19. Bölüm

5.1K 468 188
                                    

Çin'deki hava alanını da alt üst etmeden dönersek kesinlikle bize küserdi. Ellerim titriyordu ve kalbim sıkışıyordu. Nasıl olurdu da bunca zamandır ortada olmazdı.

Tamamen çaresizlikten tükenmiş bir şekilde ağlayarak oturuyordum ki anonsu duydum.

"Park Chanyeol isimli yolcumuz, üst kattaki danışmaya gelmeniz rica olunur."

Tam konuşan kız devam edecekti ki mikrofondan başka bir ses duydum.

"Yaaa! Park Chanyeol! Beni almaya gel! Hemen!"

Bu tabi ki Baekhyun'du. Kızdan söylemesini istediklerinin bile bitmesini beklemeden atlamıştı hemen. Onun sesini duyunca hemen danışmanın olduğu kısma koştum. İçerde kızgın bir şekilde oturuyordu

"Beni bırakıp gittiğini sandım. Bunu bana nasıl yaparsın?" dedi. Yanıma gelip göğsüme vurmaya başladı.

Bana vuran ellerini tutup sarıldım. Resmen titriyordum. Fark etmiş olacak ki kollarımdan ayrılıp yüzüme baktı.

"Sen iyi misin? Gözlerin neden kırmızı Chanyeol? Aman tanrım ağladın mı?"

"Gittin sandım Baekhyun. Daha kötüsü kayboldun sandım. Ne hissettiğimden haberin var mı? Öleceğimi düşündüm orada. Kalbimin nasıl acıdığından haberin var mı?" dedim.

Hiç olmadığı kadar sıkı sarılmıştı bana. Dudaklarını hissettiğimde kendimi kaybetmiştim. Görevli kız öksürünce kendimize geldik.

Sevgilimi aldım ve el ele hava alanından çıktık. Yixing'in mesajla gönderdiği adresi taksiciye gösterdik. Yolda ondan açıklama bekler gibi baktım. Artık bakışlarımdan bile içimden geçenleri okuyabiliyordu.

"Ben sana hemen geleceğimi söyledim sevgilim. Bir mağaza gördüm ve bakıp geleceğimi söyledim. Döndüğümde durduğumuz yerde yoktun ve ben de seni aramaya başladım. Gerçekten beni bıraktın sandım Chanyeol. Benden bıktın sandım. "

"Delirdin mi süslü. Senden nasıl bıkabilirim. Yine alış veriş merakın yüzünden yaşadığımız şeye bakar mısın? Bitmeyecek değil mi? Ne kadar alırsan al yetmeyecek. Her haline aşığım biliyorsun ama bir daha bu yüzden seni kaybettiğimi düşünüp canım yanarsa asla tek parça bir şey alamayacaksın."

Korku dolu gözlerle bana baktı. Benden çok alışveriş yapamamaktan korkuyordu resmen.

Yixing'in ailesi bizi çok sıcak karşılamıştı. İlişkimizi de önceden biliyormuş. En azından söylemek zorunda kalmadığım için rahat hissediyordum. Yixing'in neden o kadar sevgi dolu olduğu belliydi. Annesi resmen annem gibiydi. Durup durup Yixing'e sarılıp öpüyordu. Baekhyun'u bir ara onlara bakarken yakaladım. Gözlerindeki hüzün müydü? Onu kıskandığını hissettim. Annesiyle yakınlardı ve annesi onu çok seviyordu ama sürekli yanına gidip sevgi gösteren bir annesi yoktu.

Ben bunu bildiğim için Baekhyun'la daha fazla ilgilenip ona her zaman onu ne kadar sevdiğimi göstermeye çalışıyorum. Bunun için her şeyi yapıyorum.

Çin'de geçirdiğimiz günler birbirinden güzeldi ve bazı kararları almamda bana yardımcı olmuştu. Bir akşam Yi Fan'ın evinde yemek yiyecektik ve Yixing bizi oraya götürdü. O akşam ailesi evde olmayacakmış ve ben de bunu fırsat bilerek Yi Fan'dan bir konuda yardım istedim.

~~~~~~~~~

Chanyeol ve ben gerçekten çok yalnızız. Birbirimizle dolu hayatlarımız var ama ebeveynlerimiz yok. Onunkiler çoktan gitti ama benimkiler hayatta oldukları halde benimle ilgilenmiyorlar. Bu sebep beni ona daha çok bağlıyor.

Beni hayatımda mutluluktan ağlatan tek insan o sanırım. Bir akşam Yi Fan'ın evine yemeğe gidecektik. Tam kapıdayken Yixing normalde beni çağırırdı ama sevgilime döndü.

"Benimle şuradaki markete gelir misin? Yi Fan bir şeyler istemişti. Baekhyun sen de içeri gir hemen döneriz." dedi.

Ben gerçekten çok kıskanç biriyim ve resmen içime bir kurt düşürmüşlerdi. Yixing normalde benden ayrılmazdı ve evlenmek üzereyken neden benim sevgilimle yalnızdı?

Ben kafamı kurcalayan sorularla kapıyı çaldım. Açan kadın beni içeri aldı.

"Buyrun." diyerek eliyle salonu gösterdi. Yi Fan'ın nerede olduğunu sordum.

"Siz şuradaki koltuğa oturun." dedi.

Oturur oturmaz önümdeki dev sehpanın üzerinde kocaman harflerle "BAEKHYUN" yazan zarfı gördüm. İçinde de bir kağıt vardı.

"Bebeğim ben virüsün.

Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?

Karşıdaki merdivenlerden yukarı çıkmanı istiyorum." yazıyordu.

Bu neydi şimdi? Şaka mı diye geçirdim içimden. Çok meraklı olduğum için tabi ki çıktım. Merdivenlerin sonundaki kağıtta koridorun sonunda sağdaki odaya gitmem gerektiği yazıyordu. Gittim ama kapı kilitliydi. O esnada merdivenlerde bir ses duydum.

"Chanyeol" diye seslendim.

Elinde küçük bir kutu ve anahtarla bir çocuk geldi. Kutunun içinde dondurma vardı. Üzerinde ise "Dondurma yemeyi çok seviyorsun değil mi? Onu bırakıp benim için gelebilecek misin merak ediyorum." yazıyordu. Hemen kutuyu ufaklığa geri verdim ve bana gülümseyerek gitti. Evet dondurmaya olan zaafım büyüktü. Ama sevdiğim adam varken nasıl olur da dondurmayı seçebilirdim ki?

Kapıyı açıp içeri girdiğimde gözlerimin dolmasına engel olamadım. Duvarların neredeyse tamamı bizim fotoğraflarımızla doluydu. Bunları buraya nasıl getirdiğini bilmiyordum ama gerçekten hayatımın en mutlu günü olduğunu söyleyebilirim.

O sırada kapı açıldı ve Chanyeol geldi. Ona dönmemiştim ama arkamdan bana sarıldığını hissettiğim bedenin sıcaklığından o olduğunu anlamıştım. Asıl ağlamamı sağlayanı söylemedim bile.. Tam karşı duvarın üst kısmına yansıtılan bir fotoğraf beni mutluluktan ağlattı. Fotoğraflarımızdan oluşturulmuş harflerle "Benimle Evlenir Misin?" yazıyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Tabi ki bunu çok istiyordum ama o kadar mutluydum ki konuşamıyordum.

Belime sarılan kollarını, sonra da ellerini tuttum ve biraz gevşeterek ona doğru dönüp öptüm. Bu aslında her şeyin cevabıydı ama soruyu ondan duymadan sesli cevap vermek istemedim.

Öpücüğü bölerek "Daha fazla anı için benimle evlenir misin süslü?" dedi.

"Daha fazla anı için seninle evlenirim virüs." dedim. Beni tekrar öptü. Aşk doluydu..

Hayatımda daha önce bu kadar çok mutlu olduğumu gerçekten hatırlamıyordum. Yixing'in evleneceğini duyduğumda çok sevinmiştim ama biraz kıskanmıştım. Ben de Chanyeol'le evlenmeyi çok istiyordum.

Neredeyse bu, zamanla benim tek hayalim haline gelmişti ve onun benimle evlenmek istemesini bekler haldeydim. Arkadaşlarımızın evlilik haberini duyduğumda ise beklentim daha da artmaya başlamıştı.

Onu seviyordum, hem de her şeyden çok. O gün bir kez daha anladım ki ben ondan başkasını asla sevemem. Yaşadığım yıllar boyunca onun yanında olduğum kadar hiç bir yerde mutlu olmadım. Bu yüzden değil evlenmek o isterse ölüme bile gidecektim.

Tek korkum bir gün benden bıkmasıydı..

Housemate ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin