Gözyaşlarımı silip çenemi yukarı kaldırmıştı. Ne olduğunu anlamadan beni öptü. O kadar şaşırdım ki resmen şok geçiriyordum.
Aniden kendini geri çekti.
"Ben, özür dilerim. Gi-gitmeliyiz" dedi ve kalkıp yürümeye başladı. Şoku atlatır atlatmaz peşinden koşup yetiştim. Eve gittiğimizde hiç bir şey söylemeden odasına girdi.
O kadar şaşkındım ki ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir şey söylemem gerekiyordu belki ama etkisini üzerimden atamıyordum. Ondan hoşlanıyordum ve beni öpmesi benden hoşlandığını gösterirdi değil mi? Ondan hoşlandığımı anlayıp beni teselli etmek için yapmış olabilir mi diye düşündüm. Bu çok saçmaydı.
Bana sadece sevdiği adamı öpeceğini söylemişti. Onun için yerim neydi ki? Hayatının neresindeydim? Daha tanıştığımız çok az bir zaman olmuştu. Çok güzel zaman geçirmiştik ve yakın arkadaş olmuştuk. Buraya kadar her şey tamam. Hatta ondan hoşlanıyor olmam bile normal ama bu olan şey beni bir karmaşaya sürüklemişti.
Ertesi gün erkenden uyandım. Baekhyun'a bakıp o uyanmadan kahvaltı hazırlamaya gidecektim. Odasına girdiğimde yatağı boştu. Belki duşa girmiştir dedim ama banyo da boştu. Beni öpmüştü ve benden kaçıyor muydu? Kesinlikle yaptığı şeye anlam verememişti. Hatta pişman olmuştu. Utandığı için de kaçıyordu. Ben de rahat hissetmesi için olmamış gibi yapmaya karar verdim. O olmadığı için kahvaltı etmek istemedim. Hemen okula gidip derse girdim. İlk derslerimiz ortak değildi. Öğleden sonraki derse aynı sınıfta girecektik. Sınıfa girdiğimde sıraları taradım. Baekhyun sınıfta da yoktu. Boş boş kitabımı kurcalıyordum. Kafamı kaldırmamla sınıfa giren Baekhyun'u gördüm. Onu gördüğümü fark edince adımlarını hızlandırdı. İlk günden beri yan yana oturuyorduk. Bu sefer en uzağımdaki sıraya gitmişti.
Ders bitince onun sınıftan çıkmasını bekledim. Yine adımlarını hızlandırmış ve hemen kaçmıştı. Eve gittiğini biliyordum. Üstünü değiştirip kafeye gidecekti. Koşarak ona yetiştim, ama arkasında olduğumu çaktırmadım. Eve girer girmez kolundan tutup koltuğa oturttum.
"Benden kaçmana gerek yok süslü." dedim. Önce öfkeyle baktı sonra da cevap verdi.
"Özür dilerim Chanyeol. Sadece utanıyorum. Bir anda oldu. Ben.. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Gerçekten özür dilerim."
Açıklamaları pişman olduğunu hissettirince biraz üzülmüştüm sanırım.
"Olmamış gibi yapabiliriz. İş yerinde bile birlikteyiz. Benden kaçarsan hayat ikimiz için de zorlaşır süslü. " dedim.
"Bana süslü deme Chanyeol. Bu gerçekten rahatsız edici. Ben sana lakap takıyor muyum?" dedi safça.
"Özür dilerim Baekhyun. Ama benden kaçman çok saçma. Bu gerçekten saçma! Neden yaptın bilmiyorum ama bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Olmamış gibi yapabileceğimi söylüyorum. Lütfen böyle yapma." dedim
"Ben aslında işi de bırakmayı düşünüyordum." dedi mırıltı şeklinde.
"Cidden sen beni deli edeceksin. Özür diledin ben de önemli değil diyorum. Bu konuyu kapatabilir miyiz? İşten çıkmak da ne demek? Biraz fazla abartmadın mı?" dedim.
"Tamam." diyerek sessizce odasına gitti.Neden bu konu bu kadar büyümüştü bilmiyordum.
İşe gittiğimizde benimle çok fazla konuşmamıştı. İş çıkışı da yine sessiz ve hızlı adımlarla eve gelip uyumaya gitti.
Odama gittiğimde öpücüğün etkisi hala üzerimdeydi. Hangi sebeple olursa olsun hoşlandığım çocuk beni öpmüştü. Zor da olsa uyudum.
Ertesi sabah erkenden kalkıp mutfağa koştum. Tam kahvaltı hazırlıyordum ki parmak uçlarında kapıya ilerleyen Baekhyun'u gördüm.
"Benden kaçmaman konusunda anlaştığımızı sanıyordum. Ayrıca kapı kilitli. Anlayacağın okula benimle gideceksin süslü." dedim.
Yanımdayken rengi asla değişmeyen kırmızı yanaklarıyla gelip masaya oturdu. Tabağını hazırlayıp önüne koydum. Ne varsa yedi. Bitirince "Artık gidebilir miyiz?" diye sordu.
Cevap vermeden bulaşıkları toparladım. Sonra da giyinmeye gittim. Döndüğümde kapının önünde bekliyordu.
"Gidelim" dedim. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım.
Kapıdan çıkınca biraz adımlarını hızlandırdı. Hemen bileğinden tutarak yavaş yürümesini söyledim. Adımlarını bana uydurdu ve okula geldik. Bugün ortak dersimiz yoktu.
"Dersten çıkınca beni bekle. Sakın bir yere gitme." dedim
"Benden önce çıkıyorsun." dedi.
"Sakın gitme Baekhyun." dedim tekrar ve derse gittim.
O gün çalışmayacaktık. Aslında bunda biraz da benim payım vardı. İşe girerken verdiği evraklarda doğum günün görmüştüm. Yani bugün doğum günüydü. Benim bugün 1 saat onun da 2 saat dersi vardı. Ben de Onew abiyi arayıp izin almıştım. Ondan da Baekhyun'u arayıp izin günümüz olduğunu söylemesini istedim. Eminim ki neler karıştırdığımı öğrenene kadar başımın etini yiyecekti ama şuan sadece sürprize odaklanmıştım.
Geçen yaşadığımız şeyden sonra Baekhyun biraz uzaklaşmıştı. Yakaladığımız arkadaşlığı eski haline döndürmek için ve yaşadıklarını unutturmak için kendi aramızda doğum gününü kutlayalım istemiştim.
İlk geldiğinde alışveriş merkezlerini gezerken vitrindeki bir ceketle adeta aşk yaşamıştı.Tutumlu olmayı öğrenmek adına almadan çıkmıştı. Hemen oraya koştum ve o ceketi satın aldım. Anlaşılmayacak bir şekilde paketlettirdim. Daha sonra okulun yakınlarındaki, yani onunla ilk tanıştığımız pastaneye gittim. Çikolata soslu pastayı çok sevdiğini düşünüyordum. Çünkü çikolatalı tatlıları yerken kendinden geçiyordu. Onu da paketlettirdikten sonra okula Baekhyun'u almaya gitmiştim.
Bahçede bekliyordum. Beni görünce hızla yanıma geldi.
"Ben geldim." dedi sakin bir sesle.
"Eve gitmeliyiz. İşimiz var." dedim.
"Temizlik mi yapacağız. Şey ben aslında ders çalışacaktım." dedi. Temizlikten kaçmaya çalışması bile çok tatlıydı.
O gün şu aramızda geçeni unutturup eğlencemize kaldığımız yerden devam etmeyi planlıyordum.
En azından onu mutlu etsem yeterdi.. Çünkü gülümsemesi beni de mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Housemate ✓
FanfictionBaekYeol hihayesidir.. (Sonlara doğru çiftlerde sürprizler olabilir.)