11. Bölüm

6.8K 606 230
                                    

Yeni evimde her geçirdiğim gün bana sadece iyi ki dedirtiyordu. Gangnam'dan ayrıldığım ve buraya geldiğim için çok mutluydum. Chanyeol'la gerçekten çok güzel zaman geçiriyordum.

Chanyeol beni gezdirmiş ve istediğim her şeyi yapmıştı. Kahvaltıları ve akşam yemeklerini o hazırlıyordu. Kesinlikle daha iyisini yediğimi hatırlamıyorum.

Benimle ilgilenmesi ve bana davranışları içimde bir yerleri harekete geçiriyordu. Onu her gördüğümde veya bana karşı bazı davranışları kızarmama sebep oluyor.

Ona kendi hikayemi anlattığımda bana sarılmasına izin vermiştim. Belki de sapığın tekiydi ama o an güvenilir gelmişti. Sonra o da bana anlattı. Gözyaşları o kadar gerçekti ki çevremde onun gibi kimseyi tanımadığımı biliyordum. İlk defa gerçekten hisleri olan ve ağlayabilen birini görüyordum. Ondan hoşlanıyordum ve kendime engel olamayıp onu öptüm. Beni yanlış anlayıp kızacağını düşündüğümden bir süre ondan kaçtım. Korkunç günlerdi.

Ondan hoşlanmaya başladığımı ne zaman fark ettiğimi bilmiyorum ama ona ne zaman aşık olduğuma sanırım eminim.

Ailem benim doğum günlerimi hatırlamaz. Yardımcıların aldığı hediyelerle avunduğumu sandılar yıllarca. Her zaman istediğim sıcak ve sevgi dolu doğum gününü kilometrelerce uzakta birinden almıştım. Bana hayatımın en özel gününü yaşatmıştı. İlk gezdiğim zaman gördüğüm ceketi hediye etmişti. O hediyeyi almasına gerek bile yoktu. Sadece pasta bile fazlaydı.

O günden sonra normal yakın arkadaş halimize geri dönmüştük. Bir akşam ondan önce eve geldim ve beni parka çağırdı. Normalde işten beraber çıkardık. Ona o kadar güvenmiştim ki karanlık yollardan onsuz geçmek içimi ürpertiyordu. Parka koştum hemen. Bazı akşamlar orada oturuyorduk. O parka gitmeyi gerçekten seviyordum. Onunla orada acılarımızı da mutluluğumuzu da paylaşmıştık. Haftalar geçmişti ve biz artık çok daha yakındık.

Ailemin parasından ve o evdeki baskıdan kurtulup özgürlüğüme kavuştuğum için çok seviniyordum. Ama artık hayatıma giren insan için daha çok seviniyordum. Eğer kendi ayaklarım üzerinde durmak için buraya gelmeseydim onu tanımayacaktım. Bu nedenle bunalıp oradan kaçtığım için en çok da kendime minnettardım.

Karşımda Chanyeol bana bakarken ona doğru yürümek zordu. Ama hemen yanına gidip banka oturmuştum. Normalde hep gülerdi ama o akşam somurtuyordu. İçten içe bu hali beni korkutsa da ona baktım ve gülümsedim..

~

Baekhyun geldiğinde daha huzursuz hissetmeye başlamıştım. İster istemez ona yansıtıyordum sanırım ama kontrol edemiyordum. Bana bakıp gülümsediğinde dilim tutuldu. Diyeceğim her şey uçup gitti aklımdan.

"Konuşmamız gereken bir şey var." dedim. Kötü şeyler yaşamıştı ve ben de bu yüzden korkuyordum. Ama deneyecektim.

"Lütfen ben bitirene kadar beni dinle. Olur mu?" dedim tekrar.

"Korkuyorum Chanyeol. Beni evden çıkarmayacaksın değil mi?" dedi. Onun bu şirinliğinin sonu ne olacaktı gerçekten bilmiyordum.

"Tabi ki hayır hiç bir yere gitmeyeceksin. Yani umarım bu konuşmadan sonra bir yere gitmezsin." dedim ve ciğerlerimi oksijenle doldurdum. Sonra hemen konuşmanın en önemli kısmına başladım.

"Baekhyun ben nasıl başlayacağımı ve ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum. Artık içimde tutmakta zorlanıyorum. Ben senden hoşlanıyorum. Daha doğrusu hoşlanıyordum. Hissettiğim şey artık bir hoşlanma değil. O kadar az değil. Ben sanırım sana aşık oldum. Seni kaybetme pahasına bunu söylemek istedim. İnan bu durum beni artık çok zorluyor. Biliyorum bu konuda çok zor şeyler yaşadın. Ama ben o serseri gibi değilim. Seni gerçekten seviyorum. Onun gibi beklentilerim yok." dedim ve sustum. Ona sevgilim olur musun veya beni kalbine kabul eder misin gibi bir şey sormak istiyordum.

Vereceği cevabı biliyordum. Bu da beni çok korkutuyordu. Yine de tüm cesaretimi topladım ve gözlerimi kapattım.

"Beni kalbine kabul eder misin? Sevgilim olur musun? Beni sevebilir misin Baekhyun?" diye sordum. Gözlerimi açamıyordum. Baekhyun'un beni öpmesiyle gözlerim kendiliğinden açıldı.

"Seni zaten seviyorum sevgilim." dedi. Söylediği şeye inanamayarak gözlerine bakıyordum. Kollarını etrafıma doladı. Bir kez daha mı rüya görüyordum?

"Bana sarılmayacak mısın? Neden öyle duruyorsun?" dediğinde kendime geldim. Ona sımsıkı sarıldım.

"Şu an gerçek değil mi? Bir kez daha rüya olmasına dayanamam." dedim.

"Rüyanda beni mi görüyorsun virüs?" dedi. Ne virüs mü? Ben en azından ona tatlı bir lakap takmıştım.

"Evet seni görüyorum süslü. Virüs de neyin nesi?" diye sordum.

"Mutluluk virüsü tabi ki Park Chanyeol. Sen buraya geldiğimden beri benim mutluluk virüsümsün. Tüm hücrelerime yayılan ve beni her zaman gülümseten bir mutluluk virüsü.." dedi.

Hala inanamıyordum o an olanlara. Bu demek oluyordu ki bundan sonra onun elini tutabileceğim ve ona istediğim gibi sarılabileceğim. O artık benim sevgilimdi. Beni sevdiğini söylediğini hatırlayarak sordum.

"Beni gerçekten seviyor musun? Yani ne zamandan beri? Gerçekten beni seviyorsun değil mi?"

Hemen cevap verdi.

"Sana neden yalan söyleyeyim. Tabi ki seviyorum. Seni durduk yere neden öptüğümü sanıyordun ki?" dediğinde şok olmuştum.

"Yani beni o zamandan beri seviyor musun? İnanamıyorum gerçekten. Şaka yapmıyorsun değil mi?" dedim.

Eve gittiğimizde bile şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Bizim tüm anılarımıza şahit olan park sevgimize ve ilişkimizin başlangıcına da şahitlik etmişti.

O gece sevgilimi yatırdım ve üzerini örttüm. Sonra kendi yatağıma gittim.

İlk defa uykuya dalmadan önce bu kadar çok mutluydum.

Kesinlikle lanetli olduğumu düşünüyordum eskiden. Sanırım şansım dönüyordu..

Housemate ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin