Merhaba
Nasılsınız?
Küçük bir şey söyleceğim okunmalar çok iyi gidiyor fakat en az 1k okunan bir bölümün az oy alması beni üzüyor. Lütfen okurken oy vermeyi unutmayın.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar.
Korku.
Jungkook'un birkaç gündür hissettiği duygu saf korkuydu. İçine, gözleri açık daldığı rüya'dan korkuyordu. Olaylar bu zamana kadar hiç istediği gibi gitmediği hâlde gitmemeye de devam ediyordu. Ne kadar düşünürse düşünsün ne yapacağına dair en ufak bir fikri yoktu. Aslında son zamanlarda kendini daha çok huzurlu hissediyor olsada bu duygulara yabancı olduğu için anlamlandıramıyordu.
Aşk neydi? Sevmek neydi? Bunlar jungkook'a çok yabancı geldiği gibi artık bir o kadar'da gelmiyordu. Her zaman aşık olmayacağını savunurken hayatına giren küçüğüne 'dur' diyememiş, aşık olmuştu.
Normal davranmaya çalışsada, küçüğünün yanında göğüsü maraton koşucusu gibi hızlıydı. Uzaklaşmak istiyordu ama ona o kadar çok alışmıştı ki bir adım öteye gidemiyordu. Küçüğüne bağımlıydı. İçten içe bir şeyleri sürekli göz ardı etmek yorucu olmaya başlamıştı.
Kokusunu her aldığında, her öptüğünde, onu her keşfettiğinde, başı dönüyordu. Daha önce hiç kimseyle yaşamadığı şeyleri yaşarken yaşadığını, bir kalbi olduğunu hissediyordu. Hayatı boyunca çizdiği kendi yolu, küçüğünün hayatına girmesiyle yerle bir olmuştu. Her ne kadar otuzunu geçmiş bir adam olsada ölesiye korkuyordu.
Ya ona zarar verirsem? Ya tanrı onu da ben'den alırsa? Ya hayal kırıklığına uğratırsam? Ya aşkım onu ben'den uzaklaştırırsa? İşte o zaman ne yapardı kesinlikle bilmiyordu.
Yılbaşından sonra kore'ye döndüklerinde yine kendi evinde kalmışlardı, her zamanki stabil hayatlarına devam etmişlerdi. Kedisi noir ile tanışmış, jimin'le ona benzediğine dair dalga geçmişti. Küçüğüne pek belli etmiyordu ama kalbinin patlamak üzere olduğunu düşünüyordu. Dengesi alt üst olmuştu ve bu dengenin kendisine iyi gelmediği kesindi.
Jungkook, hiçbir şey istemiyordu. Küçüğünü kendinden uzaklaştırmak ve bir daha onu görmemek istemiyordu. Ancak buna mecbur hissederken, nefret ettiği yengesinin söyledikleri aklına geliyordu. Sürekli kendisini sorguluyor, küçüğünün kendisi için ne hissettiğini bilmiyordu.
Aklından jimin'le konuşmak geçmiş, onunla konuşmayı istesede anında bu düşünceden vazgeçmişti. Rüyası aklına gelmiş, sarf ettiği sözlerden sonra bırakılma düşüncesiyle gerilmişti.
Jimin'e güveniyordu, tüm yaşananlardan ve verdiği sözden sonra güveniyordu ama aklındaki düşünceler kendisi yiyip, bitiriyordu. O gitmeyecekti biliyordu ama sevmekten deli gibi korkuyordu.
Şimdi ise elinde donut poşetiyle otele dönüyordu. Dün gelmişlerdi los angeles'a, yarın küçüğünün gösterisi vardı. Küçüğü canının donut çektiğini söylemiş, üşenmeden kalkıp, donut almaya çıkmıştı.
"Evet jungkook, sen gerçekten aptalsın" diye mırıldandı sessizce. Yılbaşı gecesi ona his beslediğini kabul ettiğinde aptal olduğunuda kabul etmişti.
Bütün ihtiyacı jimin'di aslında, ona sarılmak bile kendisine yetiyordu.Bunca zamandır eksik kaldığı şey, yeni doğmuş bebeğin annesiyle kavuşma anını anımsatıyordu. Güven, bağ, sevgi, ihtiyaç, ten teması, değer, düşkünlük. Ama jungkook hiç sevilmemişti ki, bunları hiç yaşamamıştı. Sadece anımsamakla yetinmeye çalışıyordu. Aşkın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/320896307-288-k335622.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy's Little Boy / Jikook
Fanfic"Bacaklarını sadece benim için aralamalısın Jimin."