7. Bölüm

7.4K 660 331
                                    

Sabah nasıl olduysa uyuyakalmışım. Baekhyun yatağımın kenarına oturmuş beni sarsıyordu.

"Chanyeol uyanmalısın aç kaldık." diye bağırıyordu.

Onu da yanıma çekip, sarılıp uykuma devam etmek istedim. Tabi ki öyle yapmadım. Gözlerimi açtım ve Baekhyun'u görünce istemsizce gülümsedim.

"Ne oldu süslü?"

"Bu süslü meselesini bir ara halledebiliriz. Şuan çok açım ve sen uyuduğun için kahvaltımız yok." dedi ve ellerini boş göstererek yanlara açtı. Bu kadar tatlı olması kesinlikle iyi değildi.

"Tamam kalkıyorum." dedim

"Özür dilerim Chanyeol ama bunu sen istemiştin. Ben hazırlamayı beceremiyorum biliyorsun. Bir de şey saat çok geç oldu hemen okula gitmemiz gerekecek." dedi.

Mutfağa ilerlediğimde peşimden geldi.. Masanın orada duruyordu. Ben de hemen dolaba yöneldim.

"Önemli değil, biliyorum. Bir kaç tabak daha kırmanı istemem. Orada dur ve sakince beni bekle." dedim. Hemen masanın yanındaki sandalyelerden birine oturdu.

"Kendimi kötü hissediyorum." dedi. Ona sebebini sormak için döndüğümde masanın üstündeki çerezleri karıştıran ve ayaklarını sallayan birini gördüm. Kalbime iyi gelmiyordu.

Baktığımı görünce konuştu

"Daha yeni tanıştık. Aslında utanıyorum. Yani ne bileyim işte sırf kahvaltı için seni zorla uyandırdım. Bunu hiç yapmamalıydım gerçekten. Çok özür dilerim."

Sonuna geldiğinde yüzünü elleriyle kapamıştı.

"Biz artık arkadaşız süslü, yakın arkadaş. Benden her şeyi isteyebilirsin. Üstelik ben de yiyeceğim ve okula gitmek için uyanmam gerekiyordu. Uyuyakaldığım için beni uyandırmaya geldin. Bu nedenle teşekkür ederim." dedim. Söylediklerimle gözleri parlayarak bana baktı.

Konuşurken masayı çoktan hazırlamıştım. Hızlıca kahvaltımızı ettik. Sonra odalarımıza gittik ve hazırlandık. Evden çıkıp yürümeye başladığımızda durup bana döndü.

"Yemek yapmayı biliyor olmaktan nefret ettin değil mi? Geldiğimden beri beni beslemek zorunda kalıyorsun?" dedi.

Bunları söylerken  gözlerimin içine bakıyordu. Gitgide hoşlantım artıyordu ve gözlerime bakarken yutkunmama sebep oldu.

"Baekhyun bana yaşadıklarını anlattın. Biz artık yakın arkadaş değil miyiz? Üstelik uzun bir süre birlikte yaşayacağız. Bu şekilde konuşursan yakın olmadığımızı hissederim." dedim

Sadece gülümseyerek yürümeye devam etti. Okula gittiğimizde en sıkıcı hocanın en sıkıcı dersine girdik. Baekhyun yine kitabın üzerini karalıyordu.

Çizdiği şeyi gösterip "Bak bu sensin." dedi fısıldayarak. Çizimi güzeldi ama ben o kadar çirkin değildim bence. Tam ben söyleyecekken atladı.

"Tabi ki sen bundan daha yakışıklısın. Ama benim yeteneğim bu kadar. Seni çizecek kadar yetenekli değilim." dedi.

Neredeyse kendimi bir şey sanacaktım. Kontrolsüzce güldüm. Hocanın sert öksürüğüyle kahkahalarımı içime attım.

Okuldan sonra çalıştığımız kafeye gittik. Onew abi biz gittiğimizde çıkmak için hazırlandı.

"Hoş geldiniz çifte kumrular." dedi ve sırıttı.

Baekhyun yine kızarmıştı. Bizimle böyle uğraşması beni sinirlendirse de patronum olduğu için susmak zorundaydım. Yine de bir cümle kurmazsam süslünün yüzündeki kırmızı renk kalıcı olacaktı.

"Sevgilin yok değil mi? Sadece kıskanıyorsun." dedim. Saçmalamış ve Baekhyun'un daha fazla kızarmasına sebep olmuştum. Ona eğilip fısıldadım.

"Bir şeyler söyle yoksa bizimle hep uğraşacak. Çok inatçıdır." dedim.

"Kıskanma patron bir gün senin de olur." dedi ve güldü. Yüzüme hiç bakmadan mutfağa gitti.

Müşteriler önceden bana bakarlardı ve hatta masasına çağırıp numaramı isteyen kızlar bile olmuştu. Ama Baekhyun kesinlikle benim havamı söndürmüştü. Tüm gün ilgi onun üzerindeydi.

İşten çıktıktan sonra eve yakın olan parka tekrar gitmek istedi Baekhyun. Hem yorgunluğumuzu temiz havayla atar hem de eve tıkılıp sıkılmayız diye iyi fikir olduğunu düşündüm.

Parka gidip banka oturduğumuzda kısa bir sessizlik oldu. Sonra sordu.

"Biz yakın arkadaşız değil mi?"

"Evet, tabi ki." dedim

"O zaman bir sorum olacak Park Chanyeol. Anlatmak istemezsen anlayabilirim. Ama bilmek istiyorum. Yemek yapmayı annenden öğrendiğini söylemiştin. O şuan nerede? Yani şey, ailen, onlar neredeler?" diye sordu.

Anında yüzüm düştü. Sorduğuna pişman olmuş kendine kızıyordu. Ama anlatacaktım. Çünkü o en kötü anısını benimle paylaşmıştı.

"Onları kaybettim Baekhyun. Liseye yeni başladığımda kaybettim hem de." dedim.

"O zamandan beri yalnız mı yaşıyorsun. Çok zor olmalı. Nasıl idare ettin? Bir de onları nasıl kaybettin?" diye sordu bir kez daha.

"Evet zor zamanlar geçirdim ama hiç bir akrabam yok. Varsa bile inan kimler ve neredeler bilmiyorum. Bir gün ben okuldaydım. Annem uyku problemi yaşadığı için ilaç alıp uyumuş. O gün arkadaşlarımla okul bahçesinde maç yapacaktık. O yüzden eve hemen gitmedim. O esnada sebebini bilmiyorum ama yangın çıkmış. Babam eve döndüğünde yangını görünce içeri dalmış. Etraftakiler onu durdurmaya çalışmış ama bizim içerde olduğumuzu sanıyormuş. Ben geldiğimde ev yanıyordu. Etrafta gözüm ailemi aradı ama çevremdekilerin konuşmalarından içeride olduklarını anladım. Onlar hiç çıkmadı Baekhyun. Geçen yıla kadar o evin önüne gidip bekliyordum. Sanki bir mucize olacak ve onlar oradan çıkacak." daha fazla konuşamadım ve ağlamaya başladım.

Sanırım bu sefer teselli sırası Baekhyun'daydı. Omzumdan tutup beni kendine doğru çekti. Önce gözümdeki yaşları sildi sonra sarıldı.

"Geçti" dedi ve ekledi "Ben buradayım."

Sonra ise çenemden tutup başımı kaldırdı. Gözlerime kısa bir süre bakıp beni öptü. Sanırım hayatımda yaşadığım en büyük şok buydu..

Housemate ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin