Bilardo|M|

9.4K 345 199
                                    

Merhaba

Sınır: 60 oy

İyi okumalar.


Şirketin büyük camından dışarı'da yağan yağmuru seyrediyordu. Başını kaldırdı. Hava kasvetliydi. Fakat bu havalar kendisi'nin ruhunu dinlendiriyordu. Kollarını önünde birleştirerek izlemeye devam etti. Yağmur'dan kaçan insanların telaşını gördü. Kendisi kaçmazdı. Olabildiğince ıslanmaya çalışır, yağmurun altında dans ederdi. Gökkuşağı'nın oluşması için tanrıya dua ederdi.

Beline sarılan kollar ve sırtında hissettiği geniş bedenle gülümsedi.

"Yağmuru seviyor musun?"

"Evet, ruhumu dinlendiriyor. Peki ya sen?"

"Severim" boynuna kondurulan öpücükler kıkırdamasını sağladı. İri eller kalçasını bulunca şımarıkça gülümsedi.

"Seninle burada ofis fantezisi yapmak isterdim fakat çıkmamız gerek küçüğüm." Fena fikir değildi. 'Bir gün kesinlikle yapmalıyız' diye düşündü.

"Tamam babacığım~" parmak uçlarında yükseldi, kalın dudaklarını ince dudaklara bastırdı.

Önden çantasını alıp kapıya ilerlerken kalçasına çok sert olmayan bir şaplak yedi. Jungkook'un kıkırtısını duydu. Kendi de gülümsedi. Hoşuna gidiyordu.

Şirket'ten çıktıktan sonra arabaya bindiler. Jin'in şirketine geçeceklerdi. Bugün lansman günüydü. Kreasyon tanıtımı yapılacaktı ve marka yüzlerinden bir tanesi kendisiydi. Heyecanlıydı. Gelecek olan tepkileri merak ediyordu. İlk defa bir marka'nın yüzü oluyordu. Avandro'nun sayfasında kendisini gören ajans'lar yüzlerce teklif göndermişti. Tabi ki hiç birini kâbul etmemişti. O bir dansçıydı. Modellik kendisine göre değildi. Sadece iyi bir deneyim kazanmıştı o kadar. Gelecek sefere yine olursa kâbul eder miydi emin değildi.

"Ne düşünüyorsun?"

"Lansman'ı."

"Gergin misin?"

"Bilmiyorum. Sadece heyecanlıyım sanırım."

"Magazinciler geçen hakkımda çıkan asılsız haber için sana bir sürü soru soracaklar. Gerilme. Ben yanında olacağım. Söylemek istediğin ne varsa söyleyebilirsin."

"Tamam."

O gece olanlardan sonra 2 gün yürüyememişti. Sürekli yatmış, film izlemişti. Jungkook arada uğramış, yemek yediğinden emin olmuş, kremlerini sürmüştü. 2 gün boyunca çok fazla konuşmamışlardı. Jungkook kırgın gibiydi. Sorularına hep kısa kısa cevaplar vermiş ve biraz üzülmesini sağlamıştı. Çıkan habere inanmıştı. Evet inanılmayacak gibi değildi ama yine de sorması gerekirdi. Yatak arkadaşları olabilirlerdi fakat sözleşme de 'başka kimse olmayacak' diye bir madde vardı. Buna mı sinirlenmişti yoksa gerçekten kıskanmışmıydı bilmiyordu. Tek bildiği ne kadar yıkılmış hissettiğiydi. O haber ve yorumlardan sonra kendini dansa vermiş öfkesini kusmuştu. Sonra o gelmişti. 'Kurtarıcım' dediği adam. Ona da öfkesini kusmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. O izin vermemişti. Olanları öğrenmiş, mahcup hissetmişti. Cezasını da acı bir şekilde çekmişti zaten. Bir daha ceza alırsa neler olur tahmin edemiyordu. Jungkook'un da kırgınlığı geçmiş gibi duruyordu. Soğuk bakmıyor, konuşuyordu. En azından temas ediyordu. Lansman'dan sonra gangnam'da ki eve gitmelerini teklif edecekti. Biraz eğlenebilirlerdi. Düşünceleriyle sırıttı.

"Neden sırıtıyorsun sen?" Arsız bir bakış sunarak "Hiç~" dedi.

"Öyle olsun bakalım" kalan yol sessiz geçmişti. Jin'in şirketine geldiklerinde arabadan inip el ele tutuşarak şirkete girdiler. Jimin genç kızların jungkook'a ağızlarının suyunu akıtarak nasıl baktığını gördü. Hepsine alaycı bir bakış attı. Parmak uçlarında yükseldi, jungkook'un dudak kenarına öpücük bıraktı. Jungkook gülümsedi ve belini sarıp kendine daha çok çekti. Diğerleri kıskançlıkla önlerine dönerken kendinden emin duruşu ve adımlarıyla ilerlemeye devam etti. Bunu niye yapmıştı bilmiyordu ama içinden öyle gelmişti. Biraz da bakışlardan rahatsız olmuştu. Ne de olsa onun babacığıydı.

Daddy's Little Boy / JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin