Jimin

5.8K 345 725
                                    

Merhaba

Nasılsınız?

DLB 44K! Desteğiniz için çok teşekkür ederim ♡

İyi okumalar.


Jimin, yeni bir gün'e gözlerini araladığında kollarını iki yana açarak esnedi ve yatağın sol tarafına baktı. Boştu. Dudaklarını büzerek yerinde doğrulacakken kedi'nin üstüne atlamasıyla çığlık attı.

"Noir, beni korkuttun!" Elini kalbine koyup, derin bir nefes aldı. Noir, kendine masum bakışlar attığında kıkırdayıp, onu kucağına aldı.

"Sen nasıl girdin buraya? Jungkook, senin odaya girmene izin vermiyor~" Kedi'nin yüzünü avucu arasına alıp, birkaç kez öpücük kondurdu. Noir, burnunu yaladığında kıkırdadı, biraz hırpalayarak sevmeye başladı.

Noir, sinirlenmek yerine daha çok sırnaşıyordu jimin'e. Onun kucağında olmak ve onun ilgisi en çok sevdiği şeydi. Jungkook'a ise pek yanaşmıyordu, acıktığı zamanlarda yanına gidiyor, jimin'i o sevdiğinde kıskanıyordu.

"Benim güzel siyahım..." kedi'nin burnuna son kez bir öpücük kondurdu, "Hadi kalkalım, jungkook'u bulmamız gerek." Noir, bundan hiç memnun olmamış gibi tısladı. Jimin şaşırdı ve kedi'nin siyah tüylerini okşadı.

"Noir, böyle yapmamalısın. O seni çok seviyor~" Noir, kucağından kaçınca kıkırdayıp, ayağa kalktı ve tuvalete girdi. İşlerini hallettikten sonra oda'dan çıkıp, merdivenlerden aşağı indi.

"Günaydın nuna~" Orta yaşlı ve sevecen kadına tatlı sesiyle seslenirken mutfağa girdi.

"Günaydın jimin~"

"Jungkook nerde?"

"Spor salonunda." Endişelenerek dudaklarını ısırdı. Jungkook, her sabah düzenli olarak sporunu yapsada o gün'den sonra endişenlenmeden edemiyordu.

"Sinirli mi?"

Orta yaşlı kadın ellerini iki yana sallayarak konuştu, "Hayır, oldukça keyifliydi" dedi.

Jimin, içi rahatlayarak gülümsedi, "Tamam, ben sevgilimin yanına gidiyorum. Görüşürüz nuna~"

"Görüşürüz~" Nunasına gülümsedi ve mutfaktan çıkıp, merdivene yöneldi.

Merdivenlerden inerken kalbi oldukça hızlı çarpıyordu. Sabah uyandığında onu görmediğinde kalbi özlemle doluyordu. Aşıktı. Çok aşık ve umutluydu. İçini umutla dolduruyordu, onu artık imkansız olarak görmüyordu; onun için yanan kalbini bununla avutuyordu.

Spor salonu'nun kapısını açtığında kafasını aralık kapı'dan uzattı, jungkook'u koşu bandında üstsüz bir şekilde koştuğunu gördüğünde ağızı çoktan sulanmaya başlamıştı. Koştukça gerilen kasları yüzünden sertçe yutkunup, gözlerini kıstı. Derin bir nefes aldı ve ona doğru adımladı.

İlk başta arkasından koşu bandına binmeye çalıştı fakat başaralı olamadı. Dudaklarını büzdü, eğilip, tutunma yerinin altından geçti ve kenar kısımlarına bastı.

Jungkook'la göz göze geldiğinde onu taklit ederek koşuyormuş gibi kollarını hareket ettirdi. Gülümseyerek yaptığı bu eylem onunda gülümsemesini sağladığında biraz daha tatlı davranarak yapmaya devam etti.

Jungkook, gülmeye devam ederken koşu bandını durdurdu, hızla bebeğini kucağına aldı ve dudağına sıkı bir öpücük kondurdu.

"Bebeğim uyanmış..." dedi ve bir öpücük daha kondurdu. "Günaydın bebeğim."

Jimin, gülümseyerek kollarını jungkook'un boynuna sarıp burunlarını birbirine sürttü, "Günaydın jungkook~" dedi. Terli olması biraz bile umrunda değildi.

Daddy's Little Boy / JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin