canımı yakıyordu. Ya bir abi kardeşinin mezarına gelmez mi? Üstelik o senin için iğrenç zulme katlanmışken. Yazık! Gerçekten çok yazık.
Ama biz vardık. İbo ölmüş dâhi olsa onu asla yalnız bırakmayacaktık.
Göz yaşlarımızla birlikte mezarına su döktük.
İmam ellerini açtı sesli bir şekilde "El Fatiha." dediğinde bizde eşlik ettik ve sessiz bir şekilde duamızı ettik.Her şey bittikten sonra insanlar yavaş yavaş dağılmaya başladı. Annem yanıma geldi. Kolumu sıvazladı ve mezarın yanına oturduğum yerden saçlarımı öptü. Sonra bizimkilere döndü.
"Başınız sağolsun çocuklar." Dediğinde o an öyle bir bıçak saplandı ki göğsüme daha çok acı çektim. Sonra herkes aynı şeydi dedi.
Başını sağolasun...
Bize bu yaşımızda başınız sağolsun denildi.Şu an yaşlı bir teyzenin dediği gibi "çok gençmiş, yazık oldu." Doğru çok gençti. Hayalleri vardı belki de. Bize söylemediği...
Herkes dağıldı. Hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeye gittiler. Peki biz ne yapacaktık? Hayatımıza öylece devam mı edecektik? Hiç sanmıyordum. Fakat acımız şimdi ki kadar olmayacaktı. Bir süre sonra yaramız kabuk bağlardı. Ama izi kalırdı.
Elimi toprağın üzerine koydum. İboyla anılarımızı düşündüm. Yüzümde oluşan tebessümle dudaklarıma değen göz yaşlarımı sildim. Benim elimin üzerine Ömer elini koyduğunda gözlerimin içine baktıp tebessüm etti. O da ağlıyordu. Fakat gizliyordu benim aksime. Masmavi gözlerinin beyaz'ı, kırmızıya dönmüştü. Ömer'in elinin üzerine Memo elini koydu. Ardından dudaklarını araladı.
"Çiçek getirdim İbo sana." Dedi zar zor konuşarak. Onun bu sözlerine gülümsedik.
Memo'nun elinin üzerine müge, müge'nin elinin üzerine Zeynep, Zeynep'in elinin üzerine Aslı, Aslı'nın elinin üzerine Fırat elini koyduğunda bu sefer konuşan Fırat oldu."Hani demiştin ya... Ben ölünce yalnızca o gün çiçek getirebilirsiniz. Onun dışında bana çiçek getirirseniz alır kafanızda parçalarım demiştin." Göz yaşları yanaklarında süzülürken güldü devam etti.
"Biz de düğünün de getirmeyi düşünüyorduk ama.." sustu devam edemedi. Bir kaç dakika sesizlik oldu. Zeynep titreyen dudaklarını araladığında onu dinlemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız Aşk Şarkısı (TAMAMLANDI)
Teen Fiction-"zamansız çalan bir aşk şarkısı gibiydin..." -"Ansızın dilimde dolanan." Hepimiz farklı yol izler kendine ama o yolun sonunda bir gün herkes buluşacaktı. Bizimkisi tesadüf mü desem? yoksa şans mı? ama en doğrusu bizi birleştiren aşktı... iki okul...