Okuldan gelir gelmez Baekhyun "Giyinip geliyorum" diyerek odasına gitmişti.
"Acele etme." diye seslendim arkasından.
Anında orta sehpaya pastayı mumlarla birlikte yerleştirdim. Etrafını da hızlıca atıştırmalıklar ve içeceklerle doldurdum. Hediyesini de dışındaki paketten kurtarıp süslü paketiyle koltuğun kenarına koydum.
"Şimdi geliyorum. Hemen başlayabiliriz." diye seslendi. Ben bir şey söylememiştim bile. Hala temizlik yapacağımızı mı sanıyordu?
Sevinmesini umuyordum yaptığım sürpriz için aslında. Ama benim doğum günlerim hep çok güzel geçmişti. Onunkiler kim bilir nasıldır. Ona göre bu doğum günü bile sayılmazdı.
Seslendiği için hemen mumları yakıp perdeleri çektim. Pastayı elime alıp kapısının karşısında durdum. Tam "Geldiiiiiiiim" diye bağırıyordu ki elimdeki pastayla sırıtan beni görünce durdu.
"Doğum günün kutlu olsun süslü." dedim.
Bu söylediğimi pastanın üzerine de yazdırmıştım. Sanırım pastanedekiler sevgilime alıyorum sandılar. Elimdeki pastayı görünce öylece yüzüme baktı.
"Mumlar eriyor üflemelisin." dedim. Pastaya doğru eğildi ve yanaklarını şişirdi.
"Dur! Önce dilek tutmalısın." dedim. Gözlerini kapadı, dileğini tuttu ve tüm mumları söndürdü. Gözünden damlayan yaşı gördüğümde ne hissedeceğimi bile bilemiyordum. Ailesiyle geçirdiği doğum günlerini özlediğini düşünmüştüm.
"Chanyeol ben gerçekten çok teşekkür ederim." dedi. Kelimeleri söylerken durup nefes alıyordu. Gözlerindeki yaşlar hızlanmaya başladı. Elimdeki pastayı sehpaya bıraktım ve hediyesini işaret ettim.
"Tanrım!!! Bana hediye bile mi aldın Chanyeol." dedi.
"Aç bakalım. Beğenecek misin bilmiyorum ama sana yakışacağını düşündüm." dedim.
Ben bunları söylerken çoktan paketi açmış ve hediyesine sarılıp çığlık atmaya başlamıştı. Bu kadar sevineceğini bilmiyordum. Ceketi özenle koltuğa yerleştirdi ve gözyaşlarını serbest bırakarak hızla yanıma geldi. O anda kollarını belime dolayınca kesinlikle rüya gördüğümü düşünüyordum.
"İlk defa bu kadar güzel bir doğum günü geçiriyorum Chanyeol. Çok teşekkür ederim. Hediyem.. O çok güzel. Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok teşekkür ederim." dedi.
"Umarım çok daha güzelleri olmuştur Baekhyun. Sen Gangnam'dan geldin. Ağzında altın kaşıkla doğmuş şanslı insanlardan birisin. Beni kırmamak için beğenmiş gibi yapmana gerek yok. Ama şimdilik maalesef bu doğum günüyle idare etmek zorundasın." diyerek gülümsedim.
"Chanyeol ben en son ne zaman doğum günümü kutladığımı bile bilmiyorum. Ailem benim doğum günümü asla hatırlamaz. Evimizde çalışan teyze bana onların adına hediye alır. Bilmediğimi sanıyorlar ama kesinlikle sorsam bile ne aldıklarını söyleyemezler. Ben gerçekten ilk defa.." dedi ve devam edemeden daha çok ağlamaya başladı.
"Tamam süslü sakin ol. Bundan sonra ben senin için kutlayacağım." dedim
"Söz mü?" deyince istemsizce güldüm.
"Baekhyun hadi pastayı yiyelim artık." dedim ve kollarını belimden çektim. Ondan hoşlanıyordum. Bu yüzden onu rahatsız hissettirecek bir şey yapmak istemiyordum.
"Film izleyelim mi?" diye sordu. Daha ben cevap vermeden film seçmek için televizyonun önüne oturdu.
Seçtiği filmi takıp yanıma oturdu. Ben tam pastayı kesmesini söyleyecektim ki eline aldığı iki çataldan birini bana uzattı. Koca pasta tabağını ortamıza doğru çekip bir kenarından yemeye başladı.
"Böyle daha tatlı oluyor" dedi.
Gülümsediğinde ne kadar harika göründüğünden haberi var mıydı?
Acaba ondan hoşlandığımı söylersem ne hisseder diye düşündüm. O akşam anlık bir duygu karmaşasında beni öptüğünde bile ölesiye pişman olmuştu. Sanırım bunu söylesem arkasına bakmadan nefret ettiği hayatına geri dönerdi.
Büyük bir keyifle ve heyecanla filmi izliyordu. Öyle tepkiler veriyordu ki gerçekten öleceğimi sandım. Pastanın yarısından büyük bir kısmını bitirmişti.
"Dokunmaz değil mi? Biraz fazla yedin." dedim.
"Hayır bir şey olmaz. Tamamını da bitirdiğim zamanlar oldu. Pastalarla aramda özel bir bağ var. O bana zarar vermez." dedi.
Küçük bir çocuk gibi görünüyordu. Öylece onu izliyordum. Özellikle de dudağının kenarındaki pasta kremasıyla tam bir çocuktu. Gözlerine baktım ve gözüm ister istemez kremaya kaydı. Gözlerimi ayırmadan peçeteye uzanıp sildim.
"Çok tatlısın." dedim.
"Biliyorum." dedi.
Ben de "Seninle değil pastanın kalıntılarıyla konuşuyorum." dedim.
"Hıh" dedi ve filme döndü.
Aniden çenesinden tutup kendime çevirip öptüm. Kısacık masum bir öpücüktü. Tekrar filme dönmedi. Sadece bana bakıyordu. Duygularımı kontrol edememiştim ve saçmalamıştım.
Kafama herhangi bir şey yemekten korkuyordum. Ona saldıran sapıktan farkım yoktu. İzinsiz öpmüştüm.
Kesinlikle o an benden nefret ediyordu.
"Özür dilerim Baekhyun. Gerçekten çok özür dilerim. Bir anda oldu." dedim.
Dönüp filmi izlemeye devam etti. Bana kızmamıştı ya da bilerek böyle davranıyordu. Benden kaçarsa veya gitmeye kalkarsa sanırım hoşlandığımı itiraf etmek zorunda kalacaktım.
Şakaya vurmak ve durumu kurtarmak istemiştim.
"Ödeştik süslü. Sen de beni öpmüştün." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Housemate ✓
FanfictionBaekYeol hihayesidir.. (Sonlara doğru çiftlerde sürprizler olabilir.)