bölüm 7 (yanlış ritim)

489 34 257
                                    

Arkadaşlar öncelikle hepinize geçmiş olsun. Biz Malatya'da oturuyoruz ama çok şükür bir sorunumuz yok. Evimizin az hasarlı olmasına rağmen girmedik çünkü henüz herşey bitmiş değil. Yaşam mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Şuan 4. Gündeyiz ve inanın ki kafayı yeme durumuna geldik. İki arkadaşımı kaybettim. Mekanları cennet olsun inşallah. Bu bölümü de sonlarına kadar yazmıştım şimdi de son kısımları da yazıp atıcam. cidden kafamızın dağılmasına çok ihtiyacımız var. Okurlarımdan birine bile birşey olduysa çok üzülürüm... Allah'a emanetsiniz. Çok dikkatli olun. 🙏

(bad girl Dora'yı görün simdi hrrr🤙 😒🕶️)
.
.
.

Akşam yemeği vaktiydi. Sadece 1 saat uyuyabilmiş, ardından rahat birşeyler giyip salona gelmiştim. Altımda rahat edebileceğim hafif geniş siyah bir pantolon ve üzerimde de siyah bir sweat vardı.

Salon oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Herkes karmakarışık bir şekilde oturuyordu. Gryffindor'lu ların bir kısmı Slytherin masasında, bir kısmı Ravenclaw masasındaydı. Slytherin'li lerin de bir kısmı Ravenclaw'da, bir kısmı Hufflepuff'da idi. Hepsi çok karışıktı.

Yemeğin ortasındayken masadaki iki kişinin kavga çıkardığını gördüm.

Birisi buğday tenli, kıvırcık saçlı ve kahverengi gözlüydü. Diğeri ise son derece esmer, kısa saçlı ve siyah gözlüydü.

Kıvırcık saçlı olan dikkatimi çekmişti çünkü oldukça sakin konuşuyordu.

"Yaptığın şey çok saçmaydı Mattheo."

Demek adı Mattheo'ydu...

"Bukadar gergin olma lütfen Blaise. Sana hiç yakışmıyor." Dedi Mattheo sırıtarak. Ardından Blaise oflayarak ekledi.

"Birdaha o oyunu oynamayacağım. Kaç shot aldım bilmiyorum ama sarışın bir Slytherin'li ile yattığımda çok içtiğimi anladım."

Blaise bunu gülerek söylemişti ama Pansy'nin gözleri Blaise'de donuklaşmıştı. Blaise bunu söyleyene kadar keyfi gayet yerindeydi.

(Abi sonuna kadar bu ikisini shipliyorum hiçbir kitapta da ayırmayı düşünmüyorum-)

Benim ise gözlerim Mattheo'da idi çünkü onun da bana çaktırmadan baktığını hissediyordum. Oldukça garip bir enerji vardı şuan aramızda.

Draco'ya baktığımda o da ifadesiz bir şekilde Mattheo'ya bakıyordu. Arada sırada kaşları çatılıyordu.

"Sen nasılsın Draco?" Dedi Mattheo Draco'ya. Draco Mattheo'ya aynı şekilde bakmaya devam etti. Gözlerini biraz kıstı ve cevap verdi.

"İyiyim." Dedi ama sanki 'hiç iyi değilim' der gibi bir iyiyim deme şekliydi bu. Şahsen onu yeni tanımama rağmen ben bile inanmamıştım buna.

"Emin misin? Geldiğimden beri hiç konuşmadı-" demeye kalktı Mattheo ama Draco onun sözünü kesti.

"İyiyim dedim. Uzatma."

Ani çıkışı sayesinde herkes suspus olmuştu. Ne yalan söyleyeyim, Mattheo bile suspus olmuştu onun bu tavrı karşısında.

Draco'nun Mattheo'yu sevmediği âşikardı.

"Sende Dora olmalısın."

Başımı kaldırıp Mattheo'ya baktım. Bana attığı imalı bakışlar tuhaf gelmişti.

"Evet." Dedim sadece. Bişey diyemedim.

Ve tekrardan aynı şey oldu. Gözümün önünden saçma sapan şeyler geçip durdu.

Mattheo ile Draco kavga ediyordu. Draco beni arkasında tutuyordu. Mattheo'nun elinde ise asası vardı ve bana doğru doğrultmuştu asasını. Draco bağırıyordu. Mattheo ise tepki vermiyordu.

Secrets Of Obliviate ~Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin