Annesi Baekhyun'un ona anlattığı her şeyi dinlemişti. Sevgilimin heyecanlı anlatışlarını hayranlıkla izliyordum. Annesine ne kadar tutumlu olduğuna dair bir yığın şey sıralıyordu. Baekhyun gülümsedikçe annesi bana teşekkür dolu gözlerle bakıyordu.
Beni en çok şaşırtan zengin bir evin hanımının fantastik bir filmi bu kadar heyecanla izlemesi oldu. Üstelik bize uyarak sehpanın yanına yere oturmuştu. İlk geldiğinde gördüğüm soğuk halinden eser yoktu. Bütün akşam çok eğlenmiştik.
Ertesi gün yine erken uyanmıştım. Muhteşem bir kahvaltı sofrası hazırladım. Gece geç saatlere kadar sohbet ettiğimiz için her yer dağınıktı. Onlar uyanana kadar etrafı toparladım.
Gece annesinin söyledikleri aklıma gelince kendi kendime kızarmıştım.
"Ben Baekhyun'un odasında uyurum. Siz ben gelmeden önce nasıl uyuyorsanız öyle uyuyun" demişti.
Baekhyun annesini yatırmak için yanına gitmişti ve bir süre odadan çıkmamıştı. Daha sonra gelip annesinin bizim birlikte uyuduğumuzu düşündüğünü söyledi. Annesini öyle olmadığına inandırmak için dil dökmüş ama pek bir tepki alamamış.
Annesi sayesinde ilk defa birlikte uyumuştuk. Baekhyun bana "Böyle düşünüyor ve seninle olduğum için mutlu olduğumu görüp seviniyor. Ona aksini anlatmayacağım. Biraz yana kay." diyerek yanıma yatmıştı.
Sarılıp uyumak istesem de sarılmadım. Benden korkmasını istemiyordum. Tabi sabah uyandığımda belimin üzerine atmış olduğu koluyla göğsümdeki başı kesinlikle benim eserim değildi. Baekhyun'un dağınık uyuduğunu zihnimin bir köşesine not etmeliydim.
Ben kahvaltı hazırlarken Baekhyun'dan önce annesi uyanmış duşa girmişti. O arada sevgilim uyanmış, tam karşımda dikilip bana sarılmıştı. Tüm ağırlığını bana vererek başını göğsüme koymuş ayakta uyuyordu. Bende on sarılmış saçlarını okşuyordum. Annesinin ne kadar süre bizi izlediğini bilmiyordum ama fark ettiğimde resmen utançtan yerin dibine girmiştim.
Tam tepki verecektim ve hatta Baekhyun'u itecektim. Annesi parmağını dudaklarına götürerek bana sus işareti yapmıştı. Bize sevgi dolu gözlerle baktı.
Birlikte, hazırladığım kahvaltıyı edip televizyon karşısına geçtik. Annesinin gitmesini istemiyordum. Bakışlarıyla verdiği his annemi hatırlatmıştı. Bu nedenle ona dönüp "Bir kaç gün daha kalsanız çok güzel olurdu" dedim.
"Maalesef dönmek zorundayım ama yine geleceğimden emin olabilirsiniz. Bir de işiniz yoksa bugün beni gezdirirseniz çok mutlu olurum. Oğullarımla güzel bir gün geçirip öyle döneyim." dedi.
Beni de oğlu olarak kabul etmişti demek. O cümlesinden sonra Baekhyun bana içimi ısıtacak bir bakış gönderdi.
Dışarı çıkmadan önce Baekhyun etrafta dolanarak bir şey arıyordu.
"Anahtarımı arıyorum gördün mü?" diye sordu bana.
"Odamdaki masanın üzerinde süslü." dediğimde annesi dönüp bana baktı.
"Yani odamdaki o süslü masanın üstünde. Hep cümleleri devrik kuruyorum biliyorsun alış artık Baekhyun." dedim.
Durumu ne kadar toparladım bilemiyordum ama sevgilimin öldürücü bakışlarını görebiliyordum.
Akşama kadar Baekhyun'la birlikte gezdiğimiz ve sevdiğimiz her yere götürmüştük annesini. Gitmeden önce ikimize de sıkıca sarıldı
"Chanyeol, tanıştığıma memnun oldum. Aklım buradaydı ama sanırım artık çok düşünmeyeceğim. Oğlum sana emanet." dedi.
"Aklınız kalmasın ona çok iyi bakacağıma emin olabilirsiniz. Bir de bana annemle yaşadığım günleri tekrar yaşattığınız için teşekkür ederim." dedim. Gözleri dolmuştu. Bana bir kez daha sarıldı.
"Ben artık senin de annenim." dedi. Geri çekildiğinde elimi tutup ikimize uzaktan bir daha baktı.
"Sizi seviyorum." diyerek koşup arabasına bindi. Baekhyun'un omzuna kolumu sarıp kendime çektim.
Bir süre öyle durduktan sonra kapıyı kapatıp eve girdik.
"Korktuğum gibi olmadı bebeğim. Gerçekten şuan çok harika hissediyorum." dedim.
"Ben çok yorgunum Yeol. Sanırım daha fazla dayanamayacağım." dedi ve koşarak benim yatağıma yatıp yorganı üzerine çekti.
Bütün günü oradan oraya koşturarak geçirmiştik. Gezmek için her şeyi yapabilecek bir Baekhyun bile yoruluyordu demek.
Biraz salonda televizyon izledim. Tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Evde şuan boş bir yatak vardı ama Baekhyun'un uyuduğu benim odamdı. Kendi odama yatarsam Baekhyun'la uyuyacaktım. Ama evde yer varken bunu yaparsam beni yanlış anlayabilirdi.
Kafamı kurcalayan soruları bırakıp mutfaktan kendime bir kase dondurma aldım. Soğuğun iyi geleceğini düşünüyordum. Mindere oturup yemeye başladım. O anda gelen sesle kafamı kaldırdım
"Demek beni uyutup dondurmalarımı bitiriyorsun ha? Hain virüs. Gel buraya." diyerek koşup üzerime atladı. Neyse ki son anda kaseyi sehpanın üzerine koymuştum.
"Sakin ol bir yerini acıtacaksın." dedim ve onu durdurdum.
"Seni dövmeye gelirken bile beni düşünürsen nasıl kıyabilirim ki. Bunu yapmamalısın." dedi.
"Neden uyandın hayatım yorgun olduğunu sanıyordum. Hadi git ve dinlen." dedim.
Kasemi alıp mutfağa bıraktı. Kumandayı elimden alıp televizyonu kapattı ve elimden tutup çekiştirmeye başladı.
"Seninle uyuyacağım. Seninle uyumak istiyorum. Sen burada oturduğun için uyuyamıyorum." dedi.
Aşık bir Chanyeol ne yapar? Tabi ki sevgilisi ile uyumaya gider. Sanırım artık kendi yatağında uyumak istediğinde izin vermeyecektim.
Baekhyun'u gerçekten çok seviyordum. Uykusunda onu izlerken ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Biraz da ona kötü davranan serseriye teşekkür ettim. Eğer benim meleğim ona aşık olsaydı şuan yanımda böyle uyuyor olmayacaktı.
O gerçek bir melekti. Sanırım tanrı benden aldıklarının karşılığında onu göndermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Housemate ✓
FanfictionBaekYeol hihayesidir.. (Sonlara doğru çiftlerde sürprizler olabilir.)