Baekhyun, Yi Fan'ın aklına uyup oynadığım oyun yüzünden bana koca bir hafta eziyet etmişti. Sürekli kıskandırmak için televizyonda gördüğü herkese sarkıyordu ve beni dinlemiyordu. Konuşup anlaştığımızı sanıyordum aslında. Ama benden acısını çıkarmaya niyetliydi. Tabi ki ona kızmıyordum. Beni aldattığını görseydim oracıkta ölürdüm. Bunun nasıl bir acı olduğunu düşününce bile hissedebiliyorum. Öyle olduğunu sandığı bir şekilde gördü bizi. Bu nedenle canı yandı. Hislerini anladığım için de anlayışlı davranmak zorundayım. Ama bazen gerçekten kıskançlıktan öleceğimi düşünüyorum.
En sonunda bir gün alışverişe çıkmak istediğimi söyledim. Kıyafet almak ona her zaman iyi geliyordu. Bir şekilde kendimi affettiririm diye düşündüm. İstediği her şeyi alacaktım.
Sırf beni affetsin diye tam 4 tane ceket ve 5 tane pantolon aldım. Tabi üzerinde giymek için ise neredeyse 10 parçaya yakın tişört, gömlek falan aldı. Daha önce de söylemiştim, para asla umurumda değil. Bu nedenle aldıkları veya harcadığı para asla gözüme batmadı. Ta ki son denediği pantolon yüzünden yaşadıklarımıza kadar.
Bizimle bir kız ilgileniyordu mağazada. Ama kız Baekhyun'un sürekli deneyip çıkarmasından o kadar bunalmıştı ki başka bir arkadaşını bizimle ilgilenmesi için gönderdi. Baekhyun kabinden çıkıp
"Nasıl olmuş. Üzerime oturmuş değil mi? Sence almalı mıyım? Yoksa başka bir tane mi deneyeyim?" diyerek karşımda dikildi. Bir yandan da üzerine oturan pantolonla resmen model gibi yürüyordu ortada.
Bizimle ilgilenen uzun boylu pandaya benzeyen çocuk sürekli pantolonu yukarıdan aşağı süzüyordu. Bakışları beni çok rahatsız etmişti. Baekhyun'a döndüm.
"Çıkar şunu ve gidelim burdan." dedim. Tabi ki mızmızlanmaya başladı. Ben onu götürmek için uğraşırken tezgahtar çocuğa döndü ve sordu
"Sizce üzerime olmuş mu? Ne dersiniz?"
Beni deli etmeye mi çalışıyordu, yoksa sevgilim çok mu saftı bilemiyorum. Karşısındaki çocuk da sevgilimi yiyecekmiş gibi bakıp gülümsüyordu.
"Bence harika görünüyor. Kesinlikle almalısınız." dedi.
Kaba biri olsam kesinlikle onu oracıkta döverdim. Belki de sadece tatlı ve saf sevgilimi korkutmak istemiyordum. Baekhyun sinirli bakışlarımı fark edince hemen kabine girdi. O esnada arkadan biri çocuğa seslendi.
"Tao, müdür seni çağırıyor buraya gel."
Neyse ki yanımızdan gitmişti yoksa elimden bir kaza çıkacaktı. Yeni birinin gelip bizimle ilgilenmesine fırsat vermeden kabinden çıkan sevgilimin bileğine yapışıp oradan çıkardım.
"Bilerek mi yapıyorsun süslü. Tezgahtara poponu dönerek pantolonun nasıl olduğunu sormak da ne demek. Beni katil mi edeceksin?" diye burnumdan soluyarak sordum.
"Köpekleri beslemek için kendi yemeğini veriyorsun Chanyeol. Sen kimseye zarar veremezsin. Üstelik ben o dediğini yapmadım." dedi.
Aslında yanaklarını ısırıp saçlarını karıştırmak istedim. Bazen böyle tatlı bir şekilde konuşup bana kızgın olduğumu unutturuyordu.
"Ben yanındayken kimseye kıyafetinin nasıl olduğunu sormak yok süslü. Beni sinirlendirmek istemezsin." dedim ciddi olmaya çalışarak
"Senin yüzünden hiç bir şey alamadım. Orada beğendiğim bir sürü şey vardı ve beni zorla çıkardın. Bunun için ceza alacaksın." dedi kızgın bir şekilde. Tabi o tipini gören kızgından çok tatlı göründüğünü söyleyebilirdi.
Cezamı da biliyordum almak istediği şeylerin en az üç katını alacaktık. Ama ben her türlü cezaya razıydım yanımda olduğu sürece.
O akşam Yixing ve Yi Fan bizi yemeğe çağırmışlardı. Eve gidip elimizdekileri bıraktık ve üzerimizi değiştirdik. O arada Yixing, Baekhyun'u arayıp ne zaman gideceğimizi sordu. Sevgilimden ayrı kalamaması benim için hiç sağlıklı değildi. Muhtemelen kıskançlığım yüzünden içim içimi her gün yediğinden bir gün ölüp gidecektim.
Gittiğimizde Yixing ve Yi Fan sofrayı hazırlamış bizi bekliyorlardı.
"Yixing süpersin, çok acıkmıştım." diyerek Yixing'in boynuna atlayan sevgilimi yakasından çektim
Baekhyun'a dönerek "Acıktığını söylesen yerdik hayatım." dedim ve Yixing'in omzuna yavaşça vurarak Yi Fan'ın yanına gittim. Onlar salatanın son rötuşlarını atarlarken biz de sohbet ediyorduk.
Bir ara Yi Fan bana doğru eğilip kulağıma fısıldayarak "Şu an kapıda bizi izliyorlar." dedi. O arada ikisi de aynı anda "Ne oluyor orada!" diye bir çığlık attı.
"Sadece sizinle eğleniyorduk bebeğim. Gel buraya." dedi Yi Fan.
Yixing koşarak yanına oturup sevgilisine sımsıkı sarıldı. Karşımızda öpüşüyor olmaları Baekhyun'un kızarmasına yetmişti. Hafifçe öksürdü.
"Ben gerçekten açım. Yemeğe geçsek olur mu?" diye sordu.
Yixing çok iyi yemek yapıyordu. Hatta benden daha iyi yaptığını bile söyleyebilirim. Yaptığı harika yemeklerle midemizin kotasını doldururken Yi Fan konuşmaya başladı
"Aslında biz sizinle bir şey konuşmak için çağırdık. Daha doğrusu bir şey paylaşmak istiyoruz. Biz Yixing'le evlenmeye karar verdik." dedi elini tutarak.
Sevgilim heyecanla atladı söze.
"Gerçekten mi? Çok sevindim. Ne zaman evleniyorsunuz?"
Bu heyecanından anlam çıkarmam gerekiyor muydu bilmiyorum ama sanki gözleri farklı parlamıştı. Ben de Baekhyun'la hayatımı birleştirmek istiyordum ama onun ne düşündüğünü bilmiyordum. O yüzden konuyu daha önce hiç açmamıştım.
Ben dalmış bunları düşünürken Yi Fan karşımda ellerini sallamaya başladı.
"Heey beni dinliyor musun? Evleneceğim diyorum." dedi.
"Evet evet dinliyorum." dedim. Dinlediğime emin olduğunda devam etti.
"Biz Çin'den geldiğimizden beri Kore'de bir tek sizinle bu kadar yakın arkadaş olduk. Busan'da kimseyle arkadaş değildik. Daha doğrusu bizi dışlıyorlardı. Ama siz de bizim gibisiniz. Birbirimizi anlıyoruz ve iyi anlaşıyoruz. Bu yüzden yanımızda olmanızı istiyoruz. İlk etapta sizi gelmeniz için zorlayamam ama biz bir kaç günlüğüne Çin'e gidip ailelerimizle kararımızı konuşacağız. Sonrasında sizin de yanımızda olmanızı istiyoruz. Gelebilir misiniz?" diye sordu.
Onlar ailem gibi olmuştu. Bir saniye bile düşünmemiştim cevap için.
"Tabi geliriz. Deli misin." dedim.
Zaten aklımda özel planlar vardı.. Belki de bizim için bir şeyler değişebilirdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Housemate ✓
FanficBaekYeol hihayesidir.. (Sonlara doğru çiftlerde sürprizler olabilir.)