KİSA Bİ BOLUM AMA OLSUN-
.
.
."Draco bu... senin kanın mı!?" Dedim Draco'nun iki elini birden yakalarken.
Ellerini çekti benden. Ardından kapıyı açtı ve içeri girdi. Kapıyı yüzüme kapatmasına izin vermeden elimle tuttum ve ittim. Bende içeri girince kapıyı çarpıp yanına gittim.
"Söylesene, kimin kanı bu?" Cevap vermedi. Dolabının tam önünde durdu. Kanlı ellerine aldırmadan üzerindeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı. Sadece ellerinde değil, gömleğinin belirli yerlerinde azar azar kan lekeleri vardı.
Gömleğini çıkarıp yere fırlattı. Kendine kıyafet almak için elini dolabına uzatınca önüne geçip onu durdurdum.
Yüzüme öylece, mimiksiz bakarken kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
"Bana cevap ver."
"Sonra konuşalım Dora. Odana git."
Alaycı bir 'hıh' çıktı dudaklarımın arasından.
"Odama mı gideyim? Kovuyor musun beni?"
Derin bir nefes alıp banyoya ilerledi. Arkasından gittim ve o hâlâ önümdeyken arkasından seslenerek konuşmaya başladım.
"Draco sinirlendirme beni, cevap versene!"
Birden arkasını döndü ve bağırmaya başladı.
"Ne istiyorsun Dora!"
"Ellerinde kan ile geliyorsun ve hiç bir şey anlatmıyorsun. Ne oldu diyorum sana, anlatsana şunu!"
"Kavga ettim, oldu mu?" Dedi ve tekrardan banyoya ilerledi. Durmadım ve arkasından gittim.
İkimiz birden banyoya girince kapıyı kapattım. Draco musluğu açtı ve elindeki kanları yıkamaya başladı.
"Draco." Dedim sakin olmaya çalışarak. Beni dinlemedi ve elini yıkamaya devam etti.
Eline baktığımda elindeki kanın Draco'ya ait olmadığını görünce derin bir nefes aldım. Parmak boğumları ezilmişti ama yinede kanamadığını görüyordum.
"Düşündüğüm gibi Rubbert Hunter ile kavga etmedin, değil mi?"
Sessiz kaldı.
"Draco bana dön." Şaşırtıcı bir şekilde dediğimi yaptı ve ellerini sudan çekip suyu da kapatıp bana döndü. Gözlerindeki yumuşamayı görmüştüm.
"Seninle sevgili olduğumu bile bile böyle bir şeyi kabul edeceğimi düşünmedin, öğle değil mi? Ayrıca onunla kavgalıyım!"
"Sen kabul edeceğin için dövmedim zaten. Oturuyordum, yanıma geldi ve abuk subuk konuşmaya başladı. Sana..." Dedi ve duraksadı. Cümlenin devamını getirmeden gözlerini kapattı.
"Bana?" Dedim devam etmesini ister gibi.
"Sana, sahip olacağını..." Dedi ve derin bir nefes alıp devam etmedi. Kendine gelince ise gözlerini açıp devam etti.
"Senin benimle eğlendiğini söyledi. Senin için sadece bir eğlenceden ibaretmişim."
Duraksadım ve geri çekildim. Cidden bunca şeyden sonra Draco da Rubbert gibi düşünüyor olamazdı, değil mi?
"Ne? Seninle eğleniyor muyum?"
"Hayır ben tabiki böyle düşünmüyoru-"
"Bunca şeyin ardından seninle eğlendiğimi düşünmen çok saçma! Seninle eğlendiğim için mi senin öldüğünü sanıp bileklerimi kesim? Seninle eğlendiğim için mi obliviate yememe rağmen amortentia da senin kokunu aldım? Seninle eğlendiğim için mi-" dudaklarımda hissettiğim sıcaklık, susmama neden olmuştu.
İki dudağı, üst dudağımı kavradı ve beni sıkıca öpmeye başladı.
Bir elim sorgulamadan ensesine gitti. Diğer elim de göğsüne yaslıydı.
Bir eliyle belimi kavradı, diğer eli de yanağıma ulaştı.
Yumuşak başlayan öpüşme sertleşmeye doğru yol alıyordu. Ensesindeki elimi sıkılaştırınca üst dudağımdan ayrılıp alt dudağıma yöneldi.
(Olm foto çok gerçekçi)
(Ayrıca Draco'nun üstü çıplak ve bizde siyah saçlıyız unutmayın)
Geriye doğru gittiğimde sırtım banyonun fayansına çarptı. Hızlı ve sertçe öpüşüyorduk. Bir anlığına herşeyi unutmuş gibiydik.
İki elini koltuk altlarıma yerleştirdi ve beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline sardım.
Kısa bir an dudaklarımdan çekildi ve banyonun kapısını açtı. Beni yine tek koluyla tutuyordu.
(Geçen sefer "suyun içinde ağırlığın fazla değil o yüzden seni taşıyabiliyor" demiştiniz bakın şimdi nasıl taşıyor tek koluyla 😱🥰🤙🤭)
"Kapı..." Dedim kısık sesimle.
Asasını çıkardı ve kapıya bir büyü yapıp açılmayacağından emin olduktan sonra asasını rastgele bir yere koydu.
Tekrar dudaklarıma atıldığında ensesini okşamaya başladım. Onun da iki eli kalçamın her yerinde geziniyordu.
Üst dudağına güçlü bir ısırık bırakınca parmaklarını sertçe kalçama geçirdi. Dudaklarım onun dudaklarındayken ağzımdan boğuk bir inleme çıktı. Hoşuna gittiği belliydi.
İnlediğim için utansam da belli etmedim.
Yatağa doğru ilerledi. Beni yavaşça yatağa bıraktı ve ağırlığını üzerime vermeden üzerime konumlandı. Dudaklarını çekti ve elleri üzerimdeki siyah kısa kollu tişörtün eteklerine gitti. Kollarımı kaldırınca tişörtü tek hamlede sıyırıp çıkardı. Koyu bordo sütyenimle kaldığımda beni bir süre öylece süzdü.
"Bembeyazsın..."
Tekrar dudaklarıma yöneldi. Kaçacakmışım gibi davranıyordu.
Kollarımı boynuna sarıp öpüşmeye devam ettim. Ağzımı araladığımda dili ağzımın içinde geniş bir tura çıktı.
Kısa bir süre sonra elleri sütyen kopçama gitti. Kopçamı açtıktan sonra dudaklarını son kez çekip kulağıma doğru fısıldadı.
"Ama mor sana daha çok yakışacak..."
.
(Bu satırı bana sövmeniz için ayırdım- neyse sizi seviyorum sizde beni sevin🤭🥰😘)
.
.
.BU BÖLÜMÜ KISA YAZDIM ÇÜNKÜ YARI SMUT VAR-
AMA HEMEN ARDINDAN DİĞER BÖLÜMÜ DE ATIYORUMM...
DİĞER BÖLÜMDE ÖPERİM O ZMN SİZİ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secrets Of Obliviate ~Draco Malfoy İle Hayal Et
FanfictionArkamı hafifçe dönüp ona baktım. Aşırı yakındık. Biraz öne çıksam yüzü yüzüme değecekti. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Geri çekildi ve kendini biraz uzaklaştırdı. Yüzü oldukça düşmüştü. Şuan olan şeyleri anlayamıyordum. "Zihnin gibi yüreğin d...