5. HİÇ YAŞANMAMIŞ GENÇLİK

1.2K 57 14
                                    

Merhabalar, nasılsınız? Sizinle tekrardan görüşmek güzel.

Çok konuşmayacağım yeni düzenlenen bölüme geçebilirsiniz.

Bölüme geçmeden önce fikirlerinizi satır aralarınızda görmek ve oylarınızı eksik etmediğinizi görmenin verdiği ilham verdiğinden ve mutluluktan söz etmeden geçemeyeceğim.

Lütfen fikirlerinizi belirtin.

Çağan Şengül, Şanışer- Yolu Yok
Sezen Aksu- Masum Değiliz

🌩️

5. HİÇ YAŞANMAMIŞ GENÇLİK

Günümüz;

Bir ölürken bin dirilirdik. Bu hep böyleydi. Ne zaman öldük sanarken yeni bir gün de yeniden dirilirdik. Güçsüz olmayı sevmezdi insan oğlu. Güçlü olunca da daha fazla güçlü olmak isterdi. Daha fazlasını hep isterdi. Güçlü olmak için kendinden bile vazgeçerdi, kendisine ne olacağı onun için bir şey ifade etmezdi. Her anlamda güçlü olmak isterdi insan oğlu ve en büyük ihaneti kendisine bile nankör olmasıydı. En büyük nankörlüğüyse; kendine değer vermemesiydi. Kendini önemsiz biri olarak görmesiydi.

Geçmişim, geçmeyen bir yaraydı benim ruhumda. Her yara illa bir gün iyileşirdi. Belki bir yerlerde izleri kalırdı. Ama geçmezdi. Geçti sanardım ama o yara öyle bir gün karşıma çıkardı ki bir daha o yarayı unutmama fırsat vermezdi. Geçmişim ayağıma dolanan bir çelmeydi ve geçmişim zamansızca ruhumu deşmeye alışmıştı.

Bir genç kızdım geçmişte, deneyimsiz, çelimsiz, saf bir genç kızdım ve sevileceğime inandım o kalabalıkta.

O kalabalık saflığımı kullanarak sırtıma acımasızca geçirdi bıçaklarını. Sevilmedim o kalabalıkta.

Ve ben bir daha toparlayamadım.

Toparladığımı sandığım her gün yeniden bittim.

Şimdi yirmi bir yaşındaydım ve o genç kıza üzülüyordum çünkü bu saatten sonra beni hiç bir şey öldüremezdi. Genç kızın da ölmesini istemezdim. Geçmişini güzel hatırlamasını isterdim.

Bu saatten sonra ölmek yoktu, öldürmek vardı. Bu saatten sonra dik durmak vardı. Güçlü kalmak vardı.

Artık ailem için dik duruyordum.

Artık Derin için dik duruyordum.

Her şey bittiğin de kamburundan yürüyemeyen yaşlılardan farkım kalmayacaktı. Bunu hissetmek ve bilmek istemediğimi fark ettim.

Araç karanlık yoldan giderken dalgınca yolu izliyordum. Çünkü kokusu beni mayıştırmıştı. Evet o küçük tartışmadan sonra burun deliklerim sızlamıştı, sızlamanın sebebi; hayatım da aldığım en güzel koku olduğunu biliyordum. Bu bir tartışma bile sayılmazdı ama onun yüzünden çokça tartışacağız gibi duruyordu çünkü bakışları beni kabullenemediğini gösteriyordu.

Ben erkeklerle haşır neşir olan bir kadın değildim. Babam ve lise tecrübelerimden sonra hiç bir erkekle gerekmedikçe bir diyaloğa girip yakınlık kurmamıştım. Kurmaya da korkuyordum, takii Poyraz'a kadar. Nedenini bilmiyorum ama ona daha da yakın olmak istiyordum. Sadece bir öpücük ile beni bu hale sokması şaşırtıyordu beni.

O öpücük beni kişilik olarak çok değiştiriyordu. Farkındaydım.

Dört ay geçmişti üzerinden, benim hâlâ zihnimi meşgul ediyordu. Meşgul etmediği bir zaman dilimi yoktu o günden sonra. Biz Poyraz'la öpüşmüştük. Tamam dudaklarımız hareket etmedi, ama dudaklarımız birbirine dokunmuştu. Poyraz dört ay boyunca gözleriyle bana dokunmuştu. Bunu başarabilen bir adamdı. Bundan ki sanırım Poyraz'ın kokusu aldığım en güzel kokuydu. Belki de bu yüzden en güzel koku gibi gelmişti burnuma. Arabanın içini saniyeler içerisinde kendisi kokutmuştu ki kendi tarafında ki cam biraz aralık olmasına rağmen.

DİKENLİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin