21. Bölüm

4.6K 447 141
                                    

Nedense keyfim yerinde :) Çok cömert bir yazarım :) Siz de cömert okurlar olarak oylarınızı eksik etmeyin <3


Kimsesiz çocukların olacağı, Baekhyun'un sağlığını etkileyeceğini düşündüğüm yere gitme günümüz çoktan gelip geçmişti. O çok hassastı ve elinden gelse hepsini evimize alabilirdi. Ama o gün evlat edinmek istediği çocuğun bakışları beni bile etkilemişti.

Oraya Yixing ve Yi Fan'la birlikte gitmiştik. Yixing bir çocukla gerçekten özel bir bağ kurmuştu ve eve bile gitmek istemiyordu.

Sonrasında epey uğraşacağımız günler geçirmiştik. Ama her türlü prosedürü aştık ve çocukları evlat edindik.

Onların çocuğunun hikayesi biraz tuhaftı. Çinli bir baba ve Koreli bir anneden doğmuştu. Adı Luhan'dı. Yüzü gerçekten çok güzeldi. İlk bakışta kız bile sanabilirdiniz. Ailesini korkunç bir yangında kaybetmiş. Daha 4 yaşındaydı. Sanırım kaderimiz aynıydı. Onun fazlasıyla sevgiye ihtiyacı vardı ve kesinlikle o sevgiyi Yixing - Yi Fan çiftinde bulacağına emindim.

Bizim çocuğumuz ise Sehun. Annesi de babası da Koreliymiş. Babası denizde çalışıyormuş. Büyük bir fırtınada hayatını kaybetmiş. Annesi de bu nedenle kendini bir yerden atmış. Sehun 3 yaşındaydı ve kesinlikle çok sevimli bir yüzü vardı.

Çocukları ilk aldığımız gün Yixing ikisine bakarak gülmüştü.

"Bizim çocuğumuz Baekhyun gibi tatlı, sizin çocuğunuz ise Yi Fan gibi cool duruyor. Aman tanrım bizi aldatıyor musunuz yoksa? " dedi. Hepimiz kahkahalara boğulduk.

Yi Fan bir gün "Çocuklarımızın birlikte büyümesini istiyorum. Sizden de kopmak istemiyorum. İkimiz de istemiyoruz. Bu nedenle seninle biraz konuşmalıyım." dedi.

Uzun zamandır ertelediğim ve daha sonra aklımdakileri yürürlüğe sokacağım iş konusunu konuşmaya başlamıştık.

"Ailem bana iş için bir miktar para göndereceğini söyledi. Yixing'in ve Baekhyun'un aileleri de böyle bir durumda katkıda bulunurlar. Senin de bankada paran var. Acaba birlikte bir şeyler mi yapsak?" diyerek konuya girdi.

"Aslında Yi Fan benim aklımda bir şeyler vardı. Bir mağaza açsak. Ama öyle uyduruk bir yer değil. İleride marka olacak çok büyük bir yer. Zaten evlendiğimiz süslüleri görüyorsun. En azından bu konuda ayrı bir yere para harcamazlar. Uzun zamandır düşünüyordum ama bir süreliğine rafa kaldırmıştım. Senin aklında başka bir şey var mı?" diye sordum.

"Wow harika bir fikir. Ben de bir yer açalım veya bir şirket kuralım diyecektim. Ama bütçemizi ve eşlerimizi düşününce sanırım bundan daha iyi bir fikir olamaz." dedi.

Sonra bu konuyu Baekhyun ve Yixing'le de detaylarıyla konuştuk. İkisi de mutluluktan neredeyse öleceklerdi. Kalkıp birbirlerine sarılarak zıplamaya başladılar.

Yi Fan ve ben aynı anda kalkıp kendimize çektik.

"Şu sarılmayı artık kesin. Öğrenemediniz mi hala! Üstelik gürültü yapıyorsunuz. Çocuklar uyuyor." dedim.

Yi Fan da "Çocukları bırak da bunlar bir daha sarılırsa ben kesinlikle buradan taşınacağım." dedi.

Hep birlikte güldük. İkisini birbirinden kıskanmamız aslında normal değildi. Çünkü kardeş gibi olmuşlardı. Ama bizim kıskançlığımız gerçekten normalden fazlaydı. Bu nedenle engel olamıyorduk.

Günlerce firma ismi, şirket kurulması, evraklar, yer bulma işleri derken yorgunluktan neredeyse bayılacaktık. Firmamız için ayrı tasarımcılar alıp dikimevi kurmayı düşündük. Markaya özel kıyafetler olması gerekiyordu. Büyük bir riske giriyorduk ama hedefimiz de büyüktü.

Uzun uğraşlarımız sonucu hem üretim için hem de mağaza için yer bulmuştuk. Bir kaç katlı kocaman mağazayı görünce Yixing ve Baekhyun sevinçten içeride koşturmaya başladılar. Luhan ve Sehun bile onlar gibi değildi.

Mağazanın açılışına bir kaç gün kala dinlenmek için bizim evde toplandık. Luhan ve Sehun oyuncaklarıyla sehpanın etrafında oynuyorlardı. Biz de kendi aramızda sohbet ettik.

"Arkadaşlar gerçekten çok fazla çalıştık. Umarım karşılığını alırız." dedi Yi Fan.

"Kesinlikle çok çalıştık. Ama birlikte yaptığımız için zor değildi." dedim.

Ben öyle dediğim anda Baekhyun elimi tutmuştu. Bana sevgi dolu gözlerle bakıyordu ki Sehun geldi ve ellerimizi ayırdı.

"En çok beni sev baba."  dedi Baekhyun'a.

Ben tabi ki çok kıskandım ama o benim de çocuğumdu. Hemen Sehun'u kucağıma aldım.

"Bak ufaklık Chanyeol baban Baekhyun babanı çok seviyor. Eğer biz birbirimizi bu kadar sevmeseydik seni de seviyor olmazdık. Bu yüzden buna alışmalısın." dedim. Bir yandan Yixing bana "Saçmalama Chanyeol ne anlasın çocuk. Hala anlatıyorsun." dedi.

Biz bunları konuşurken biri ayağıma tekme attı. Luhan, Sehun'u kucağımdan indirmem için bana vuruyordu. Yi Fan atladı.

"Sanırım ilerde akraba olacağız."

"Yixing'in her dakika Baekhyun'un aklını çelmesinden korkuyorum zaten. Lütfen oğlunuz da oğlumu elimden almasın. Tanrım sizin aileniz tarafından her zaman tehdit altında olmak zorunda mıyım ben?" diye huysuzlandım.

Sehun kucağımdan indi ve Luhan'ın elini tutarak odasına götürdü. Eskiden o odaya Baekhyun eşyalarını yığıyordu. Çocuğumuz olduktan sonra eve sığamıyorduk ama Baekhyun bu evden taşınmak istemiyordu. İlerde belki taşınabileceğimizi ama Sehun'un yalnız yaşabileceği zaman bu evi ona bırakabileceğimizi söylüyordu.

Sehun ve Luhan uyuyakaldıkları için Yixing, Luhan'ı evlerine dönerken bizde bıraktı.

Yi Fan'ın dediği şey aklımı kurcalasa da ilerde çocuklarımızın gerçekten çok iyi arkadaş olmalarını istiyordum. Biz çok sıkı dostlar olmuştuk. Onların da hayatlarında, ilerde biz yanlarında olmadığımızda tutunacakları biri olsun istiyordum. Onları her zaman birbirlerine emanet etmek istiyordum.

Biz her gün büyüyen bir aileydik ve onları çok seviyordum. 

Housemate ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin