bölüm 4 (gizli yerlerimiz)

502 44 121
                                    

(KAFAYİ YİCEM HİKAYE NEDEN BEGENİLMİYO EN SONUNDA YARİDA BİRAKİCAM-)

(SAKAYDİ. YARİDA BİRAKMAM AMA BAYA ZORTLANİYORUM)
.
.
.

Akşam yemeğinin sonundaydık. Pansy diye bir kız hariç kimse benimle konuşmamıştı.

Pansy mi? Pansy Slytherin'li, kısa siyah saçlı, uzun boylu, beyaz tenli ve iri gözlü çok güzel bir kızdı. Benim simsiyah saçlarımın ve yeşil gözlerimin aksine gerçekten çok güzel bir kızdı. Merlin, cidden şuanda sevgilisi olmamasına şaşırıyordum.

Bunu bana kendisi söylemişti.

Konuşmadığımı görünce beni açmak için kendisinden bahsetmişti. Daha sonra ise yavaş yavaş benimle ilgili sorular sormaya başlamıştı. İtiraf etmeliyim, gerçekten hoş birisiydi.

"Eski okulun nasıldı, burası oradan güzel mi?" Dedi ve elindeki su bardağından bir yudum aldı. Ardından arkasına yaslandı ve beni pür dikkat dinlemeye başladı.

"Şey, buraya fazla alışamadım." Dedim. Ortada garip bir sessizlik vardı. Cümlemi o şekilde bırakmak istemedim ve ekledim. "Eski okulum oldukça küçüktür. Büyücüleri birkez görsem bile hepsini tanıyor olurdum."

Ortam haddinden fazla sessizdi ve bu benim gerilmeme neden oluyordu.

Etrafa göz atmak istediğim zaman önce sağa baktım. Herkes sakin bir şekilde yemeğini yiyordu. Kafamı sola çevirdiğimde ise dikkatimi ilk çeken şey Draco'nun bana kilitlenmiş bakışlarıydı. Elindeki bardağı döndürüp duruyordu ve gözlerini asla benden çekmiyordu.

(Evet evet seninle evlenirim bakışı bu arkadaslar-)

Gözlerine doğrudan bakmak çok zordu. İstemeden de olsa gözlerimi kaçırdım ondan ve gözlerimi önümdeki tabağa diktim.

"Duyduğuma göre dün Gryffindor yatakhanesinin odasında kalmışsın. Eşyalarını bu akşam Slytherin yatakhanesine taşıyalım. Sana yardım ederim." Dediğini duydum Pansy'nin. Başımı kaldırıp ona minnettar dolu bir bakış attım ve hafif gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım. Ardından ekledim.

"Ben... Teşekkür ederim." Dedim ve sesimi düzene soktuktan sonra tekrar ekledim. "Oldukça yardımcı oldun."

Gülümsedi ve başını 'sorun yok' der gibi Yavaşça iki yana salladı.  

"Yemeğin bittiyse gidelim." Başımı sallayıp ayaklandım. O da ayaklandığımı görünce kalktı ve önden yürümeye başladı. Hemen ona yetiştim ve merakla bakan gözleri arkamda bırakıp salondan çıktım.

Acaba burnumda birşey mi vardı da herkes bana bakıyordu yoksa buradakilerin Riddle fobisi mi vardı?

Umarım ikincisi değildir. Soy adımdansa burnumda birşey olmasını tercih ederdim.

Slytherin ortak salonunu geçip kızlar yatakhanesine geldik. Pansy birtane odanın önüne geldi kapıya hızlıca bir şifre girdi ve kapı açıldı.

"Şifren 132527, eğer değiştirmek istersen bana gel. Hadi gidip eşyalarını alalım."

"Tamam, gidelim."
.
.
.

Eşyalarımı odama yerleştirmem çok zor olmamıştı. Cidden bazen büyücü olduğumu unutuyordum diyebilirim.

Kendimi rahat kıyafetlerim arasında yatağın üstüne attım ve düşünmeye başladım. Pansy bana cumartesi günlerinin tatil olduğunu söylemişti ve yarın ise günlerden cumartesiydi. Tatil olduğu için istediğim saatte uyuyabilecektim. Aklıma gelen bir fikirle kaşlarımı çattım ve hafif doğruldum yataktan.

Şimdilik okulu gezmek fena olmazdı?...

Hiç düşünmeden kalktım ve saçımı başımı elimle hafif düzeltip üzerime kalın siyah bir hırka aldım. Evet havalar hâlâ soğumaya başlamamıştı fakat soğuktan her zaman nefret eden biri olduğum için soğuğu gram bile hissetmek istemiyordum. Spor ayakkabılarımı giyip kapıyı açtım ve sağa ve sola uzanan uzun koridoru gördüm. tam karşım büyük bir duvardı.

Sağ mı sol mu?

Sağdan gitmeye karar verip yürümeye başladım. Oldukça yavaş yürümeye çalışıyordum.

Sağdaki yolun sonunda büyük bir merdiven vardı. Pansy'le buradan geldiğimizi hatırlıyordum. Merdiveni inince karşıma Slytherin ortak salonu çıktı. Merdivenleri yavaşça inerken başıma feci bir ağrı girdi.

Başıma giren ağrıyla ellerimi anlıma bastırıp boğuk bir şekilde inledim. Genelde böyle birşey asla olmazdı. Başıma giren ağrıyla sendeledim ve merdivenden zar zor inerek kendimi herhangi bir koltuğa attım.

Gözümün önünde birkaç sahne beliriyordu. Koltuğa oturduğum an ise gözlerimin karardığını hissettim ve kendimi birkaç sahne izlerken buldum...

*Flashback (yazarın anlatımından)

Dora'nın okuduğu kitap elinden kayıp gitmek üzereydi. Kendini bir anda uykunun kollarına bıraktı ve kitap elinden aşağı doğru kaydı. Yere sertçe çarptığında bile alacak gücü yoktu bu yüzden bedenini esir alan bu uykuya dayanamadı ve gözlerini kapattı.

Draco erkekler yatakhanesine çıkacakken salonda uyuyan Dora'yı gördü. Hafif sırıttı ve koltuğun başına gelip melek gibi uyuyan sevgilisine baktı. Çok güzeldi ve ona her geçen gün aşık oluyordu.

"Meleğim..." Diye fısıldadı ama Dora uyanmadı. Uykusunun nekadar ağır olduğunu biliyordu. Ne zaman uyandırmaya kalksa Dora asla uyanmazdı. Parmaklarını sevgilisinin yüzüne yaklaştırdı ve bir saç tutamını kulağının arkasına attı. Eğilip bir elini bacaklarının altından bir elini ise sırtının altında geçirerek onu kucağına aldı. Dora Draco'ya iyice sokuldu ve uyumaya devam etti. Draco Dora'yı kendi odasına taşımaya başladı.

*Flashback sonu*

Gözlerimi açtığımda şoktan konuşamayacak haldeydim. Gördüğüm şeyin gerçeklik seviyesini tartamıyordum. Etrafta bana zihnefend büyüsü yapacak birini aradı gözlerim ama sonucunda kimseyi görememiştim.

Yavaşça doğrulup koltuğun kenarlarına tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım.

Herşey tamam ama, Draco ne alakaydı şimdi?

Geldiğimden beri birşeyleri sorgulamak istemiyordum fakat bukadarı biraz tuhaftı. Daha önce böyle bir an yaşanmadığına emindim ama nasıl oluyordu da olmayan birşeyi bukadar detaylı görebiliyordum?

Kafamdaki soru işaretleri beni esir alırken odama geri dönmeye başladım.
.
.
.

(HİKAYE SIKIYOR MU? SIKICI GEÇİYORSA BANA BİLDİRİN LÜTFEN. EGER İSTERSENİZ OLAYLARI HİZLANDİRİRİM. YETERKİ SIKILMASIN KİMSE. COK ÖPÜLDÜNÜZ <33)

Secrets Of Obliviate ~Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin