1. Bölüm

14K 907 828
                                    

Üniversite okumak gerçekten zor. Okula liseye oranla az gidiyor olmamız veya rahat giyinmemiz güzel olduğunu düşündürmesin. Gerçekten çok yorucu. Üstelik tek başıma yaşıyor, yarı zamanlı çalışıyorum. Evin kirasını karşılamakta zorlandığım için biriyle birlikte yaşıyorum. Birlikte yaşadığım kişi bizim okuldan son sınıf öğrencisiydi. Çin'den okumaya gelmiş ve benimle ev arkadaşı olduğunda tek dönemi kalmıştı. Mezun olduğu için evden ayrıldı. Ben henüz ilk yılımın yarısındaydım. İnternete, okula ve bilumum yerlere ev arkadaşı aradığıma dair yazı bıraktım. Acilen biri bana ulaşmalıydı. Çünkü kesinlikle kirayı ödeyemediğim için kapının önüne konurdum. Kirayı tek başıma da öderdim elbet ama bu sefer de açlıktan ölürdüm.

Yeni dönem başlamıştı ve ev arkadaşı aramamın üzerinden 1 hafta geçmişti. Çalıştığım kafedeki işim bitmiş eve gitmek için çıkmıştım. Telefonum çaldı. Ekrandaki numarayı tanımıyordum. Bu nedenle içimde biraz umut belirdi.

"Efendim?" dedim.

"Ev arkadaşı arıyormuşsunuz. Doğru mu aradım?" dedi telefondan gelen ses. Yolun ortasında zıplamaya başlamıştım.

Telefonda kısaca bir şeyler anlattı. Gangnam'da yaşıyormuş ve bizim okulumuza bu dönem geçiş yapmış. Sabah çok erken gelmiş ve geldiğinden beri kalacak bir yer arıyormuş. Tam sokakta kalmak üzereyken okul panosuna taktığım ilanı görmüş. Ne şans ama. O mu daha şanslı ben mi daha şanslıyım bilemedim.

Evi tarif ettim ama şehrin bu köşesini çok iyi bilmiyordu. Okulun yakınlarında bir pastanede oturuyormuş. Sanırım iyi günümdeyim. Çünkü normalde kendi işim olmadığı sürece asla bir yere gitmem. Neyse ki çok uzak değildi. Hemen yeni ev arkadaşımı almaya gittim.

Yol boyunca bir yığın şey geçirdim kafamdan. Çok derli toplu biri değildim ama ev içinde bazı kurallarım vardı. Herkesle kolay anlaşamazdım ama aynı evde de yabancı gibi yaşayamazdım. Kafa dengim olması için dualar ediyordum.

Pastaneye girdiğimde yanında 2 koca valizi olan biri oturuyordu. Arkası dönüktü ama o olduğuna emindim. Daha önce sevgilim sanarak birine arkadan sarılmış ve feci bir tokat yemiştim. Tanımadığım biri için de riske girmeye değmezdi. Hemen telefonumu çıkardım ve aradım. Doğru masada çalınca kapatıp yanına gittim.

"Ben Chanyeol. Park Chanyeol" diyerek elimi uzattım.

"Byun Baekhyun" dedii elimi sıktı. Siyah giyinmişti ve bileğinde deri bileklikleri vardı. Kötü çocuk imajı vardı sanki ama tipinde asla öyle bir izlenim yoktu. Yüzü sevimliydi.

"İstersen hemen gidelim." dedim. O kadar aceleci bir insanım ki. Sanırım sadece evin kirasını bölüşecek birini bulduğum için kaçırmak istemedim. Daha konuşup anlaşmadık bile ama onu zorla götürmeye çalışıyordum.

"Birer kahve içelim, bu sırada konuşuruz." dedi.

Evi görmek isteyip istemediğini sordum. O kadar acil ev bulması gerekiyormuş ki evin şeklinin hiç önemli olmadığını söyledi. Ne olur ne olmaz diye evi gezerek bir video ve bir kaç fotoğraf çekmiştim. Okulda sürekli arayış içinde olduğumdan lazım olacağını düşünmüştüm. Hepsini Baekhyun'a gösterdim. Evi çok beğendi ve kiranın ne kadar olduğunu sordu. Sonra da evin çok ucuz olduğunu ve kesinlikle yanımda yaşayacağını söyledi. Ben o kira için okuldan kalan zamanlarımda deli gibi çalışıyordum. Anlaşılan zengin bebesine denk gelmiştim. Şımarık olmamasını umarak ayağa kalktım. Yorgun olduğunu bildiğimden valizlerinden birini aldım.

"Gidelim, hem dinlenmen ve yerleşmen gerekecek. Evde konuşmaya devam ederiz." dedim.

Ev çok uzak olmadığı için yürüyerek gidiyorduk. Yol boyunca evle ilgili şeylerden bahsettim. Daha ilk konuşmamız olsa da ona bazı kurallarım olduğunu söyledim. Evin genel temizliği ve yaşama şeklimle ilgiliydi. Sonuçta o da evin bir sahibi olacağı için kendi kuralları olup olmadığını sordum. Ondan önce de orada yaşadığım için bana uyacağını söyledi. Biraz sert ve soğuk görünüyordu ama iyi birine benziyordu.

Eve gittiğimizde ona odasını gösterdim. Evin kapı girişinden çok az yürüyünce orta büyüklükte bir oturma odası var. Oraya bağlı gibi görünse de ayrı gibi duran bir açık mutfak ve oturma odasının diğer tarafında yan yana iki oda vardı. Odaların ikisinin balkonu ortaktı. Yani balkona iki odadan da çıkılabiliyordu. Onun odasının az ilerisinde çaprazda da banyo vardı. Çok büyük bir ev değildi. Gangnam'dan Seul'un diğer ucuna geldiği ve bana zengin olduğunu düşündürdüğü için bu evde yaşayamayacağı kanısına varmıştım. Hemen kanepeye yerleşti.

"Üzgünüm yerine oturmadım değil mi?" dedi.

"Misafir değilsin. İkimizin de evi burası. Böyle davranma. Bir dakika kirayı bana ödetip misafir olarak yaşamayacaksın değil mi? Benim bu paraya ihtiyacım var." dedim.

Gülmeye başladı ve "Hayır, tabi ki kiramı ödeyeceğim. Alışana kadar görmezden gel. Ev hep kalabalık da olsa tek başıma yaşıyordum. Tuhaf hissettim." dedi. Sanırım düşündüğüm gibi tam bir zengin bebesiydi. Muhtemelen bu ev onun odasından bile küçüktür.

Evi gezdikten ve bir şeyler atıştırarak sohbet ettikten sonra odasına gitti. Yorgun olduğunu ve eşyalarını yerleştirip hemen uyumak istediğini söyledi. Okuldan konuşurken aynı bölümde olduğumuzu fark ettik. Bir çok dersi de aynı hocadan alacaktık. Ertesi gün de ortak dersimiz olduğundan okula birlikte gitmeye karar verdik.

Her şeyi konuşmuştuk konuşmasına ama ona en önemli şeyi söylemeyi unutmuştum. Daha doğrusu söylemek istememiştim. Bazı insanlara bu itici gelebiliyor. Bu nedenle de saklamayı tercih etmiştim.

Ondan sadece kendimle ilgili ufak bir detayı saklamıştım.

Ben erkeklerden hoşlanıyordum. Bu onun için sorun olmazdı değil mi?

Housemate ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin