bölüm 3 (bina seçimi)

517 35 136
                                    

(çok asiri sinirim bozuk yaa diğer hikaye çok beğenildi ama bunu da aynı şekilde beğenmezseniz oturur ciddi ciddi ağlarım inş eskisinden daha güzel bişey yazarım of)
.
.
.

Sabah yüzüme vuran güneş yüzünden kaşlarımı çatarak uyanmıştım. Kafamı biraz kaldırıp duvardaki saate baktım. Saat şuanda 06:37 idi ve ben bu saate neden uyanmıştım gram fikrim yoktu.

Kalktım ve karşı dolabımdaki aynadan kendime şöyle bir baktım. Cidden cadıya benziyordum. Saçlarım kabarmış, gözlerimin altlarına mor halkalar eklenmişti.

Şuanki halime bir küfür savurarak yataktan kalktım. Üzerimdekileri bir çırpıda çıkartıp hazır saat erken iken duşa girdim.

Sıcak bir duş iyi gelmişti. Duştan çıktım ve formalarımı giyindim.

Şöyle bir gariplik vardı, ben... Kendimi bulunduğum binaya ait gibi hissetmiyordum. Gryffindor bana çok yabancı geliyordu. Eski okulumda da buna benzer bölümler vardı ve ben eski binama sadece 10 dakikada hemen ısınmıştım ama Gryffindor bana çok yabancı geliyordu.

Belkide henüz yeni geldiğim içindi...

Bunu bekleyip görecektim. Daha fazla düşünmeden odadan çıktım. Hermione'nin kapısını çaldım ama kapı açılmadı. Etrafa baktım ama kimseyi göremeyince Hermione'nin aşağı inmiş olabileceğini düşündüm ve bende aşağı salona indim.

Büyük salonda yaklaşık 25-30 kişi olduğu için henüz kalabalık olmamıştı. İsteksizce Gryffindor masasına oturdum ve etrafı izlemeye başladım. Kafamı kapının girişine çevirdiğimde ise Hermione ve Draco'nun kavga ettiğini gördüm. Sesleri bana boğuk olarak geliyordu ama ses tonlarının yüksek olduğunu anlayabiliyordum. Hızla ayaklandım ve yanlarına gitmeye başladım. Yaklaştığımda ise Draco'nun arkasında olduğum için Draco beni görmemiş olacaktı ki konuşmasına devam etti. Artık cümleleri anlaşılıyordu.

"Aptal fikirlerini kendine sakla. Dora her zamanki binası neresiyse orada kalmalı!"

Hermione de beni henüz görmemişti sanırım. Bu yüzden sert bir şekilde konuşmaya başladı.

"Senin yanından bile geçerse sonu ne olur haberin varmı? Onu Slytherin'e alamayız. Her dakika onunla yan yana olmana izin veremem ve sen-" dediği anda arkada beni gördü ve cümlesi yarıda kaldı. Zoraki gülümsemeye çalışarak Draco'nun yanından çekilip benim tam karşıma geldi ve gülümseyerek konuşmaya başladı. Kavgacı halinden eser kalmamıştı.

"Günaydın! Seni almaya gelemedim çünkü önemli bir işim çıktı. Gidelim mi?" Dedi elini öne doğru uzatarak. Ona cevap vermeden Draco'ya baktığım zaman ellerinin yumruk haline geldiğini ve dişlerini sıktığını görmüştüm. Ona baktığımı farkedince kafasını öne eğdi ama yüz ifadesini benden gizleyememişti.

"Sen git, ben geliyorum." Dedim gözlerimi Draco'dan çekmeyerek. Hermione'nin şuan yüz ifadesi nasıldı bilmiyorum fakat bozulmuş olacakki hiç cevap vermeden gitti.

"Bir sorun mu var?" Dedim Draco'ya ama bana hâlâ bakmıyordu.

"Hayır." Dedi soğuk bir şekilde.

"Emin misin? Neden kavga ettiniz bilmiyorum ama benim ismimin geçtiğini duydum." Biraz durdum ve tepki vermeyince ona biraz yaklaştım.
Aramızda hâlâ yeteri kadar mesafe vardı ama yakındık.

"Bana anlatabilirsin. Aramızda kalacağına emin olabilirsin..." Dedim. Birden siniri bozulmuş olacaktı ki gözlerini sıkıca yumdu. Hiç konuşmadı.

"Gitmem gerekiyor." Dedi bir solukta. Ardından arkasını döndü gitmek için ama duraksadı. Omuzunun üzerinden bana baktı.

"Ve sen de geliyorsun. Artık binan Slytherin."

Bunu söylediği an içimde birşeylerin yer değiştirdiğini hissetmiştim. Cidden istemediğim bir binada olmaktansa şuanda sorgulamadan Slytherin'e gidecektim.

"Peki, ama tüm bunları nereden biliyorsunuz? Binamı mesela..."

"Sorgulama." Dedi. Haklıydı. Hazır elime böyle bir şans geçmişken değerlendirmeliydim. Dediğini yaptım ve sorgulamadan onu takip ettim. Slytherin'de dün de oturduğu masaya oturdu ve eliyle yanındaki sandalyeyi işaret etti. Sanırım oturmamı istiyordu.

Sandalyeye oturdum. Tek kelime etmedim. O da aynı şekilde hiç konuşmadı.

Bu çocuğu anlamak çok zor...
.
.
.
Kahvaltımızı yapmıştık. Kahvaltı süresi boyunca hiç konuşmamıştık.

Şimdi ise Ksks dedikleri bir sınıfa gidiyorduk. Sanırım orda diğer binalar ile aynı sınıfta Gruplar halinde ders işleniyormuş. Draco birkaç küfür savururken duymuştum bu bilgileri.

Sınıfta da Draco'nun yanından ayrılmadım. Neden bilmiyorum ama onun yanından gidersem kaybolurmuşum gibi geliyordu.

O da hiç itiraz etmeden peşinden gitmeme izin veriyordu. Sağ en arkada boş bir sıra vardı. Draco ağır ağır o sıraya oturdu. Bende yanına oturdum ama sıranın en uç kısmındaydım. Aramızda baya mesafe vardı.

Ders başlamıştı. İçeri kısa saçlı, pembeler içinde boğulmuş ve sevecen gözüken bir kadın girdi.

(BAYA SEVECENDİR UMBRİDGE ASKM)

Cidden pembe bir tükenmez kaleme benziyordu. Yinede ilk günden gözüne batmak istemediğim için sesimi çıkarmadım.

Ders başladı. Kadın sürekli tuhaf hareketler sergiliyordu. Ben ise kucağımda birleştirdiğim ellerime bakmaktan başka birşey yapamıyordum.

"Öhm öhm..."

Yalandan öksürmesi ile irkildim ve baş ucumda duran pembeli kadına baktım.

"Sen Dora Riddle olmalısın. Ben yeni karanlık sanatlara karşı savunma öğretmenin Dolores Umbridge."

Hiç tepki vermedim.

"Daha zeki olmanı beklerdim."

Dedi cevap vermediğimi görünce. Ardından hafif sırıtıp arkasını dönerek sınıfın en başına gitti. Tam ağzımı açıp konuşmaya başlayacaktım ki kolumda hissettiğim bir el ile irkildim.

"Yapma, onunla laf yarışına girenler şanslı çıkamaz." Draco doğrudan gözlerime bakarak konuşmuştu. Bir eli kolumu tutuyordu. Gözlerinde bir anlık yumuşama duygusunu görmüştüm fakat sonra ise gözleri aynı rengi gibi soğuk bir hâle büründü ve kolumu serbest bıraktı.

Bu her zaman bir anda soğur muydu?

Neyse, banane.

Dolores derse geçtiği zaman sıkıntıdan patlamaya şimdiden başlamıştım. Okadar sıkıcıydı ki sürekli kendinden bahsedip duruyordu. Doğru düzgün ders işlediği bile yoktu.

Ölüm gibi geçen bir gün boyunca derslere profesör Snape ve Dolores girmişti. İnanın bana Dolores kadar sinir bozan bir hoca daha yoktu...
.
.
.

(Burda kesmemin nedeni diğer bölümde çok azıcık biseler olucak toparlanamiyodu o yüzden kestim öptüm muah)

Secrets Of Obliviate ~Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin