8. GEÇMEMİŞ YARA VE SOLAN GENÇLİK

1K 54 11
                                    

Merhaba, biraz geciktik affınıza sığınıyorum. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Değilseniz de umarım bu uzun süredir sabırla beklediğiniz bölüm, size iyi gelir.

Benim için, sizinle buluşmak, bölümü sonunda sizinle buluşturmak güzel.

Sizi çok tutmamaya gayret ediyorum, her zaman bu seferde küçük hatırlatma yaparak, sizi bölüm ile baş başa bırakmayı niyet ediyorum.

Bölüme geçmeden önce fikirlerinizi satır aralarında, oylarınızı da bildiriminde görmekten mutluluk duyuyor, hoşnut oluyorum. Bu bir yazar için gerçekten çok önemli. Sonuçta yorumlarınızla varlar, fikirleriniz ile ilham buluyorlar. Nitekim bende o yazarlardanım. Her ne kadar şu an yazar olamasam da...

Son kez lütfen küçükte olsa, fikirlerinizi belirtmekten çekinmeyin diyor, bölümle sizi baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalar diliyorum...

Soner Avcu- Aşk Bilir
Göksel- Sen Orda Yoksun
Lana Del Rey- Blue Jeans

🌩️

8. GEÇMEMİŞ YARA VE SOLAN GENÇLİK

Derin ölmüştü. Bu acı verici olsada, yavaş yavaş yokluğunu kabullenmeye başladığımı hissediyordum. Derin'in ölümünden sonra bir hayatım var mıydı bilmiyorum ama, ondan sonrasında yaptıklarımın, yapacaklarımın ve hissettiklerimin yanlış mı yoksa doğru mu olduğunu algılamakta zorluk çekiyordum. Algılarım konu bir o iken kapalıydı.

Onu kaybedeli sadece beş gün oluyordu. Beşinci gün beş yıl gibi geliyordu. Her şey hızlı gelişiyordu ama ölümünün gerçekliği bin asır geçmişcesine ağır ağır ilerliyordu sanki. Acısı hâlâ aynı, ilk gün ki gibi yaralıyıcıydı.

Hızlı gelişen olaylara yetişmekte güçlük çekiyordum, doğrusu. Fakat, ayak uydurmak benim için kolaydı. Çünkü ben istediğimi alana kadar, ne olması gerekiyorsa o olmak zorundaydı. Onlar istediğini, bende istediğimi alana kadar itiraz etmeden, ona ayak uydurup yetişmek zorundaydım.

Başaramıyordum sanki.

Daha ilk gün olmasına rağmen, böyle hissediyordum. Böyle hissetmek gücümü emiyor, beni köşeye istemsizce sıkıştırıyordu. Yolum çıkmaza girmemeliydi.

Buradaysam, böyle hissetmemeli, güçsüz düşmemeye dikkat etmeliydim.

Bunu biliyordum.

Böyle hissetmemin başka nedenlerden biri de yeni duygulara alışmaya çalışmamdı. Bana verilen, bu görevi hazmetmeye çalışmamdı. Görevi hâlâ içimde halledemiyordum. Evet, kararlıydım. Ama verilen görev uğruna vereceğim mücadelenin gerçekleri sarsıcıydı.

Bir anda askerlerle dolan çevreme alışmaya çalışmak, epey zaman alacaktı. Yeni olan çevreme alışmanın da epey yolu vardı. Hele çevremde ki kaba insanlarken, önce benim kim olduğumu öğrenmeleri gerekiyordu.

Kolay yem değildim, önce bunu öğrenmeleri gerekiyordu.

Babam askerdi. Çocukluğumu bir askerin evladıymışım gibi geçirmemiş, askerleri sadece televizyonda ki programlar da görmüştüm. Gerçeği ile hiç burun buruna gelmemiştim. Böyle bir duruma bile gerek duymamıştık.

Şimdi ise o askerlerin arasında bende vardım. Ve en önemlisi, onların yanında duracak, onlar ile savaşacaktım. Onlarla aynı safta yer alacaktım.

DİKENLİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin